İSTANBUL (AA) – TCMB Para Politikası Kurulunun 21 Mart’taki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, küresel büyüme görünümünün yatay seyrettiği, işgücü piyasalarındaki sıkılığın ise devam ettiği belirtildi.
Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2023 yılı dördüncü çeyrek yıllık büyümesi yüzde 1,76 seviyesinde gerçekleşerek bir önceki PPK toplantısı sonrasında yatay bir seyir izlediği vurgulanan özette, şunlar kaydedildi:
“2024 yılı ilk çeyreğine ilişkin tahminler ise yüzde 1,85 düzeyindedir. Bu çerçevede, küresel ekonomide geçen yılın üçüncü çeyreğinde yaşanan yavaşlamanın son çeyrekte de devam ettiği ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdürdüğü değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, gerek ihracat ağırlıklı küresel büyüme görünümü gerekse ocak ve şubat ayı Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri, iktisadi faaliyette 2023 yılı son çeyreğine göre ılımlı bir toparlanmaya işaret etmektedir. Enflasyonda kalıcı düşüş sağlamak amacıyla sıkı para politikalarının sürdürülmesi ve jeopolitik risklerin varlığı 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.”
Özette, çekirdek enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yüksek seviyelerinin küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmeyi sürdüreceğini ima ettiği aktarıldı.
2023 yılında enflasyonda görülen keskin düşüşe rağmen birçok ülkede, özellikle hizmet enflasyonundaki katılığın dikkati çektiği belirtilen özette, şu ifadeler yer aldı:
“Gelişmekte olan ülkelerde faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, gelişmiş ülke merkez bankalarının da 2024 yılı içinde faiz indirimlerine başlamaları beklenmektedir. Ancak, merkez bankalarının son dönem iletişimleri ve ABD ocak ve şubat enflasyon verilerinin beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi sonucunda piyasa fiyatlamaları önceki PPK dönemine kıyasla daha temkinli bir indirim patikasına işaret etmektedir. Gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımları, ocak ayı başından itibaren görülen yavaşlamanın ardından, risk iştahındaki olumlu seyre bağlı olarak son haftalarda yeniden artış göstermiştir.”
Toplam kredi büyümesinde ivmelenme gözlendi
Özette, bir önceki PPK döneminden bu yana toplam kredi büyümesinde ivmelenme gözlendiği bildirildi.
Bireysel kredilerin 4 haftalık ortalama büyüme oranlarının önceki PPK toplantısı haftasından bu yana artarak, yüzde 4,12 seviyesinde gerçekleştiği kaydedilen özette, “İhtiyaç kredilerinde ve bireysel kredi kartlarında bu oran sırasıyla yüzde 4,59 ve yüzde 5,34 seviyesindedir. Taşıt kredileri ise yüzde 0,59 azalarak yılbaşından bu yana sergilediği zayıf seyrine devam etmiştir. Diğer taraftan, Türk lirası ve kur etkisinden arındırılmış yabancı para ticari kredilerin aynı dönemde 4 haftalık ortalama artış oranları sırasıyla yüzde 3,34 ve 1,28 seviyesinde gerçekleşmiştir.” ifadesi kullanıldı.
Özette, mart ayı içinde yapılan düzenlemelerle finansal koşulların sıkılaştırıldığı, para politikası aktarımının desteklendiği belirtildi.
