ANKARA (AA) – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ülkücü Şehitleri Anma Günü” dolayısıyla Kızılcahamam’daki Ülkücü Şehitler Anıtı’nı ziyaret etti.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ve duaların ardından Bahçeli, anıta kırmızı karanfil bıraktı.
Devlet Bahçeli, burada yaptığı konuşmada, ülkücü şehitlerin gözlerinin nuru, gönüllerinin suru, davalarının nur yüzlü kahramanları olduğunu belirtti.
Onların minnet etmeden yaşadıklarını, boyun eğmeden var olduklarını dile getiren Bahçeli, “Kimisinin yaşı 18 idi, kimisi 20’sinde, kimisi 40’ında, 50’sinde… Her birisi tertemiz kanlarıyla bu cennet vatanı suladı. Her birisi milli ve manevi değerlerle şuur kazandı. Destan oldular, dilden dile anlatıldılar. Duruş oldular, nesilden nesile anıldılar. Mücadele oldular, devirlerin ve dönemlerin üstünden atladılar. Şehadet şerbetinden yudum yudum içip milletimizin ve ülkemizin önünü aydınlattılar.” diye konuştu.
Kendilerinin manen şehitlerle nefes aldığını, hedeflerinin rotasını ruhen beraber çizdiklerini, mahşer günü geldiğinde onlarla kucaklaşmanın hasretini çektiklerini ifade eden Bahçeli, onlara mahcup olmak istemediklerini, bu nedenle de hain saldırılara cesaretle direnerek yalan ve iftiralara göğüs gerdiklerini, davalarının mukadderatını dört başı mamur şekilde müdafaa ve muhafaza ettiklerini söyledi.
Ülkücü olmanın zor, ülkücü kalmanın daha zor olduğu bir zamanda bulunulduğunu vurgulayan Bahçeli, ülkücü görünen, ülkücülükten geçinen, ülkücülüğü meslek edinen muhterislerin kirli oyunlarını da teker teker bozduklarını dile getirdi.
“Tam bir yutturmacadır”
Geçmişte ülkücü şehitlerin dökülen kanlarında ağır vebali bulunan malum çevrelerin, bugünlerde strateji değiştirip içlerini karıştırmaya, aralarına sızıp varlıklarını kundaklamaya teşebbüs etmelerini hayretle, nefretle ve dikkatle takip ettiklerini belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünün ülkücü katillerinin dönüp dolaşıp sözde ülkücü savunması yapması tam bir yutturmacadır. Yeni yüzyılda, ülkemizin huzur, barış ve güvenliğinin sağlam esaslara bağlanması adına, maskelenmiş menfur yüzlerin deşifresi amacıyla bunun yanı sıra elinde ve vicdanında ülkücü kanı taşıyan alçaklarla kesif bir hesaplaşmayı buradan teklif ediyor, buna da hazır olduğumuzu açıklıyorum.
Halk TV, Now TV, Sözcü TV başta olmak üzere, MHP ve Ülkü Ocakları düşmanlığının sahnesine dönüşen gazete ve televizyonlarda, yurt içinden veya yurt dışından katılarak itibar cellatlığına soyunan, haksız ve hayasız iddialarda bulunan, şerefsizliğin kisvesine bürünen kimler varsa, mahkemede dinlenmelerini, ifadelerinin alınmasını, şayet varsa tevsik edilmiş bilgi, belge ve bulgularını mahkemeye sunmalarını istiyor, bu hususta adli müracaatımızı en kısa sürede gerçekleştireceğimizi şehitlerimizin manevi huzurunda ilan ediyorum. Hesaplaşacağız, sonuçta ise muhasım müfterilerle kesinlikle helalleşmeyeceğiz. Allah’ın izniyle bunların hepsinin üstesinden geleceğiz.”
Münafık tezgahların, müşrik planların, melun ve maske takmış komünist taktiklerin, kutlu davaları etrafında döşemeyi amaçladığı nifak ve fesat mayınlarının yakında bizatihi faillerini patlatacağını, hepsini birden rezil edeceğini anlatan Bahçeli, “Bizden olmadığı halde bizimle ilgili konuşan, bilirkişilik taslayan, istismar ve ihanet şantiyesini ufkumuzun aydınlığına kurmak için adeta mekik dokuyan kokuşmuş zevatın kuyruk acısını biliyor ve onların bu acısını daha da şiddetlendirmek amacıyla bir çalışıyorsak bundan sonra bin çalışacağımızın ihlal edilmeyecek sözünü veriyorum.” dedi.
Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı’nı zafiyete uğratmak, terör örgütünün siyasi uzantısına yönelik milli tepkilerini zayıflatmak, sorgulatmak ve soğutmak maksadıyla bir senaryo kapsamında üzerlerine gelenlerin, gürültü çıkaranların, yumuşak karınlarını yoklayanların, dış bağlantılı ajanlarla işbirliği halinde Türk düşmanlarına taşeronluk yapanların alayını, şehitlerden aldıkları ilhamla her seviyede karşılayıp paramparça etmenin ecdada, tarihe, millete, hayat, haysiyet ve nimet borcu olduğunu vurguladı.
