ANKARA (AA) – AA muhabirinin TEİAŞ verilerinden yaptığı derlemeye göre, bayramın üç gününde toplam 1 milyon 692 bin 329 megavatsaat elektrik tüketildi.
Aynı dönemde üretilen elektrik miktarı ise 1 milyon 703 bin 521 megavatsaat olarak kaydedildi.
Ramazan Bayramı’nın ilk gününe denk gelen 10 Nisan’da elektrik üretiminin yüzde 22,44’ü barajlı hidroelektrik santrallerinden, yüzde 16,62’si rüzgardan, yüzde 14,88’i akarsulardan, yüzde 10,72’si güneşten, yüzde 5,02’si jeotermal ve yüzde 4,33’ü biyokütleden karşılandı.
İkinci gün olan 11 Nisan’da elektriğin yüzde 22,79’u rüzgar, yüzde 19,9’u barajlı hidroelektrik santralleri, yüzde 13,63’ü akarsular, yüzde 11,63’ü güneş, yüzde 4,94’ü jeotermal ve yüzde 4,24’ü biyokütleden üretildi.
Bayramın son günü 12 Nisan’da ise elektrik üretiminde barajlı hidroelektrik santralleri yüzde 24,52 pay ile ilk sırada yer aldı. Aynı gün elektrik üretiminin yüzde 20,93’ü rüzgar, yüzde 12,8’i akarsular, yüzde 11,27’si güneş, yüzde 4,68’i jeotermal ve yüzde 3,92’si biyokütleden sağlandı.
Böylece bayram boyunca yenilenebilir kaynakların toplam elektrik üretimindeki payı ortalama yüzde 76 olarak kayıtlara geçti. Geriye kalan elektrik ise doğal gaz, kömür ve diğer kaynaklardan üretildi.
“Üç kaynakta potansiyel çok önemli”
Ankara merkezli Blue Enerji Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı ve Yenilenebilir Enerji Danışmanı Taner Ercömert, Türkiye’nin yenilenebilir enerjide potansiyelinin yüksek olduğuna dikkati çekti.
Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Ercömert, Ramazan Bayramı süresince elektrik tüketiminin düştüğünü anımsatarak, bu dönemde doğal gaz ve kömür gibi ithal kaynakların kullanımının azaldığını ve yenilenebilir kaynakların üretimde öne çıktığını kaydetti.
Ercömert, Türkiye’nin özellikle güneş enerjisinde potansiyelinin çok yüksek olduğunu vurgulayarak, “Hidroelektrik, güneş ve rüzgardan oluşan üç kaynakta potansiyelimiz çok önemli. Özellikle Türkiye’nin güneşlenme süresini göz önünde bulundurursak kurulu güç ve üretimdeki payının çok daha fazla olması mümkün.” diye konuştu.
Bu yılın başından itibaren yağışlar sayesinde barajlar ve hidroelektriğin birincil kaynak olarak öne çıktığının altını çizen Ercömert, Akkuyu’da kurulan santralden nükleer enerjinin de sağlanmasıyla kömürün ve gazın payının zamanla azalacağını ve yerli kaynakların daha da ön plana çıkacağını ifade etti.
Taner Ercömert, uzun vadede enerji sepetinde birçok ülkenin de hedeflediği gibi kömürün elektrik üretimindeki payının kademe kademe azaltılıp belli bir zaman sonunda da sıfırlamanın mümkün olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Tabii ki kesintili yenilenebilir enerji kaynakları olan güneş ve rüzgarın üretime sağladığı katkının 12 ay 24 saat sürmediğini ve bu kaynakların kesintilere tabi olduğunu unutmamak gerekir. Kesintili kaynaklar üretimde olmadığı zaman sistemdeki açığı kapatacak enerji depolama sistemlerine ve şüphesiz başta hala en büyük yenilenebilir enerji kaynağımız olan barajlı hidroelektrik santraller ile belli oranlarda da nükleer ve doğal gaz gibi baz kaynaklar elektrik üretiminde önemli paylara sahip olacaktır.”
Her yenilenebilir ve enerji yerli kaynağının enerji ithalatını önleme açısından çok büyük katkısı olacağına işaret eden Ercömert, sözlerini, “2024’ün ilk 3,5 ayında 26 milyar kilovatsaati aşan kısmı hidroelektrik santrallerden olmak üzere hidroelektrik, rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütle santrallerinin sağladığı yaklaşık 48 milyar kilovatsaatlik elektrik üretimi ülkemizin 7 milyar dolarlık enerji ithalatını önledi ve yenilenebilir enerji payının daha da artmasında ülke menfaati var.” diye tamamladı.
Muhabir: Murat Temizer