Shura Enerji Dönüşüm Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, Bloomberg HT yayınına katılarak, Türkiye’nin enerji dönüşümü karnesi, yapılması gereken yatırım miktarı, atılacak adımlar konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Alkım Bağ Güllü’nün verdiği bilgiler ve dikkat çektiği noktalar özetle şöyle;
10 yıl önce Türkiye’de kurulu güç 64 gigawatt, kurulu gücümüzün yüzde 40’ını, elektrik üretimimizin de yüzde 29’unu o zaman yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan sağlıyormuşuz. Ama ağırlıklı olarak hidroelektrik santralleri baskın, güneş zaten sistemde yok, rüzgarın da payı sadece yüzde 3.
Bugün 2023 yılına geldiğimizde Kasım ayı verilerine göre bizim kurulu gücümüz 106 gigawatta ulaştı yani bu 10 senede kurulu gücümüz yüzde 66 artmış, elektrik üretimimiz yüzde 36 artmış. Son 10 senede elektrik üretiminde talep artışı da çok fazla. Kurulu gücümüzün bugün yüzde 56’sını ve elektrik üretimimizin de yüzde 46’sını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlıyoruz. Tabiki bu önemli bir başarı.
Özellikle son 10 yılda rüzgar ve güneş enerji kaynaklarını arttırabildik ve aslında bunlar maliyetler yüksekken gerçekleşen yatırımlar sayesinde oldu. Burada aslında önemli olan YEKDEM dolar bazlı alım garantisi sağlayarak çok hızlı yatırımlarla bu başarıyı sağladık. O zaman tabi uluslararası makro ekonomik ortamda daha elverişliydi.
“2023 yılında biraz düşüş oldu”
Biz 2023 yılında 2,5 gigawattlık bir ilave kurulu güç eklemesi yapmışız sisteme, aslında biraz düşüş var. Bunun nedenlerinden biri 2022 yılı ortasında destekleme mekanizması bitti, Türk lirası bazlı farklı bir yeni bir YEKDEM var. Dolayısıyla yatırımlarda bir yavaşlama görüyoruz ama sevindirici olan kısım bu 2,5 gigawattın tümünün yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşması ve bunun da büyük bir bölümü güneşten oluşuyor. Rüzgarda maalesef çok kötü bir yıl oldu, 2023’te sadece 300 megawattlık yatırım yapabilmişiz. Dolayısıyla biraz endişe verici bir durum bu bunun arkasında yatan nedenlerin iyice analiz edilmesi gerekiyor.
Bizim bir net sıfır hedefimiz var, bununla ilgili yayınlanan yeni hedefler var. Tabi burada enerji dönüşümü çok önemli. Bizim Türkiye olarak çok yüksek bir rüzgar ve güneş kapasitemiz var ve bunu da değerlendirmemiz lazım.
“Kurulu gücün 5 katına çıkması gerekiyor”
Bizim bugün 12 gigawattlık bir rüzgar kurulu gücümüz var. Bunu 2035 senesinde 30 gigawatta çıkarmamız gerekiyor bunun 5 gigawattı deniz üstü olacak. Güneş enerjisi de bugün yaklaşık 11 gigawattlık kurulu gücümüzün var, bunu da 53 gigawattlara çıkarmamız gerekiyor. Yani biz rüzgar yatırımlarımızı 2035’e kadar 3 katına, güneş enerjisi kurulu gücümüzü de 5 katına çıkarmamız gereken bir döneme gidiyoruz. Yatırımların tam tersine hızlanması gereken kritik bir döneme girdiğimizi söyleyebilirim. Bu anlamda mutlaka yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandıracak uygulamaların yapılması lazım.
Bütün kalkınma planlarında yeşil ve dijital dönüşüm odak noktasında. 2023 yılında Türkiye’nin orta vadeli hedefleri ortaya kondu. 2024’te artık detaylı aksiyon planlarının hazırlanması gerekiyor yani biz o hedeflere nasıl ulaşacağız. Destekleyici politikaların uygulamaya geçmesi, mevzuat ve piyasa düzenlemelerinin yapılması önemli olacak. Tabiki yatırımların yapılması çok önemli olacak.
“Bugüne kadar yapılan yatırım miktarı 44 milyar dolar”
Biz son 20 senede yenilenebilir enerji kaynakları için 44 milyar dolarlık bir yatırım yapmışız ve bunun yüzde 85’i de son 10 senede yapılmış. Dünya Bankası, EBRD gibi uluslararası kuruluşlar destek verdi fakat 2022 yılından itibaren farklı bir döneme girdik. Hem küresel hem de Türkiye’nin kendi ekonomik koşulları da zorlaştı, tabi finansman çok çok önemli olacak yeşil finansman var ve Türkiye Dünya’da bulunan bu finansman kaynaklarının binde beşine ihtiyacı var. Biz uygun politikalarla bir yeşil finansman stratejisi geliştirerek bu finansmanı çekebilmemiz mümkün.
Bizim yıllık sadece yenilenebilir enerji yatırımları için 5-6 milyar dolarlık yatırıma ihtiyacımız var. Sadece elektrik sektörünün karbonsuzlaşması için yılda 15 milyar dolar bir yatırım gerekiyor bunun içinde şebeke yatırımları da var çünkü altyapıyı da hazır hale getirmek lazım. Dolayısıyla çok ciddi yatırım ihtiyacı var. Burada önemli olan uluslararası kaynakları Türkiye’ye çekmek olacak. Yeşil tahviller var, sermaye girişimleri var, fonlar var bunların hepsi yatırımlara destek verebilir. Türkiye’nin bu opsiyonları da değerlendirmesi ve önünü açması gerekiyor.