İhracatta geçen yılın ikinci yarısında başlayan ve artarak devam eden lojistik sorunlarının üstüne hammadde fiyatlarında yüzde 100’e varan artışlar yaşanması, sanayicinin elini kolunu bağladı. Artışlar tedariki zorlaştırırken, yüksek hammadde fiyatlarını karşılayamayan bazı firmalar üretimlerini durdurmaya başladı. Boş konteyner bulamama ve hatlarda yaşanan yoğunluk da masrafları 4-5 kat artırdı. Tüm bu sorunların yanında, doların düşüş trendinde olması ise fiyatta rekabetçiliği zorlar hale geldi.
OMS Yönetim Kurulu Üyesi Talha Özger, hammadde fiyatlarının artmasının ellerini zorlaştırdığını vurguladı. Tedarik ettiği 250 tonluk hammaddenin fiyatının bir günde değiştiğinin altını çizen Özger, “Bir gün sonra aynı tonajda sipariş verdim fakat fiyatı 70 dolar arttı. 250 tonda 18 bin dolarlık masraf demek bu. En azından hammadde sorununu çözmek adına, bu süreçte yerli üreticilere yönelik ucuz kredi desteği verilebilir. Hammadde fiyatlarının yanı sıra, doların da düşmesi bizi zor durumda bıraktı. Rekabetçi olamıyoruz. Bir de konteyner bulamıyoruz üstüne. Ürünler depolarda bekliyor. Müşteriden tahsilat yapmakta zorlanıyoruz” diye konuştu. Özellikle soğuk sac hammadde fiyatlarının iki katı yükselmesi ve bununla beraber soğuk sac bulmada yaşanılan sıkıntıların üreticileri zor durumda bıraktığına değinen Avşar Emaye Genel Müdürü Murat Tabak, sevkiyata hazır ürünlerin bu sefer de konteyner bulamadıkları için depolarda haftalarca beklediğinin altını çizdi. Tabak, şöyle devam etti: “Rekabetçi fiyat politikamızı günden güne kaybediyoruz. Aynı durum iç piyasadaki fiyat politikamızı da etkiliyor. Devletimizin üretici ve ihracatçılarımıza acilen enerji indirimi ve navlun desteği vermesi gerektiğine inanıyorum.”
Hammadde fiyatlarında döviz bazında yüzde 100’lere varan artışların olduğuna dikkat çeken Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Burak Önder, bir yandan yaşanan lojistik sorunların, diğer taraftan da döviz kurunda yüksek oynaklıkların bu dönemde sanayicileri fazlasıyla zorladığını belirtti. Önder, şöyle konuştu: “İki aydır hazır ettiği ürünü yükleyemeyen firmalarımız var. Yükleme yapamadıkları için alacaklarını da tahsil edemiyorlar. Hammadde fiyatlarında yaşanan ciddi artışlar, hem ihracatta hem de iç piyasada fiyat istikrarını bozuyor. Üyelerimiz, hammadde fiyatlarına bir günde 70-75 dolar zam geldiğini bize bildiriyorlar. Hammadde fiyatlarını karşılayamayan bazı firmalarımız üretimlerini durdurmaya başladı.”
Armatür Derneği Başkanı Gökhan Turhan, ithalatta yeterli yük bulunamaması durumunda konteynerlerin boş dönmek zorunda kaldığını söyledi. Sanayicilerin, hammadde fiyatlarında yaşanan olağanüstü artışlarla birlikte ithalatta temin ve termin sorunlarıyla karşı karşıya kaldığını dile getiren Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir sene gibi süre için hammaddedeki ilave vergiler kaldırılabilir. Türkiye’de üretilmeyen bir şeye koruma koymak gereksiz. Çin’in resmi tatile girmesi fiyatları gevşetecektir ancak çok daha büyük bir kriz bizi bekliyor. Ara mamul ve hammadde ithal ettiğimiz Çin’den ürün gelmeyecek olması üretimleri durdurabilir.”
