DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası Emek ve Araştırma Dairesi (EMAR), ‘Gelir, Yaşam ve Yoksulluk Araştırma Bülteni’ni yayınladı.
Her gün artan enflasyonla birlikte eşitsizliğin ve yoksulluğun daha da derinleştiği ifade edilen raporda, “Gıda enflasyonunun yüksekliği halkın gıdaya ulaşımını da zorlaştırdı. 2019 yılında 27,1 milyon kişi (%33,6) iki günde bir et, tavuk vb. ihtiyaçlarını karşılayamadığını belirtti. Bu sayı 2021 yılına gelindiğinde 4,6 milyon kişi artarak 31,7 milyon kişi ile yüzde 38,3’e yükseldi” denildi.
Ne yapılması gerektiğine de değinilen raporda şu tespitlere yer verildi:
“Gıda enflasyonu artış oranı, genel enflasyon oranı artışının çok üstündedir. Mayıs ayı TÜİK verilerine göre gıda enflasyonu yüzde 91, 6 olarak açıklandı. Bu oran Nisan ayı AB üye ülke ortalamasında 8,6, OECD üye ülke ortalamasında ise 11,5’dir. Yani Türkiye’de gıda enflasyonu AB’nin 10,3 katı, OECD üye ülkelerin ise 7,7 katıdır. DİSK-AR’ın Nisan ayı gıda enflasyonuna göre yaptığı hesaplamada gıda enflasyonu, gelir durumuna göre incelediğinde toplumun farklı kesimlerinin farklı oranlarda etkilendiği görülüyor: Emeklilerin gıda enflasyonu yüzde 113,5; en yoksul ikinci yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 114,9; en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunun enflasyonu ise yüzde 131,6’dır.
Gıda enflasyonunun yüksekliği halkın gıdaya ulaşımını da zorlaştırdı. Son iki yılda, iki günde bir et ya da tavuk yiyemediğini söyleyenlerin sayısı 1,2 milyon arttı. TÜİK, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına göre 2019 yılında 27,1 milyon kişi (%33,6) iki günde bir et, tavuk vb. ihtiyaçlarını karşılayamadığını belirtti. Bu sayı 2021 yılına gelindiğinde 4,6 milyon kişi artarak 31,7 milyon kişi ile yüzde 38,3’e yükseldi.
Pandemi süreci ile birlikte ekonominin kötü yönetilmesi, sınıfsal eşitsizlikleri derinleştirdi. İşçi sınıfının milli gelirden aldığı pay her geçen yıl düşerken, sermaye sınıfının payı arttı. TÜİK’in 2019 yılı 1. Çeyreğinden 2022 yılı 1. çeyreğine, nakdi ya da ayni olarak ödenen maaş-ücretler ile işverenler tarafından çalışanlar adına ödenen sosyal güvenlik katkılarından oluşan işgücü ödemeleri yani katma değer içindeki emeğin payı 7,3 puan azalarak yüzde 38,8’den yüzde 31,5’e geriledi. Aynı dönemde çalışanlara yapılan ödemeler ve üretim üzerindeki vergilerin çıkarılması ve sübvansiyonların eklenmesiyle elde edilen katma değer içinde, sermayenin payı 6,8 puan artarak yüzde 40,8’den yüzde 47,6’ya yükseldi. Veriler göstermektedir ki, pandemi döneminin kazananı sermaye, kaybedeni emekçiler oldu. Bu durum yoksulluğu derinleştirdi, eşitsizliği artırdı.
Çalıştığı ve bir geliri olduğu halde yoksul olduğunu belirten çalışanların sayısı 3,7 milyon kişiye (yüzde 13,6) ulaştı. Cinsiyete göre çalışan yoksulluğuna baktığımızda erkek çalışanların, kadın çalışanlara göre daha yoksul olduğu görülmektedir. Çalışan erkek yoksul sayısı 2,8 milyon kişi ile yüzde 14,8 iken çalışan kadın yoksul sayısı 882 bin kişi ile yüzde 10,6’dır. Genel yoksullukta kadınların sayısının erkeklerden fazla olmasına rağmen, çalışan yoksulluğunda erkeklerin kadınlardan fazla olmasının sebebi erkeklerin kadınlara göre daha fazla çalışma hayatında yer almasıdır.