Bu kapsamda, Türk lirası ticari ve ihtiyaç kredileri için aylık büyüme kısıtlarının yüzde 2’ye düşürüldüğü, uygulamanın etkinliğini artırmak amacıyla büyüme kısıtlarının aşılması durumunda menkul kıymet tesisine ek olarak zorunlu karşılık tesisi getirildiği bildirilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Kredi kartı nakit çekim ve kredili mevduat hesaplarında uygulanacak azami faiz oranları ihtiyaç kredi faizleri ile uyumlu olarak yüzde 4,42’den yüzde 5’e yükseltilmiştir. Öte yandan, Türk lirası mevduatın desteklenmesi amacıyla, tüzel kişiler için Türk lirası pay artış hedefi getirilmiş, gerçek kişi Türk lirası pay artış hedefleri mevcut eğilimler çerçevesinde kalibre edilmiş ve hedeflere ulaşılamaması durumundaki komisyon oranları artırılmış, yenileme ve Türk lirasına geçiş hedefini sağlayan bankalar için zorunlu karşılık tesisi üzerinden faiz ödemesi (katılım bankaları için indirim uygulaması) vadesiz ve 1 aya kadar vadeli mevduatı kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Türk lirası cinsinden yükümlülükler için 14 günlük dönemde ortalama olarak tesis edilen zorunlu karşılık tutarının bir kısmının bloke olarak tutulmasına karar verilmiştir.”
“Kredi büyümesinde dengelenme öngörülmektedir”
Özette, finansal koşulları sıkılaştırıcı yönde atılan adımların da etkisiyle Türk lirası ticari kredi faizleri ve ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı-KMH hariç) faizlerinin önceki PPK toplantı haftasından bu yana sırasıyla 6,27 puan ve 15,3 puan artarak, yüzde 59,6 ve yüzde 76,0 olarak gerçekleştiği vurgulandı.
Aynı dönemde sınırlı artış gösteren konut kredisi ve taşıt kredisi faizlerinin 15 Mart 2024 itibarıyla sırasıyla yüzde 42,7 ve yüzde 43,1 olduğu aktarılan özette, Mart ayı PPK kararı ve alınan makroihtiyati tedbirler ile kredi büyümesinde dengelenmenin öngörüldüğü belirtildi.
Özette, parasal aktarım mekanizmasını destekleyici makroihtiyati tedbirlerin etkisi ile geçen PPK dönemine göre 2,81 puan artan Türk lirası mevduat faizlerinin 15 Mart itibarıyla yüzde 49,6 olarak gerçekleştiği kaydedilerek, “Diğer taraftan, düşük tutarlı tasarruf mevduatları ile yüksek tutarlı mevduatlara önerilen faizler arasındaki farkın da devam ettiği gözlenmiştir. Söz konusu gelişmelerin yurt içi talepte dengelenme süreci üzerindeki etkileri yakından takip edilmektedir.” ifadelerine yer verildi.
TCMB’nin brüt uluslararası rezervlerinin önceki PPK dönemine kıyasla 6,31 milyar dolar azalarak 15 Mart 2024 itibarıyla 127,9 milyar dolar seviyesine gerilediği belirtilen özette, küresel risk iştahındaki iyileşmeye karşın, kısa vadeli yurt içi belirsizliklerin etkisiyle Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 43 baz puan artışla 20 Mart 2024 itibarıyla 337 baz puan seviyesine yükseldiği ifade edildi.
Özette, benzer şekilde, Türk lirasının 1 ve 12 ay vadeli kur oynaklığının 20 Mart 2024 itibarıyla sırasıyla yüzde 8,6 ve yüzde 19,5 seviyelerine yükseldiği belirtilerek, “2023 yılı haziran ayından itibaren 2,02 milyar ABD doları Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına ve 2,55 milyar ABD doları hisse senedi piyasasına olmak üzere toplam 4,57 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir. Öte yandan, son dönemde yaşanan risk primi ve kur oynaklıklarındaki artışlara net portföy çıkışlarının eşlik ettiği gözlenmiştir.” değerlendirmesine yer verildi.
Özette, 2023 son çeyreğinde iktisadi faaliyetin güçlü seyrettiği, özel tüketimin büyümeye katkısında hızlanma görüldüğü, net ihracatın büyümeye katkısı pozitif olsa da bir önceki çeyreğe oranla azalma gözlendiği kaydedildi.
“Bu çerçevede, yılın son çeyreğinde fiyat indirim kampanyaları ile beklenen ücret güncellemeleri kaynaklı öne çekilen talep güdüsünün talepteki dengelenmeyi zayıflattığı değerlendirilmektedir.” denilen özette, tüketim malı ve altın ithalatının yavaşlayarak cari dengedeki iyileşmeye katkı verdiği, yakın döneme ilişkin diğer göstergelerin yurt içi talepte dirençli seyrin sürdüğüne işaret ettiği vurgulandı.
