Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) Direktörü Bora Şekip Güray, yaptığı açıklamada, Türkiye’de enerji tüketiminin genç nüfus, gelişen sanayi ve elektrifikasyonun yaygınlaşması gibi parametrelerin etkisiyle büyümeye devam edeceğini söyledi.
Bu kapsamda, Türkiye’nin dünyada en hızlı büyüyen enerji piyasalarından olacağına işaret eden Güray, bu büyümenin sürdürülebilir olması için piyasaya yatırım çekmeye devam etmek gerektiğini dile getirdi.
Güray, IICEC’in hazırladığı Türkiye Enerji Görünümü raporuna göre, Türkiye’nin nihai enerji tüketimi içerisinde elektriğin payının yüzde 20 olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin nihai enerji talebi önümüzdeki 20 yılda yaklaşık yüzde 40 artış gösterirken, elektrik talebi bunun iki katı büyüyecek. Bu artışla, elektriğin nihai enerji talebi içerisindeki payının 2040’ta yüzde 30’a çıkacağını öngörüyoruz. Böylece, enerji türleri içerisinde en hızlı elektrik talebi büyüyecek. Dolayısıyla, elektrik yatırımlarının şebekenin önceliklendirilerek sürdürülmesi ve özellikle yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık verilmesi önem taşıyor. Çalışmalarımıza göre, rüzgar ve güneş elektrik üretiminde yüzde 11 civarında paya sahip. Bu oranın 2040’ta yüzde 36’ya çıkacağını öngörüyoruz. Yani, Türkiye’nin elektriğinin üçte birden fazlası sadece rüzgar ve güneşten karşılanacak. Hidroelektrik, jeotermal enerji ve biyokütleyi de hesaba aldığımızda bu oran yüzde 60’a çıkıyor. Yenilenebilir enerjinin payının artması ithal kaynak kullanımını azaltmamız ve bu teknolojileri yerlileştirmemiz açısından çok kritik. 2040’a kadar elektrik sektöründeki yatırım ihtiyacının ise yıllık 8 milyar dolar seviyesinde olduğunu hesaplıyoruz.”
Yenilenebilir enerji kaynaklarının büyümeye devam etmesi ve arz güvenliği açısından doğal gaz santrallerinin önemli rol oynadığını aktaran Güray, bu tesislerin hızla devreye girip çıkabildiğini ve yenilenebilir kaynakların dalgalı üretimini dengeleyebildiğini anlattı.
Güray, doğal gaz santrallerinin toplam elektrik üretimindeki payının yüzde 20’ye kadar gerilediğini fakat bu santrallerin esnek üretim yapabilmesi sayesinde çok önemli bir işlev görmeye devam edeceğini söyledi.
Elektrik üretiminde esneklik sağlayacak bir diğer teknolojinin de batarya olduğunu kaydeden Güray, “Türkiye’de bu alanda birçok yatırım fırsatı var. Özellikle yerli elektrikli araç projesi TOGG, bu işin başlangıcını oluşturacak. TOGG, ulaşımda elektrifikasyonu artıracak. Bu alanda sağlanacak gelişmeler, batarya teknolojisi de dahil olmak enerji depolamada yeni açılımlar yaratacak. Elektrik odaklı bir gelecekte, depolama işin merkezinde olacak.” dedi.
Güray, yenilenebilir ve yerli kaynaklardan elektrik üretiminin artmasının fiyatlar açısından daha öngörülebilir bir süreç oluşturacağını ifade etti.
İthal kömür ve doğal gaz fiyatlarının doğrudan Türkiye’nin kontrolünde belirlenmediğini anımsatan Güray, şöyle devam etti:
“Burada uluslararası piyasalar ve bölgesel arz-talep dengesi rol oynuyor. Bu da zaman zaman fiyatlarda dalgalanmalara neden oluyor. Fakat, yenilenebilir enerjide bir yakıt maliyeti olmadığı için öngörülebilir bir fiyatın oluşmasına katkı sağlıyor. Nükleer santralin de devreye girmesi, yerli üretim doğal gazın elektrik üretiminde kullanılması, yerli kömür ve yenilenebilir kaynaklarla birlikte 2040’ta toplam elektrik üretiminin yüzde 90’ı Türkiye’nin kendi kaynaklarıyla karşılanabilecek. Yerli ve yenilenebilir kaynaklardan üretimin artması elektrik fiyatlarının daha öngörülebilir yapıya kavuşmasını sağlayacak ve tüketicinin de lehine olacak. Elektrik fiyatının ne kadar olacağından ziyade, öngörülebilir olması tüm taraflar açısından çok daha önemli.”
Güray, 2021’in elektrikte yenilenebilir üretimin yılı olacağını fakat Türkiye’nin toplam gaz talebinin üçte birinden fazlasını oluşturan uluslararası doğal gaz kontratlarının vadelerinin bu yıl bitmesi nedeniyle kritik bir dönem yaşanacağını söyledi.
Türkiye’nin doğal gazda alt yapı yatırımları, kaynak çeşitliliği ve Karadeniz’deki gaz keşfiyle rekabetçi bir piyasa yapısına geçiş için şartları oluşturduğunu aktaran Güray, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin farklı kaynaklardan gaz çekimi için fırsatları var. Özellikle dünyada sıvılaştırılmış doğal gaz bolluğu devam ediyor. Bundan sonraki dönemde artık doğal gaz kontratları öncekiler gibi uzun vadeli olmayacaktır. Türkiye’nin doğal gazda attığı adımlar, kısa vadeli, rekabetçi ve esnek kontrat modelleri oluşturulması için müzakerelerde elini daha güçlü hale getiriyor. Bu açıdan, önümüzdeki dönemde, kontratlar ve spot gaz alımlarının oluşturduğu hibrit bir modelin ortaya çıkacağını düşünüyorum.”