“Hiçbir karanlık emel ve eylem, dava ve ömür çizgimizi bozamayacaktır”
Hayatın bazen gül bahçesini güz mevsimine çevirdiğini, baharda yeşillenmesi gereken dallarının kuruduğu dönemlerin olduğunu, şafağı sökmeyen gecelerin kasvetiyle düzlüklerin yokuş gibi göründüğünü kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:
“Ancak sabrı, sebatı, seciyesi, selis aklı ve imanı olanlar için umutsuzluk diye bir şeyden bahsetmek mümkün değildir. Kalp sefasıyla mücadelesini yürüten, feragat abidesi gibi yükselen her dava arkadaşımızın gönlünde kurulan ümit ve ülkü şadırvanı hamd olsun hiç kurumamış, hiç de kurumayacaktır. Hiçbir karanlık emel ve eylem, dava ve ömür çizgimizi bozamayacaktır.”
“Bize durum hatırlatması yapanları muhatap alıp da insan yerine dahi koymayacağız”
Bahçeli, ülkücü şehitlerin emanetlerinin başlarının üstünde olduğunu, bu emanetlere vefa göstererek layık olmanın asli görevleri olduğunu bildirerek, “Şehitlerimizi hiçbir zaman unutmadık ve unutmayacağız. Bize bu konuda durum hatırlatması yapanları muhatap alıp da insan yerine dahi koymayacağız. Çünkü biz hayatta olan dava insanlarımızı da şehit düşen veya ebediyete irtihal etmiş dava insanlarımızı da şeref biliyoruz, kendimiz görüyoruz, varlığımızın kilit taşı kabul ediyoruz.” ifadesini kullandı.
Şehitliğin ancak seçilmiş insanların yolu, seçkin ruhların marifet ve mükafatı olduğuna inandıklarını söyleyen Bahçeli, Milliyetçi-Ülkücü Hareketin şerefli geçmişinin de bu marifet ve mükafata erişmiş nice yiğit ülkü şehidinin anılarıyla dolu olduğunu belirtti.
Bahçeli, “Onların alnı açıktı. Onların başı dikti. Onlar hesap yapmamıştı. Onun, bunun elinde oyuncak olmamışlardı. Hayattayken davamızın hilal kaşlı, kurt bakışlı, cesur yürekli mensuplarıydı. Ve onların vicdanı vatan, millet ve bayrak aşkıyla bezenmişti. Tıpkı merhum Ömer Seyfettin’in ‘Başını Vermeyen Şehit’ hikayesindeki ‘Deli Mehmet’ gibi her biri onur simgesi, ahlak kutbu, fedakarlık burcuydu.” diye konuştu.
“Şehitlerimizi ve kutlu mücadelelerini unutmak mümkün değildir”
Şehitlerin, vatanın ebedi ve manevi muhafızları olduğunu belirten Bahçeli, Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” şiirindeki “Sana dar gelecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın” dizlerine atıfta bulunarak, şunları paylaştı:
“Onlar tarihe sığmadılar ama hepsi gönüllerimizde medfunlar. Ülkücüler, kendilerine ihtiyaç duyulan her anda ortaya çıkarak millet ve vatan sevgisinin imtihanını şehadet ve mahkumiyet karşısında verebilmişlerdir. Bu itibarla aziz şehitlerimizle ne kadar övünsek az, ne kadar gurur duysak yetersizdir. Şehitlerimizi ve kutlu mücadelelerini unutmak mümkün değildir. Tekrar ifade ediyorum, asla unutmayacağız, asla da unutturmayacağız. Şehitlerimize müstahak olmak için son nefesimize kadar çalışıp emanetlerine gölge düşürmeyeceğiz.”
“Milliyetçi-Ülkücü Hareket, Türk milletinin dimdik ayakta kalmış son burcudur”
Milliyetçi-Ülkücü Hareketin, vatan sevgisini ispat etmesine gerek olmadığını vurgulayan Bahçeli, şunları dile getirdi:
“55 yıllık mazimiz, şehitlerimizin muhteşem mücadelesi ve gazilerimizin eşsiz fedakarlıklarıyla eş zamanlı olarak gönlümüzün de yüreğimizin de sevgimizin de ulaştığı yüceliğin en büyük, en canlı şahididir. Herkes bilmelidir ki Milliyetçi-Ülkücü Hareket, ağır tahribatlara rağmen Türk milletinin dimdik ayakta kalmış son burcudur. Milliyetçi-Ülkücü Hareket, derin stratejik çatışmaların yaşandığı küresel yangın yerinde Türk devletinin son siperidir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket, en ağır bedelleri ödemiş bir kutlu dava olarak Türk milletinin ülkü yolunda son umududur.”
Devlet Bahçeli, kendilerine güvendiklerini, millete inandıklarını ve tarihten ilham aldıklarını belirterek, şunları kaydetti:
“Ecdadımız başardı, biz de yapar, biz de başarırız. Allah var, gam yoktur. Türk milleti var, karamsarlık yoktur. Şehitlerimiz var, davamız, vatanımız ve milletimiz bakidir. Bu duygu ve düşüncelerle, merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey ile 27 Mayıs 1980’de hunhar bir suikastla şehit düşen Gün Sazak Bey başta olmak üzere, tüm dava şehitlerimize, terörle mücadelede hayatlarını kaybetmiş evlatlarımıza Cenabıallah’tan rahmet diliyor, ruhları şad olsun diyorum.”
Bahçeli, konuşmasının ardından şehitlikte bulunan “Gökbörü Otağı”na geçerek burada çay içti ve partililerle hatıra fotoğrafı çektirdi.
Muhabir: Fatma Sevinç Çetin,Oğuzhan Sarı