Ocak ayında TÜİK tarafından temel yıl ve hesaplama değişikliği yapılarak yayımlanan perakende satış hacim endeksinin aylık bazda yükseliş eğilimini sürdürdüğü, çeyreklik bazda ise endeksin büyümesinin hızlandığı kaydedilen özette, şu ifadelere yer verildi:
“Buna karşılık, ticaret satış hacim endeksi aylık bazda azalmış, bir önceki çeyreğe göre ise yatay seyretmiştir. Benzer şekilde, ocak ayına ait sektörel ciro ve hizmet üretim endeksleri, hizmetler sektöründe daha zayıf bir faaliyete işaret etmiştir. Bir önceki çeyrekte gerileyen imalat sanayi firmalarının kayıtlı iç piyasa siparişleri, ücret güncellemelerinin gerçekleştiği yılın ilk çeyreğinde yeniden artış kaydetmiştir.”
Özette, bu dönemde firmaların gelecek 3 aydaki iç piyasa sipariş beklentilerinin düştüğü belirtilerek, “Kartla yapılan harcamalar ise artışını mart ayında da sürdürmüştür. Firma görüşmeleri, yılın ilk çeyreğinde ücret artışları, firmaların ilave kampanyaları ve öne çekilen talep etkisiyle yurt içi satışların çeyreklik bazda arttığını ima etmektedir. Bu çerçevede, talebin mevcut seviyesi enflasyon üzerinde bir risk unsuru olarak görülmeye devam etmektedir.” denildi.
İşgücüne katılım oranı
PPK Toplantı Özeti’nde, ocak ayında sanayi üretim endeksinin, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yatay seyrettiği ve yıllık bazda yüzde 1,1 arttığı anımsatılırken, söz konusu endeksin, çeyreklik bazda ocak ayı itibarıyla yüzde 1,4 yükseldiği, şubatta mevsimsellikten arındırılmış imalat sanayisi kapasite kullanım oranının yüzde 77 seviyesinde gerçekleşerek tarihsel ortalamalarının sınırlı üzerinde seyrettiği aktarıldı.
Ocak ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdamın çeyreklik bazda yüzde 1,1 artarak 32,2 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği anımsatılan özette, “Bu dönemde, işgücüne katılım oranı artmıştır. İşsizlik oranı, çeyreklik bazda 0,2 puan artarak yüzde 9,1 düzeyinde gerçekleşmiştir. Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler, işgücü piyasasında talebin sınırlı bir miktar güç kaybettiğine işaret etmektedir.” değerlendirmesine yer verildi.
“3 aylık ortalama eğilim, ihracat ve ithalatta yatay bir seyir ima etmektedir”
Özette, ocak ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığının aylık bazda 7,9 milyar dolar düşerek 37,5 milyar dolara gerilediği, söz konusu gerilemede ihracattaki artışın, altın dış ticaret açığındaki güçlü azalışın ve enerji fiyatlarında yıllık bazda devam eden düşüşün etkili olduğu, altın ve enerji hariç dış ticaret açığındaki azalışın sürdüğü bildirildi.
Şubatta mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatın yatay seyrettiği, ithalatın ise yükseldiği belirtilen özet metinde, “Mart ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde üç aylık ortalama eğilim, ihracat ve ithalatta yatay bir seyir ima etmektedir.” denildi.
Yurt dışı finansman
Özette, mevcut veriler çerçevesinde tahminlerin, ilk çeyrekte mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatında sınırlı bir düşüşe işaret ettiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Altın ithalatı ise tarihsel ortalamaları etrafında seyrederken, yıllıklandırılmış olarak altın dengesindeki iyileşme eğilimi sürmektedir. Diğer taraftan, ocak ayı itibarıyla yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası aylık bazda değişmeyerek 52 milyar dolar olmuştur. Güçlü ve yıl geneline yayılmış olarak seyreden turizm gelirleri, cari dengeye katkı sunmaya devam etmektedir. Cari açığın finansman tarafında, yıllıklandırılmış olarak bankacılık sektörünün uzun vadeli borç çevirme oranı 2023 yılının son iki ayında yüzde 100’ün üzerine çıkmış, 2024 yılının ocak ayında ise yüzde 121 seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yüzde 95 civarında olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı finansman imkanlarında güçlü görünüm sürmektedir.”