Konteyner bulamadıkları için ürünlerini yükleyemediklerini, dolayısıyla da tahsilat yapamadıklarına değinen TİM Sektörler Konseyi Üyesi Rüstem Çetinkaya, “Konteyner sıkıntısından dolayı iki aya varan bekleme süreleri var. 20 konteyner istiyorsunuz ama size verilebilen konteyner sayısı 5 oluyor. Bazı alıcılar fiyat artışından dolayı ‘bu ürünü yükleme’ diyebiliyor. Ocak ayı ihracatımız artış gösterdi ama bu problem bu şekilde devam ederse mart ve nisan aylarında potansiyelimizin altında ihracat yapabiliriz. Hazirandan sonra konteyner sorununun yavaş yavaş çözüleceğini düşünüyoruz. Armatörlerin yakın ülkelerdeki boş konteynerleri Türkiye’ye getirmesi için biraz daha fedakarlık yapması gerekir.”
İhracatçıların çözüm önerileri hazır
- Üreticilere bu süreçte hammadde alımı için uygun kredi sağlanması
- Tüm hammaddelerde ek gümrük vergilerinin askıya alınması
- Hammadde üreten firmaların önceliği yerli üreticiye vermesi
- Üretici ve ihracatçılara enerji indirimi ve navlun desteği verilmesi
- Hammadde üreten yerli firmalara iç piyasaya tedarik sağlaması için teşvikler verilmesi
- Armatörlerin yakın ülkelerdeki boş konteynerleri Türkiye’ye getirmesi için biraz daha fedakarlık yapması
İhracatçı ters makasa yakalandı rekabette güç kaybediyor
Küresel piyasalarda hammaddede yaşanan fiyat artışları ile navlundaki tırmanışın getirdiği ilave maliyetler, birçok sektörde sıkıntının boyutunu giderek artırıyor. Bir yandan temel girdi, bir yandan da navlun maliyetleriyle baş etmeye çalışan çok sayıda firma, ürettiği ürünü ihraç etmekte de zorlanıyor. Bazı firmaların ise geçici süreyle üretime ara vermek zorunda kaldığı belirtiliyor. DÜNYA’nın edindiği bilgiye göre, lojistikte yaşanan sorunlar nedeniyle depolarda da ürün koyacak yer kalmadı. Bir sorun da tahsilat tarafında yaşanıyor. Alıcılardan tahsilat yapmakta zorlanan ihracatçılar, peşin satış tercihlerine ise pazar koşulları nedeniyle yeterli karşılığı bulamıyor. Taahhütlerini yerine getirmekte zorlanan ihracatçılar, pazar kaybı endişesi yaşıyor. Gerek uluslararası piyasalardaki gelişmeler gerekse Merkez Bankası’nın faiz indirimleri nedeni ile dolar ve Euro, TL karşısında son aylarda hızla değer kaybetti. Öyle ki geride bıraktığımız yılın kasım ayından bugüne kadar dolar, TL karşısında yüzde 17,41 gerileyerek 7 TL’nin altına, Euro ise yüzde 15,89 değer kaybederek 8,50 TL dolaylarına düştü. Bilindiği üzere bir ülkenin para birimi yabancı para birimleri karşısında değer kaybederse o ülkenin ihracatta rekabetçiliği, dolayısıyla ihracatı artıyor. Bu nedenle birçok ülke zaman zaman düşük kur politikasına yöneliyor. Ancak son dönemde Türkiye, uyguladığı para politikaları nedeni ile kurdaki rekabetçiliğini büyük oranda kaybetmiş durumda. Üstelik hammaddeyi yüksek fiyattan aldıkları için ters makasa yakalandıklarını vurgulayan sektör temsilcileri, uluslararası piyasada önemli oranda güç kaybettiklerini, kurun bir an önce rekabetçiliği koruyacak seviyelere gelmemesi durumunda, pazarları rakip ülkelere kaptırma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaklarını kaydediyor ihracatçılar.
