İSTANBUL (AA) – Gazze’ye insani yardım götürmek amacıyla oluşturulan Uluslararası Özgürlük Filosu’nun çalışmaları kapsamında İstanbul’a gelen ABD’li aktivistler Huwaida Arraf ve Marybeth Brownlee, ABD üniversitelerinde Filistin’e destek için düzenlenen protestolara ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Filistin asıllı Amerikalı bir insan hakları avukatı ve Özgürlük Filosu’nun organizatörlerinden olan Arraf, Gazze’de sivil nüfusa yönelik uygulanan ablukanın bir insanlık suçu olmasına rağmen özellikle ABD’nin bu konuda herhangi bir girişimde bulunmadığını dile getirdi.
Arraf, “Bu kuşatmayı kırana kadar yelken açmaya niyetliyiz. Ne yazık ki, uzun zamandır ABD’nin denize açılmamızı engelleme çabalarına öncülük ettiğine tanık oluyoruz. Bunu da yelken açmamıza izin vermemeleri için ülkelere ekonomik ve başka türlü baskılar uygulayarak yaptılar. Ancak bu bizi durdurmadı. Hatta kararlılığımızı daha da güçlendirdi.” ifadelerini kullandı.
ABD’nin devlet olarak yapması gerekeni sivil toplum olarak kendilerinin yaptığını kaydeden Arraf, bir “savaş suçu”na karşı çıktıklarını ve ABD’nin kendilerini korumak için harcaması gereken enerjiyi bilakis durdurmak için harcadığını belirterek, “ABD, İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımında kesinlikle suç ortağıdır.” dedi.
Arraf, Columbia Üniversitesindeki kampla başlayan protestoların ülke çapına yayıldığını ve şu anda 35 civarında üniversitede eylemler yapıldığını aktardı.
Üniversitelerin ve ABD yönetiminin öğrenci eylemlerine yönelik tavrını eleştiren ve öğrencilerin pes etmeyeceğini dile getiren Arraf, şunları kaydetti:
“Ne yazık ki üniversiteler, İsrail apartheidini desteklememelerini isteyen bu öğrencileri dinlemek ve uluslararası hukuka uygun olan taleplerine saygı göstermek yerine, acımasız baskı emri veriyor. Öğrencileri dövüyor, tutukluyor ve okuldan atıyorlar. Bu utanç verici. Ancak bu öğrencilerin yaptıkları kesinlikle takdire şayan. Gerçekten insanlığın en iyi yanını yansıtıyorlar ve ben onlara en büyük saygı ve hayranlığımı sunuyorum.
Bu öğrencilerin pes edeceklerini sanmıyorum. Kararlılar ve bu hareket, ABD’de onlarca yıldır gördüğümüz en büyük hareket. Biz ve öğrenciler biliyoruz ki, tarihin doğru tarafındalar. Ve biliyoruz ki bu an, öğrencilerin şu anda yaptıkları, Filistin’in kurtuluşu için verilen mücadelede tarihte dönüm noktası olacak.”
“Hepimiz farklı yollardan tek ortak hedef için çalışıyoruz”
ABD’li üniversite öğrencisi Brownlee ise ABD üniversitelerinde eylem yapan gençlerin bağımsız ve eleştirel düşünebilen, çeşitli kaynaklardan gelen bilgileri sentezleyebilen bireyler olarak yaptıklarının ilham verici olduğunu söyledi.
ABD’nin İsrail’e desteğini protesto eden üniversite öğrencileri arasında arkadaşlarının da bulunduğunu kaydeden Brownlee, “Hepimiz farklı yollardan tek ortak hedef için çalışıyoruz.” diye konuştu.
Brownlee, devlet ve üniversite yönetimlerinin öğrencilere yönelik tavrını “Bu kesinlikle mantıksız, aşırı polisiye, gücün aşırı kullanımıdır ve ABD’de aslında halkının iradesini dinlemeyen bir yönetici sınıfın var olduğunu göstermektedir.” sözleriyle eleştirdi.
Öğrencilerin engellemelere rağmen geri adım atmayacağını ifade eden Brownlee, şunları söyledi:
“Görüyorsunuz ki tutuklamalara rağmen halen geri geliyorlar. Sadece daha fazla öğrenci katılmakla kalmıyor, aynı zamanda ülkenin her yerinde daha fazla kamp kuruluyor. Columbia ile başladı, şimdi Pensilvanya’da kamplar var, Yale’de kamplar var, Arizona’da üniversite kampüslerinde kamplar kuruluyor.”
Brownlee, ABD polisinin müdahil olmasıyla öğrenciler üzerine artan baskının protestoların ivme kazanmasını hızlandıracağı görüşünde olduğunu paylaştı.
ABD’nin İsrail’in Gazze’de uyguladığı “soykırıma” destek verdiğini dile getiren Brownlee, “Bu yüzden ülkemi sorumlu tutuyorum ve buna kendimle başlıyorum. Kendimi sorumlu tutuyorum, komşularımı, toplumumu sorumlu tutuyorum ve nihayetinde hükümetimi sorumlu tutuyorum, çünkü bombaların parasını onlar ödüyor ve bu bizim bombalarımız.” diye konuştu.
Brownlee, şöyle devam etti:
“ABD’de demokrasinin gerçekten var olduğundan emin değilim, çünkü biz insan kaçakçılığı üzerine kurulmuş bir ülkeydik, köle ticareti ABD’ye ilk yıllarında fayda sağladı ve tarihimizin bu yönüyle asla uzlaşamadık. Dolayısıyla bize demokrasi diyebilir miyim bilmiyorum ama tüm insanlığa duyduğum sevgiyle bu konulara dikkat çekmeliyim. Daha iyisini yapmamız gerektiğini söylemek için sesimi hükümetime, ülkeme yükseltmeliyim.”
Muhabir: Faruk Hanedar