Türk Lirası’nın değer kaybı hafta başından bu yana hızlandı. Geçen hafta 15,24 seviyesinde bulunan dolar/TL, dün günü 15,76 seviyesinde açılış yaptı. TL, yalnızca 9 günde, dolar karşısında yüzde 3,3 değer kaybederken, bir önceki güne göre kayıp yüzde 1,4’ü aştı.
Dolar, 16 lira sınırına dayanırken avro ise yüzde 16,70’ kadar çıktı. Geçtiğimiz yıl eylül ayında başlayan politika faizi indirimleriyle kontrolden çıkan ve 20 Aralık’ta ‘Yeni Ekonomik Model’ ile kontrol altında tutulmaya çalışılan döviz kurlarının bir kez daha rekor seviyelere ulaşmasından endişe ediliyor.
“Rekabetçi kur” denilerek savunulmaya çalışılan Türk Lirası’nın değer kaybı, dış ticaret açığını da büyüttü. Cari fazla verileceği öne sürülen yolda dört ayda 32,5 milyar dolar dış ticaret açığı verildi. Üç aylık cari açık ise 18,1 milyar dolar oldu.
Makroekonomik göstergelerde bozulmayı gösteren bir diğer örnek ise ülkelerin risk durumunu ölçen risk priminin (CDS) 700 puanı aşması oldu. En yüksek CDS puanlarından birine sahip Türkiye’nin risk primi 14 yılın zirvesinde bulunuyor.
Kurlardaki son dalgalanma ile ilgili konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin Genel Kurulu’nda “Geçen yıl aralık ayında döviz kurunda gözlemlediğimiz, piyasa gerçekliğini yansıtmayan fiyat oluşumlarını, uygulamaya aldığımız kur korumalı mevduat ile bertaraf ettik. Enflasyonun önemli belirleyicisi olan kurdaki dalgalanmaları büyük oranda dengeledik” dedi.
Nebati, şu andaki enflasyonun bu rakamlara gelmesindeki en önemli etkenin ‘beklentiler’ olduğunu söyleyerek “Şimdi hedefimiz enflasyonun ana sebeplerinden biri olan beklentileri düzeltmektir. El ele vererek, birlikte adımlar atarak ve yüreğimizle halledeceğiz” diye konuştu.
Ekonomist Güldem Atabay, enflasyonla mücadele edilmediğini vurgulayarak “Biz, içerideki enflasyonumuz yükselme eğilimi gösterirken, faiz indirimi sürecine başladık. O yetmedi, kuru patlattıktan sonra kur korumalı mevduat devreye girdi. Kur korumalı mevduat yeterli görülmedi, her gün yeni adımlar, vergi indirimleri vb. adımlarla cazip kılınmaya çalışıldı. Bir de harcamaları artırarak bütçe açığını artırıyorsunuz. Enflasyona körükle gidiyorsun” dedi.
Küresel ekonomide de enflasyon büyük bir risk olmuş durumda. Birçok ülke, yüksek enflasyon riskine karşı politikalar geliştiriyor. Bu politikaların Türkiye’ye etkisini anlatan Atabay, kurlardaki artışta dış nedenlerin de katkısı olduğunu belirterek “ABD Merkez Bankası, göstere göstere genişlemeci para politikasından vazgeçeceğini, sıkı para politikasına geçeceğini söylüyordu. Bu, dünyadaki tüm gelişmekte olan para birimlerine baskı yapacak, o ülke para birimlerinin değer kaybetmesiyle sonuçlanacaktı. Dünyadaki sorumluluk sahibi bütün merkez bankaları faizleri artırarak kendi para birimlerinin dolar karşısındaki değer kaybını sınırlamaya çalışırken, biz tam tersi yönde ve tarihinde görülmemiş bir negatif faiz vererek bir şeyler yaptığımızı sanıyoruz” ifadelerini kullandı.
