COPO28 sadece 1,5 santigrat ile mi ilgili?
1,5 santigrat için güncellenecek ulusal hedefler, Paris anlaşmasının hedeflerine ulaşmak için gereken sera gazı emisyonu kesintileri konusunda ilerlemenin kapsamlı bir değerlendirmesi olması açısından müzakerelerin merkezinde duruyor.
Bununla birlikte, iklim finansmanın da kilit bir konu olması bekleniyor. Bu konu, gelişmekte olan ülkeler için hayati önem taşıyor. İklim finansmanı, yoksul ülkelerin emisyonları azaltmalarına ve ekstrem hava koşullarının etkileriyle başa çıkmalarına yardımcı olmak için kamu ve özel kaynaklardan sağlanan para olarak tanımlanabilir.
İklim finansmanının nasıl tahsis edildiği konusunda da sorunlar var: şu anda akan paranın çoğu, rüzgar veya güneş enerjisi gibi projeler için orta gelirli ülkelere gidiyor. En yoksul ülkelere çok daha azı gidiyor ve paranın sadece bir kısmı ülkelerin iklim krizinin kaçınılmaz etkilerine uyum sağlamasına yardımcı oluyor.
COP26’da, adaptasyon için ayrılan iklim finansmanı miktarının iki katına çıkarılması kabul edildi. Yoksul ülkeler hala mutsuz ve COP28’de bu konuda önemli bir ilerleme görmek istiyorlar. Bu ülkelerin, daha fazla borca itebilecek krediler yerine hibe şeklinde daha fazla finansman sağlanmasını talep etmeleri bekleniyor.
İklim finansmanının diğer bir önemli meselesi de can sıkıcı kayıp ve zararlardır. Hiçbir adaptasyon bunlara yardımcı olamaz. Kasırgalar ve tayfunlar, bu yaz Pakistan’ı vuran yıkıcı seller veya Afrika’nın büyük bölümünü etkileyen kuraklıklar buna örnek olarak verilebilir.
İklim krizine en az neden olan dünyanın en yoksul ülkeleri en fazla risk altında olanları olarak dikkat çekiyor.
Yıllar boyunca çok az ilerleme kaydedildi ancak geçen yıl Şarm El Şeyh’te düzenlenen COP27’de ülkeler kayıp ve zararlar için yeni bir fon oluşturmayı kabul etti. Şimdi ki problem ise fonun doldurulması. Bunun nasıl yapılacağı konusunda bir mutabakat yok ve gelişmiş ülkeler yeni nakit sağlamakta yavaş davranıyorlar.