Özette, şubatta, aylık manşet enflasyon ve enflasyonun ana eğiliminin gerilemekle beraber Enflasyon Raporu tahmin patikasında öngörülenin üzerinde seyrettiği ifade edilerek, tüketici fiyatlarının şubatta yüzde 4,53 yükseldiği, yıllık enflasyonun 2,21 puan artışla yüzde 67,1 olduğu hatırlatıldı.
Özette, bu dönemde hizmet, gıda ve enerji gruplarının yıllık enflasyona olan katkısı yükselirken, temel mal ile alkol-tütün-altın gruplarının katkısının gerilediği belirtildi.
Şubat ayı tüketici enflasyonu artışında ücret ve geriye doğru endeksleme davranışının devam eden yansımalarının hissedildiği hizmet fiyatlarının yanı sıra ramazana özgü unsurların etkisinin belirgin olduğu gıda fiyatlarının öne çıktığı ifade edilen özette, bu dönemde özellikle kırmızı et ve bağlantılı işlenmiş et ürünleri ile çiğ süt referans fiyat artışının yansımalarının izlendiği süt ve süt ürünleri fiyatlarında artış oranının belirgin olduğu kaydedildi.
Özette, gıda grubunun doğrudan etkilerinin yanı sıra yemek hizmetleri kanalıyla dolaylı olarak da manşet enflasyonu olumsuz etkilemeye devam ettiği anlatılarak, “Enerji grubu aylık enflasyonunun ana belirleyicisi jeopolitik gelişmeler, petrol üretimine ilişkin alınan kararlar ve gerileyen stok seviyeleri neticesinde yükselen petrol fiyatları ile Türk lirasının seyrini takiben akaryakıt kalemi olurken, bedelsiz doğal gaz kullanımının aylık tüketici enflasyonuna mekanik etkisi 0,01 puan ile oldukça sınırlı kalmıştır. Temel mal grubu aylık enflasyonu şubat ayında zayıflamış, dayanıklı mallar başta olmak üzere bu grupta fiyatlar ılımlı bir oranda yükselmiştir.” denildi.
Bu yılın ilk çeyreğinde yurt içi talepte devam eden dirençli seyrin maliyet artışlarının fiyatlara geçişini kolaylaştırdığı belirtilen özette, hizmet enflasyonundaki katılığın, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tuttuğu vurgulandı.
“Kurul, ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip etmektedir”
Özette, şubattaki aylık enflasyonun ana eğiliminin, hizmet enflasyonu öncülüğünde, öngörülenden yüksek gerçekleştiği aktarılarak, mevsimsellikten arındırılmış verilerle B ve C endekslerinin aylık artış oranlarının sırasıyla yüzde 4,3 ve yüzde 4,2 seviyelerinde gerçekleşerek önceki aya göre zayıflasa da halen yüksek seyrettiği ifade edildi.
B ve C endekslerinde mevsimsellikten arındırılmış 3 aylık ortalama artışların sırasıyla yüzde 4,8 ve yüzde 5,2 olarak ölçüldüğü hatırlatılan özette, fiyat artışlarının B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada ocak ayına kıyasla güçlenirken, temel mal ve hizmet gruplarında yavaşlama kaydettiği anlatıldı.
Özette, bu dönemde yayılım endeksinin önceki aya oranla sınırlı bir miktar yükselirken, Medyan, SATRIM ve diğer ana eğilim göstergelerinin gerileme kaydettiği belirtildi.