Alıcılar, fiyat artışı taleplerini kabul etmiyor
Geride bıraktığımız yıl 17,1 milyar dolar ihracata imza atan hazır giyim sektörü de bu konudan muzdarip. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, döviz kurunun son dönemde sert düşüşle birlikte rekabetçi özelliğini kaybetmesinin ihracatçının önündeki en önemli sorunlardan biri haline geldiğini belirtiyor. Öngörülebilir bir döviz kuru istediklerini dile getiren Gültepe, “Kurda kısa zaman aralıklarında yaşanan sert dalgalanmalar hem ihracat, hem de ithalatta sıkıntı yaratıyor. Bugün yine böyle bir tablo ile
karşı karşıyayız. Kasım ayının başında 8.5 TL olan dolar kuru, şubatta 7.1 TL’nin altına geriledi. 7.5–8 TL’den hammadde ithal edip maliyet yapan hazır giyimci, şimdi 7.1 TL üzerinden mal ihraç etmek durumunda kalıyor. Dolar kuru neredeyse 1.5 TL aşağıya indiği halde hammadde fiyatlarında hiçbir düşüş olmuyor. Maliyetlere baktığımızda ürün başına en az yarım dolar artış yapmamız lazım. Ancak bunu hiçbir alıcıya kabul ettiremeyiz” açıklamasında bulundu. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik de döviz kurlarında yaşanan aşırı dalgalanmaların ihracatçıları zor durumda bıraktığını ve gelecek planlamalarını olumsuz etkilediğini vurguladı. Döviz
MB faizleri düşürmek için gerekli adımları atmalı
Tekstil ve hammaddeleri sektörü de önemli oranda dışa bağımlı bir sektör. Her ne kadar 2020’yi 7,3 milyar dolar ihracat ile kapatsa da sektör, iplik ve elyafta yüzde 50’nin üzerinde ithalata bağımlı durumda. Hammaddeyi yüksek kurdan alan sektör hali hazırda ihracatta önemli oranda güç kaybediyor. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, kurda dengenin önemine değinirken “Kurun düşmesi ekonomimize, sektörümüze ve ihracatımıza hiçbir şekilde fayda sağlamayacak” diyor. Öksüz, “Kuru düşürmemek lazım. Merkez Bankası’nın gerekli adımları atarak faizleri düşürmeye yönelmesi gerekiyor. Kur arzu ettiğimiz seviyede değil. Dolarda 7,5 TL’nin altındaki değer zaten hiçbir zaman kabul edilebilir bir seviye değil. Tekrar 7,7-8 bandına gelmesi lazım” açıklamasında bulundu.
Rekabet için dolar 7,40-7,60
Euro 8,80-9,10 arasında olmalı Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Onursal Başkanı Bülent Aymen, ihracatçılar olarak ne yüksek ne de düşük kur istediklerini söylüyor. Volatilitenin düşük olması gerektiğini ifade eden Aymen, ihracatçı için rekabetçi kur seviyesinin dolarda 7,40-7,60, Euro’da ise 8,80-9,10 olduğunu dile getirdi. Aymen, “Türkiye’nin büyümesi için ihracatın minimum yüzde 2 katkı sağlaması gerekiyor. Hem TL hem de ithal maliyetlerin yükseldiği bu dönemde Merkez Bankası’nın gereken önlemleri alması gerekli” açıklamasını yapıyor. 2020 yılı büyümesi henüz açıklanmadı ancak 2019 büyüme rakamlarına göre 180 milyar dolarlık ihracat, Türkiye’nin gerçekleşen yüzde 0,9 büyümesine 2,3 puan katkı sağlamıştı. Öte yandan dış Ticaret Beklenti Anketi (DTBA) sonuçlarına göre de döviz kurlarının olumsuz etkisi ihracatçıların karşılaştığı sorunlar arasında yüzde 56,1’lik pay ile 6. sırada yer alıyor.
