İstanbul Sanayi Odası (İSO) bu ayki meclis toplantısının gündemini Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkileri oluşturdu.
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan 42 bini aşan can kayıpları ve büyük yıkım, unutulması mümkün olmadığını belirterek, depremlerin Türkiye ekonomisine etkisine de dikkat çekti.
Deprem bölgesiyle ilgili bazı önemli verilerin paylaşılmaya başlandığını belirten Bahçıvan verilerin deprem bölgesiyle ilgili, depremden sonra yapılması gerekenler konusunda bir fikir de verdiğini dile getirdi.
Deprem bölgesinin öncelikle ülkenin çok önemli bir üretim üssü olduğunu hatırlatan Bahçıvan, “Özellikle Gaziantep, Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman.. Bu illerimizin her biri kendi içinde çok değerli üretim birikimleri olan, çok kıymetli sanayicilerimizi ve sanayi tesislerimizi barındıran bölgeler.
“İhracatın yüzde 8’inden fazlası bu illerden yapılıyor”
Büyük felaketten etkilenen illerimizin GSYH içindeki payı 2021 yılı itibarıyla yüzde 10’a yakın. Bölgenin Türkiye ekonomisindeki ağırlığında tarım ve hayvancılık öne çıkmakta. Açıklanan son verilere göre, 11 ilimizin tarımsal üretim değeri içindeki payı da yüzde 16’lar civarında.
Bölgenin sanayimiz içinde de hafife alınamayacak bir ağırlığı bulunmakta. Bölgemizin imalat sanayi katma değeri içindeki payı 2021 yılı rakamlarıyla yüzde 11,5. Ve yine geride bıraktığımız 2022 yılında imalat sanayi ihracatımızın yüzde 8’inden fazlası bu bölgemizden yapılmış” ifadelerini kullandı.
Fabrika hasarları inceleniyor
Fabrikaların şu anda ne kadarının hasarlı olup olmadığının incelendiğini ifade eden Bahçıvan ayrıca Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ilimizin Türkiye ekonomisindeki ağırlığına bakılacak olursa bu ilin toplam nüfusumuzdaki payı yüzde 16,4 düzeyinde. Benzer bir oran istihdam için de geçerli olduğunun altını çizdi.
Yıkımdan zarar gören 11 ilin toplam girişim sayısı, ülkenini yüzde 12’sini oluşturduğunu söyleyen Bahçıvan, “Her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz Türkiye’nin 500 Büyük ve İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmalarımızın 2021 sonuçlarında deprem bölgemizden 153 değerli firmamızın yer aldığını da hatırlatmak istiyorum” diye konuştu.
Bahçıvan, şüphesiz Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin; tedarik zincirlerinde yarattığı aksamaların, neden olduğu altyapı, fiziki sermaye ve işgücü kayıpları, üretim ve tüketim harcamalarına olumsuz etkisi ve daha birçok faktör göz önüne alındığında önemli bir ekonomik etkisinin ağırlığının son derece açık bir şekilde görüleceğini belirtti.
Yaşam kenti kurulacak
İSO Yönetim Kurulu ile İSO Meclis Başkanlık Divanın depremin yaşandığı bölgede normal hayata yeniden dönüşe güçlü ve kalıcı katkı sağlamak amacıyla “İSO Yaşam Kenti” kurmaya karar verdiği bilgisini paylayan Bahçıvan, “Bu çerçevede tüm üyelerimizin katkılarıyla 1.000 konteynerden oluşacak bir “İSO Yaşam Kenti”nin kurulması çalışmalarına başladık ve bu kentin kurulumu öncesi çalışmalarımız sonuçlanma aşamasına geldi. İSO Yaşam Kenti’nin kurulacağı şehir ve arazi konusunda da ilgili makamlarla en üst seviyede görüşmelerimizi en kısa sürede sonuçlandırdık” ifadelerini kullandı.
“Dersler çıkarmalıyız”
Depremselliği yüksek bir coğrafyada olduğumuz gerçeğini hiçbir zaman unutmaması gerektiğini belirten Bahçıvan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gönül isterdi ki yaşadığımız bu afeti bir daha asla yaşamayalım. Ama bilim bize; depremi asla unutmamamız gerektiğini söylüyor. “Deprem Öldürmez, bina öldürür” gerçeği ne yazık ki bir kere daha bütün çıplaklığıyla karşımızda duruyor.
Deprem nedeniyle yaşanan ölümlerden, bunca vahametten, felaketlerden mutlaka kalıcı dersler çıkarmalıyız.
Deprem bizim kaderimiz miydi? Felaketin bu boyutta yıkıcı olmaması için neler yapılabilirdi?
Bugün, yoğun nüfusu ve fay hatlarına yakın konumu sebebiyle deprem bakımından dünyadaki riskli kentler arasında yer alan İstanbul için 7,5 büyüklüğünde bir deprem öngörüldüğünü hepimiz biliyoruz.”
Marmara Depremi’nin tehdit altındaki çevre iller ile birlikte Türkiye’nin milli gelirinin yarısına etki edeceğini belirten İSO Başkanı, önlem alınmazsa bedelini tüm ülkenin ödeyeceğinin altını çizdi.
Yüzde 80’i 2000 öncesi
İstanbul’da Bağcılar, Güngören, Esenler, Ümraniye ve Zeytinburnu ilçelerinde sanayi tesislerinin yaklaşık yüzde 80’inin inşa yılı 2000 yılı öncesine ait olduğunu dile getiren Bahçıvan, “Türkiye ekonomisinin lideri konumundaki İstanbul, ekonomik ağırlığı yanında diğer illerdeki tedarik zincirlerinden finansa kadar tüm süreçlerin merkezinde. Hal böyleyken İstanbul’da gerçekleşecek depremin yaratacağı yıkıcı etkinin büyüklüğü ülkemizin geleceği için de kritik bir önem taşıyor.
Kahramanmaraş’ta yaşadığımız afet, Kocaeli Depreminden yeterince ders alınmadığının bir göstergesi. İstanbul depremi için inanın kaybedecek zamanımız yok. Diğer deprem ülkeleri afetlerle yaşamayı nasıl öğrendiyse biz de doğaya karşı koymadan onunla birlikte, afetlere dirençli kentler kurabilme kudretine sahibiz. Güçlü bir planlama, etkin mühendislik, kaliteli ve güçlü bina üreticileri, teknoloji ve en önemlisi de tüm paydaşların işbirliği ile bunu başarabileceğimize inanıyorum” diye konuştu.