Şubatta, alt gruplar bazında gıda sonrasında en yüksek fiyat artışının aylık bazda yavaşlamasına karşın öngörülenden yüksek bir seyir izleyen hizmet kaleminde olduğu vurgulanan özette, “Hizmet grubunda fiyat artışları, geçmiş enflasyona endeksleme davranışı ve ücret ayarlamalarının devam eden yansımalarıyla, genele yayılan bir görünüm arz etmiştir. Ücret artışlarının maliyet yönlü etkisi gerek mal gerekse hizmetlerde fiyatlara nispeten hızlı bir biçimde yansırken, talep yönlü etkisi zamana yayılmakta ve maliyet yönlü etkilere kıyasla daha fazla belirsizlik içermektedir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörülerle uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip etmektedir.” ifadeleri kullanıldı.
Hizmet sektöründe hakim olan fiyatlama davranışının önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olduğu belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Yıllık enflasyon temel mal grubunda şubat ayında yüzde 54 seviyesindeyken, hizmet sektöründe yaklaşık yüzde 94 ile 40 puan daha yukarıdadır. Hizmet sektörüne ait yayılım endeksi şubat ayında tarihsel ortalamasının yaklaşık yüzde 40’ı kadar üzerinde seyrederek, artışların bir miktar güç kaybetmekle beraber sektör geneline yayılmaya devam ettiğini göstermektedir. Bu bakımdan, yakın dönem tüketici enflasyonu gerçekleşmeleri dikkate alındığında, belirli hizmet sektörü kalemlerinde enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riski bulunmaktadır. Kira, eğitim ve sigorta gibi belirli hizmet sektörlerinin bu bağlamda öne çıkacağı değerlendirilmektedir.”
Kira, eğitim ve sigorta fiyatlarındaki artışlar…
Özette, kira yıllık enflasyonunun yüksek bir seviyede seyrettiği vurgulanarak, Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergelerin, kira artış oranında şubat ayında başlayan yavaşlamanın mart ayında devam edeceğini ima etse de mevcut seviyelerin Enflasyon Raporu’nda öngörülenin üzerinde olduğu kaydedildi.
Eğitim hizmetlerinde ise özel okul ücretleri kaynaklı yüksek oranlı artışların izlendiği aktarılan özette, “Geçmiş enflasyona endeksleme eğiliminin yüksek olduğu ve ücret gelişmelerinden de etkilenen özel okul ücretlerinin, fiyat açıklama tarihlerine bağlı olarak temmuz ayına kadar kademeli olarak Tüketici Fiyat Endeksi’ne yansıyacağı dikkate alındığında, bu kanaldan hizmet enflasyonunun yakın dönemde olumsuz yönde etkilenme riski bulunmaktadır. Sigorta hizmetlerindeki gelişmeleri ulaştırma sigortası sürüklemiş, burada son iki ayda zorunlu trafik sigortası fiyatlarındaki yükselişler dikkat çekmiştir.” denildi.
Özette, “Yurt içi üretici fiyatları şubat ayında yüzde 3,74 oranında yükselirken, yıllık enflasyon 3,09 puan artışla yüzde 47,3 olmuştur. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji fiyatları şubat ayında yatay seyrederken, dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları gruplarında fiyatlar belirgin artış sergilemiştir. Yıllık enflasyon sermaye malı kaleminde görece yatay seyrederken diğer alt gruplarda artış kaydetmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Geçen yılın ekim ayından itibaren gerileyen küresel emtia fiyatlarında, ocak ayında başlayan artış eğiliminin şubatta da devam ettiği belirtilen özette, şubatta alt kırılım bazında küresel enerji fiyatlarının artış eğilimini korurken, son aylarda yataya yakın seyreden enerji dışı emtia fiyatlarının da kısmen yatay seyrini sürdürdüğü aktarıldı.
Özette, mart ayının ilk üç haftası itibarıyla gerek enerji gerekse de enerji dışı emtia fiyatlarının yükselmekte olduğunun izlendiği vurgulandı.
