İLAYDA KILIÇAY
Yıllık yüzde 115’in üzerinde enflasyon, artan yoksulluk ve hızla değer kaybeden para birimi ile mücadele eden Arjantin’de Javier Milei, pesonun dolar ile değiştirilmesi çağrısında bulunmuş ve merkez bankasını kapatacağına yönelik açıklamalarıyla destek toplamıştı.
Pazar günü düzenlenen ön seçimlerde aşırı sağcı aday Milei toplam oyların yaklaşık yüzde 30’unu aldı.
Arjantin’in tarihinde belirsizlik içeren pek çok dönem oldu. Ülkenin 1990’ların başında içinde bulunduğu durum aşılamaz olarak görülüyordu. Dönemin Devlet Başkanı Carlos Menem neoliberal ekonomik politikalara yönelerek döviz kuru sabitlemesi, özelleştirmeler ve dış ticaret serbestleştirmesi gibi adımlar attı. Uygulamaya konulan ve IMF’in de desteklediği Konvertibilite Programı ile Döviz kuru sabitlemesi Arjantin pesosunu 1 dolarla eşitlemeyi amaçlıyordu. Öte yandan merkez bankasının kamuya kredi açması kanunla yasaklanmıştı. On yılı aşkın süre boyunca uygulanan bu programnla enflasyon kontrol altına alındı. Ancak döviz kuru sabitlemesi aynı zamanda döviz rezervlerinin tükenmesine ve dış borçlarının artmasına neden oldu.
Arjantin’de 2001 krizi
2001 yılında Arjantin, ekonomik kriz yaşadı. Döviz kuru sabitlemesinin sürdürülememesi ve dış borçların ödenememesi sonucunda bankalar kapatıldı, işsizlik oranı yükseldi ve yoksulluk arttı. Hükümet, borçlarını ödeyemediği için birçok uluslararası kreditörle çatışmaya girdi. Bu kriz, Arjantin’in ekonomik alanda verdiği politika kararlarının sonuçlarını acı bir şekilde gösterdi. Pesonun dolara endeksli olmasıyla dış ticaret dengesi bozulmuş ve cari işlemler açığı vermek süreklilik haline gelmişti.
Arjantin,2001 krizi sonrasında IMF’den mali yardım talep etti. IMF, 2001 yılında ülkeye 39 milyar dolarlık bir yardım paketi sağladı. Ancak bu yardım, katı mali tedbirleri ve yapısal reformları içeriyordu. Kamu harcamalarının kısıtlanması, vergi artışları, devlet işletmelerinin özelleştirilmesi gibi adımlar atıldı. Bununla birlikte, bu tedbirler toplumsal hoşnutsuzluğa neden oldu ve IMF’nin politikalarına yönelik eleştiriler arttı.
Ancak önlemler yeterli olmamış ve 2001 Kasım- 2002 Şubat arasındaki dönemde ekonomik kriz sosyal boyut kazanarak şiddet eylemlerine dönüşmüştü. 24 Aralık 2001 tarihinde Arjantin moratoryum ilan etti ve iki hafta içinde dört ayrı hükümet kuruldu.
2000’ler sonrası ülke ekonomisi
2000’lerin ortalarına gelindiğinde, yüksek emtia fiyatları Arjantin’e döviz girişi sağladı. Özellikle tarım ürünleri ihracatından kaynaklanan gelir artışı, ekonomik toparlanmayı destekledi. Ancak bu dönemde bile ekonomik sorunlar tam olarak çözülmedi. Kamu harcamalarının kontrol edilememesi, yolsuzluk ve hukukun üstünlüğü sorunları devam etti.
2010’ların başlarından itibaren Arjantin, döviz kuru dalgalanmaları, yüksek enflasyon ve ekonomik istikrarsızlıkla mücadele etti. Döviz kuru politikalarındaki belirsizlik, yatırımcı güvenini sarsmaya devam etti. 2015 yılında, Mauricio Macri hükümeti, IMF ile yeni bir anlaşma imzaladı ve ekonomik reformları hızlandırdı. Ancak bu reformlar ve kemer sıkma politikaları halk arasında yine memnuniyetsizliğe neden oldu.
Anlaşmanın miktarı, 2018 yılında Macri hükümetiyle imzalanan anlaşma kapsamında IMF tarafından Arjantin’e yaklaşık 57 milyar dolarlık bir kredi paketi sağlandı. Bu kredi, ekonomiyi dengelemeyi, mali açığı ele almış ve yapısal reformları hayata geçirmeyi amaçlamıştı. , 2022 Mart ayında IMF’yle Uzatılmış Fon Kolaylığı (Extended Fund Facility-EFF) temelinde yeni bir anlaşma imzalandı.
Arjantin’in bugünü
Arjantin’in geleceği, popülist aday Javier Milei’nin beklenenin ötesinde aldığı desteğin ardından belirsiz hale geldi.
Milei’nin ekonomik mesajı birçok yatırımcı tarafından olumlu bulunsa da, kongredeki güçsüzlüğü ve agresif tarzı nedeniyle uygulama ve kurumsal risk konularında endişeler bulunuyor.
Milei, ülkenin ekonomik krizlerle mücadele etmek için geleneksel siyasi anlayışa karşı çıkan bir kampanya yürüttü. Ancak, ekonomistler ve uzmanlar, Milei’nin önerdiği dolarlaştırma ve bazı radikal politikaların mali kargaşaya yol açabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Milei’nin başarısı, Arjantin siyasetindeki değişimin bir yansıması olarak görülüyor. Ancak yatırımcılar ve analistler, bu değişimin ülkenin ekonomik sorunlarına çözüm getirip getirmeyeceğini görmek için gelecek ayları gözlemleyecek. Cumhurbaşkanlığı seçimi 22 Ekim’de yapılacak ve gerekirse 19 Kasım’da ikinci tura gidilecek.
Aykırı ve sistem karşıtı fikirleriyle dikkat çeken Javier Milei’nin Arjantin’de ön seçimlerde zafer elde etmesi sonrası dolar/peso yüzde 22 yükseldi. Arjantin Merkez Bankası ise piyasaları sakinleştirmek için faiz artırımına gitti. Sürpriz bir zafer elde eden Milei, göreve gelmesi durumunda peso yerine tamamen dolar kullanımına geçileceğini ve merkez bankasını kapatacağını açıkladı. Arjantin’de yüzde 115’i aşan enflasyon, yüzde 40’lık yoksulluk oranı ve giderek derinleşen barınma krizi, Milei’nin ‘uç’ fikirlerinin giderek daha kabul edilebilir hale gelmesine yol açtı.