Güvencesiz çalışma, işçilerin yoksulluk riskini artırıyor. Türkiye’de sözleşme türlerine göre geçici bir işte çalışanların yoksulluk riski, sürekli çalışanlara göre çok daha fazladır. Türkiye’de sürekli bir işte çalışanların yoksulluk riski oranı yüzde 8,3 iken, geçici bir işte çalışanların yoksulluk riski bunun üç katı olup yüzde 22,9’dur. AB ortalamasında sürekli çalışanların yoksulluk riski yüzde 5,5 iken geçici bir işte çalışanların yoksulluk riski oranı yüzde 15’dir. Bu nedenle yoksullukla mücadelede “güvenceli çalışma” temel talep olmaya devam etmektedir.”
“-Tüm maaş ve ücretler en az asgari ücret artış oranı kadar artırılmalı, yılın daha başında enflasyon karşısında eriyen asgari ücret yeniden belirlenmelidir. En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine çekilmelidir.
-İşçi sınıfının yaşadığı gelir kaybını telafi etmesinin en önemli yolu, sendika ve grev hakkıdır. Bu hakların kullanımının önündeki tüm yasal ve fiili engeller kaldırılmalıdır.
-Yoksullukla mücadele için sosyal koruma programları oluşturulmalı ve yoksulluktan en fazla etkilenen kesim olan kadınlar için sosyal koruma artırılmalıdır.
-Güvencesizliğin yoksulluğu artırıcı etkisi göz önünde bulundurularak her kesim için geçici ve güvencesiz işler yerine tam zamanlı, insan onuruna yaraşır istihdam olanakları sağlanmalıdır.”
POTASYUM KLORAT NEDİR?
Potasyumklorat, beyaz renkli kristalimsi bir katıdır.
Potasyumklorat, yaygın olarak potasyum klorür ve sodyum klorattan elde edilir. Sodyum klorata stokiyometrik oranlarda katı KCI eklenir. Bu karışım daha sonra bir kristalleştiriciye transfer edilir ve potasyum klorat bulamacı olur.Ana sıvı hücrelere geri dönüştürülür, burada tuz klorata dönüştürülür ve işlem tekrarlanır. Katı KCl için kalite gereksinimleri yüksektir, çünkü çözeltiye eklendikten sonar sonra hiçbir saflaştırma mümkün olmamaktadır.
Yanıcı maddelerle beraber çok daha yanıcı bir karışım oluşturur. Yanıcı malzeme çok ince bir şekilde bölünürse karışım patlayıcı da olabilir. Bu karışım sürtünme ile tutuşabilir. Kuvvetli sülfürik asit ile teması yangınlara yada patlamaya neden olabilir.
Potasyumklorat, sulu çözelti renksiz bir sıvı olarak ortaya çıkar. Sudan daha yoğundur.
Amonyum tuzları ile karıştırıldığında kendiliğinden ayrışabilir ve tutuşabilir. Uzun süre ısıya veya ateşe maruz kaldığında patlayabilir.
Kibrit, kağıt, patlayıcı ve daha birçok kullanımda kullanılır.Cilde teması, gözleri ve mukoza zarlarını tahriş edebilir. Yutulması halinde zehirli olabilir. Başka kimyasalların sentezi için öncü madde olarak kullanılır. Teması halinde organik maddeleri tutuşturur.
Potasyumklorat, oksitleyici bir ajan, patlayıcılarda, kibritlerde, oksijen kaynağı olarak , tekstil baskısı, piroteknik, dezenfektanlarda ve ağartma malzemelerinde kullanılır.
Veteriner tıbbında, potasyum klorat oksitleyici bir ajan, antiseptik ve büzücü olarak kullanılır.
Potasyumkloratın bir çok farklı alanda daha kullanımı mevcuttur. Bunlara örnek olarak: flaş tozunda kullanılan bir yükseltgeyici maddedir. Diş macunu üretiminde, herbisit olarak, alkaloidler ve fenoller için de bir reaktif olarak kullanılır.
Potasyumklorat ayrıca kesilmiş domuz ve domuz ürünlerinde Yersinia enterocolitica isimli bakterinin oluşumunun belirlenmesinde de kullanılabilir.,
DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
0216 4421200-05523307100-05325466184
www.kimyadeposu.com,www.nanomikron.com, www.claypacks.com, www.nanotozlar.com,www.netyerim.net,www.metaltoz.com
kaucukdergisi.com