“Öncü göstergeler, mart ayında enflasyonun ana eğiliminde yavaşlamaya işaret etmektedir”
Özette, Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi’nin şubat ayında tarihsel eğiliminde seyrettiği belirtilerek, “Şubat ayında bir miktar gerileyen küresel navlun ücretleri, mart ayında da azalma eğilimini devam ettirmekle beraber yüksek seyrini sürdürmektedir. Ocak ayında uzayan tedarikçilerin teslimat sürelerinde şubat ayında önemli bir değişiklik gözlenmemiştir. Taşımacılık maliyetlerinin izleyen aylardaki gelişimi ve enflasyon üzerindeki olası etkileri yakından takip edilecek bir unsurdur.” ifadelerine yer verildi.
Orta vadeli enflasyon beklentilerinde gerileme devam ederken, 2024 ve 2025 yıl sonu enflasyon beklentilerinin yükseldiği aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
“Mart ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 37,8’den 1,08 puan düşüşle yüzde 36,7; gelecek 24 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 23,1’den 0,38 puan düşüşle yüzde 22,7 seviyesine gerilemiştir. Öte yandan, cari yıl sonu enflasyon beklentisi 1,23 puan artışla yüzde 44,2 olarak ölçülmüştür. Gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentisi de yüzde 25,2’den 1,09 puan artışla 26,3 seviyesine yükselmiştir. 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 12,3’den 0,51 puan yukarı yönlü güncellemeyle yüzde 12,8 olmuştur. Enflasyon beklentilerinin mevcut seyri, enflasyon görünümünü üzerinde yukarı yönlü risk teşkil etmektedir.”
Özette, öncü göstergelerin, mart ayında enflasyonun ana eğiliminde yavaşlamaya işaret ettiğine dikkat çekilerek, “Diğer taraftan, söz konusu yavaşlamaya rağmen, ana eğilimin Enflasyon Raporu’nda öngörülen düzeyin bir miktar üzerinde olduğu değerlendirilmektedir. Öncü verilere göre, mart ayında fiyat artışları temel mal grubunda önceki aya kıyasla bir miktar yükselirken enerji başta olmak üzere diğer gruplarda yavaşlamaktadır. Ramazan ayının da etkisiyle bir önceki ay önemli ölçüde yükselen gıda fiyatlarında, sebze fiyatlarının da etkisiyle bu dönemde daha ılımlı artışlar gözlenmektedir.” ifadeleri kullanıldı.
Hizmetlerde de aylık fiyat artışının yüksek seyretmekle şubat ayına göre güç kaybedeceğinin öngörüldüğü belirtilen özette, şu değerlendirmeler yapıldı:
“Diğer taraftan, öncü göstergeler, kur geçişkenliği yüksek ve hızlı olan dayanıklı tüketim malları fiyat artışlarında bir önceki aya kıyasla daha yüksek bir seyre işaret etmektedir. Böylelikle mart ayı enflasyon görünümünde, kur ve emtia fiyat gelişmeleri, dirençli seyreden yurt içi talep ve ramazan ayına özgü bir önceki aydan sarkan unsurların (özellikle kırmızı et üzerinde) etkisi hissedilirken, geriye doğru endeksleme eğiliminin yansımalarının sürdüğü ve özellikle eğitim hizmetleri fiyatlarında artışların devam ettiği izlenmektedir.”
“Gerektiğinde sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılması sürdürülecek”
Özette, Kurul’un, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45’ten yüzde 50 düzeyine yükseltilmesine, ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar verdiği hatırlatıldı.
Kurul’un, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına karar verdiği belirtilen özette, şunlar kaydedildi:
“Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir.
Kurul, makroihtiyati politikaları piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak nitelikte uygulamayı sürdürmektedir. Kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecektir. Likidite gelişmeleri yakından takip edilerek, gerektiğinde sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılması sürdürülecektir. TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır.”
Özette, Kurul’un politika kararlarını, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyeceği bildirildi.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergelerin yakından takip edileceği ve Kurul’un, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacağın özette, Kurul’un, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacağı belirtildi.
Muhabir: Burhan Sansarlıoğlu,Abdulselam Durdak,Ergin Garip