“Makinede gelir kaybının telafisi mümkün değil”
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı Adil Pelister ise İKMİB bünyesinde yer alan ürün gruplarının talep esnekliği, ithal girdi yoğunluğu ve odaklandıkları pazarların pandemi sürecinde ekonomik performansları farklılaştığı için kurun etkisini ölçümlemenin güç olduğu görüşünde… Pelister sektörün taleplerini, “İhracatçılarımızın talebi, düşük veya yüksek kurdan ziyade, dengeli kur ortamında çalışmak yönünde” sözleriyle ifade ediyor. Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, katma değeri yüksek sektörler arasında yer alan makine sanayii için döviz kurlarının öngörülebilir olmasının büyük önem taşıdığını aktarıyor, hammadde fiyatlarında ve maliyet endekslerindeki
artışları da kuru gözeterek yönetmeye çalıştıklarını kaydediyor. Makine sektöründe ürün teslimatı 3 ila 9 ay, tahsilat süresi ise 2 seneyi bulabiliyor. Bu nedenle çok ince hesaplar yaparak hareket etmek zorunda olduklarını vurgulayan Karavelioğlu, şunları söylüyor: “Örneğin kurların yüksek seyrettiği son 6 ayda birçok sipariş aldık, şimdi bu siparişlerden zarar etmemeye çalışıyoruz. Makine fiyatlarında maliyetler nedeniyle meydana gelen yüzde 5’e yakın küresel artış bizim ürünlerimizin değerini de artırdı fakat kurdaki yüzde 20 düşüşün getireceği gelir kaybını telafi etmek mümkün olmayacak. Dövizin bir yatırım aracı olmaktan çıkması, kurun enflasyon düzeyine paralel hareket etmesine bağlı. Fakat kurun şu an geldiği seviye, küresel ticaretin daraldığı bir ortamda makine ihracatçıları için fevkalade dezavantajlı. Bu durum ithalat artışını daha da artırabilir ve ölçeklerimize çok hızlı şekilde olumsuz etki edebilir.”
“2021 için hedeflenen 184 milyar dolarlık ihracat hayal olabilir”
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ihracatı artırmak için uygun bir iklim olduğunu ancak kurun bu hedefin önünde engel haline geldiğini söyledi. Eskinazi, “Bugünlerdeki döviz kuru bu seviyelerde 2021 yılındaki 184 milyar dolar ihracat hedefimizin gerçekleşmesi imkânsız hale gelir, sayıları 100 bine ulaşan ihracatçılarımızdan bir bölümünün ticari faaliyetinin sona ermesine yol açabilir” dedi.
İhracatçının 3 aylık kur kaynaklı kaybı 21 milyar TL
Geride bıraktığımız yıl ihracat, 2019’a göre yüzde 6,3 gerileyerek 169 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde ihracat miktar olarak ise yaklaşık 155 milyar kg’ye ulaştı. Söz konusu rakamlara göre ihracatın kg değeri de 2020’de bir önceki yıla oranla yüzde 11 düşerek 1,09 dolara geriledi. Dolar/TL kurunun en yüksek olduğu kasım ayında ihracat miktar olarak 14 milyar kg’ye ulaşmıştı. Kaba bir hesapla kasım ayında 14 milyar dolarlık ihracatın TL karşılığı 119,3 milyar TL olurken, aynı miktarda ihracatın bugün TL karşılığı 98,3 milyar TL’ye geriliyor. Yani ihracatta 3 ay içinde kur kaynaklı kayıp 21 milyar TL’yi buluyor. Bu hesapla ihracatçının parasının 3 ayda yüzde 17’den fazla erimiş olduğu görülüyor.
İmam Güneş/Dünya