AB Komisyonu, Türkiye’deki enflasyonun yıl sonunda yüzde 63,1, 2023 sonunda ise yüzde 54,1 olması beklendiğini açıklamıştı. Dünya Bankası, geçen ay yayımladığı bir raporunda ise enflasyonun 2024 sonunda bile yüzde 20’nin üzerinde kalmasının beklendiğini duyurmuştu. Atabay da, enflasyondaki artışın önümüzdeki süreçte de devam etmesini beklediğini söyleyerek “21 Aralık’tan beri Merkez Bankası ve muhtemelen dolambaçlı yollarla kamu bankalarının döviz satışlarıyla TL, baskı altına alındı. Bu sürdürülemez bir durum. Bu arada ne oldu, tüm bu yanlış para politikası nedeniyle, biz kasım ayında yüzde 20 olan enflasyonu, yüzde 70’e çıkardık. Mayıs-Haziran’da 80’e vuracak, yaz sonunda da, eğer TL’deki değer kaybı bu şekilde giderse, herhalde üç haneli rakamları görecek” değerlendirmesini yaptı.
Uzun zamandır gündemde olan enflasyon endeksli tahvillerle ve süper bonolarla ilgili de konuşan Ekonomist Atabay, “Enflasyona endeksli tahvil de belki ilk etapta ‘ben döviz almayayım, enflasyon zaten kur kadar artıyor, kendimi enflasyona karşı koruyacak bir şey alayım diyenlerin tercihi olabilir. Bu durum da en fazla zararı geciktirebilir. Böyle olduğu ortamda enflasyona endekslediğiniz zaman oraya ödenecek faiz mevduat sonunda en azından yüzde 75 olacak. O vade de muhtemelen 3 aylık bir bono olacak. Nereden baksanız inanılmaz bir faiz harcama yükü olacak. Ne yaptılar, faizleri indirirken inanılmaz yükselttiler. Önü, arkası düşünülmeden, günü kurtarmak için alınan bir karar olur” yorumunu yaptı.
***
Ekonomist Mustafa Sönmez, kurlardaki artışın beklenen bir durum olduğunu belirterek “Kur korumalı mevduat ile frenlenmeye çalışıyordu ama kur üstünde bir basınç vardı. İthalat artıyor, bir yandan artan bir döviz talebi var. Ayrıca, kısa vadeli dış borç yükümlülükleri var. İnsanlar, enflasyona karşı paralarını koruyabilmek için hâlâ döviz arayışı içindeler. Bu etkenler dövize olan talebi canlı tutuyor. Hükümet, bulabildiği rezervleri kamu bankaları üzerinden satarak bastırmaya çalışıyor ama herhalde orada da gerekli cephane fazla kalmadı” dedi.
Sönmez, Türk Lirası’ndaki değer kaybının sürmesinin muhtemel olduğunu belirterek “Bu, halat yarışı gibi bir durum. Kur yukarı yönlü hareket edecek çünkü iktidara güven yok. Belki, biraz da izin vermiş olabilirler. Çünkü, kuru çok baskılarsanız, bu hem ithalatı cazip hale getiriyor hem de ihracatı olumsuz etkiliyor. Müdahale edememek değil bir süre göz yumuyor da olabilirler” ifadelerini kullandı.
KEKO75 KALAY SÖKÜCÜ
Metal ayrıştırma işlemlerinde ön temizlik için kullanılır. Rafinasyonu olumsuz etkileyen ve nihai ürün kaybına yol açan metallerin bir kısmının uzaklaştırılmasına yardımcı olur, sarf kimyasalların kullanımında tasarruf sağlar, nihai çökelekte daha rafine sonuç alınmasına katkı sağlar.
DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
0216 4421200-05523307100-05325466184
www.kimyadeposu.com,www.nanomikron.com, www.claypacks.com, www.nanotozlar.com,www.netyerim.net,www.metaltoz.com
Kaucukdergisi.com