ANKARA (AA) – Türkiye’nin ikinci astronotu Tuva Cihangir Atasever,
uzay yolculuğunda taşıdığı kefiyeye ilişkin, “Filistin halkının yaşadığı
eziyet, maruz kaldıkları bu korkunç durum, dünyamızın güzelliğinin hak
etmediği bir durum. Onların bu zor dönemini ve acısını paylaştığımızı
sembolize etmek adına kefiyeyi yanımda uzaya taşıdım.” dedi.
Atasever, bugün gerçekleştirdiği “Yörünge Altı Araştırma Uçuşu”nun ardından canlı yayında AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Uçuşun
oldukça başarılı geçtiğini, bilimsel deneyler perspektifinden
bakıldığında bütün objektiflerini yerine getirdiklerini belirten
Atasever, şöyle devam etti:
“Mikro yer çekiminden
hemen önceki faz olan roket motorunun çalıştığı dönemdeki tecrübeyi ise
gerçekten tarif etmesi güç. Çok yüksek bir takat ile 1 dakikalık bir
süre içinde ses hızının 3 katı bir hıza erişmek ve etrafınızda bu hıza
erişirken mavi gökyüzünün siyaha dönmesi tecrübesi gerçekten
unutulmazdı. Onun hemen akabinde başlayan mikro yer çekimi koşuluysa son
derece eğlenceliydi. Orada kendinizi oriyente etmeniz oldukça kolay,
yumuşak hareketlerle yol alabiliyorsunuz. Bu tecrübeyi yaşamak da son
derece keyifliydi. Tabii ki en özeli de dünyaya bakıp, o atmosferin
farklı katmanlarını görmek, çıplak gözle bunu yaşayabilmekti.”
“Bir kefiye benimle birlikte, göğsümün üzerinde uzaya çıktı”
Atasever, uzay yolculuğunda beraberindeki eşyaya ilişkin ise şunları söyledi:
“Sayın
Cumhurbaşkanı’mız ile 19 Mayıs’ta gençlik buluşmamız kapsamında bir
araya geldiğimizde kendisi bana bir saat hediye etmişti. Uzay
yolculuğunda, operasyonlarda kullandığım saate ek olarak sağ kolumda da
kendisinin bana takdim ettiği hediye vardı. Benim vatanımın bayrağı, 29
Nisan 2023’te İstanbul TEKNOFEST’te hem Türkiye’ye hem de bütün dünyaya
ilan edildiğimiz seramoni esnasında Cumhurbaşkanı’mızın hem Alper
Gezeravcı’ya hem de bana ayrı ayrı teslim ettiği bayrak benimle
beraberdi. Ana yurdum olan Azerbaycan’ın bayrağı benimle beraberdi.
Bunlar yan yana, sırt sırtalardı. Onları da sarmalayan bir kefiye
benimle birlikte, göğsümün üzerinde uzaya çıktı. Uzaya çıktığım zaman
oradan yeryüzüne baktığımda, atmosferimizin kırılganlığı, ne kadar ince
bir tabaka olduğunu gördüğümde, aslında bu yaşadığımız uzay gemisinin ne
kadar kırılgan, kapalı, kendi içinde birbirine bağlı bir ekosistem
olduğunu görme şansını birinci elden deneyimledim. Bu ekosistemi
korumalı, bu ekosistem içinde yaşayan diğer mürettebat üyeleriyle de
aslında barış içinde geçirmeliyiz. Şu anda içinde bulunduğumuz durumda
ne yazık ki Filistin halkının yaşadığı eziyet, maruz kaldıkları bu
korkunç durum, dünyamızın güzelliğinin hak etmediği bir durum. Bu uzay
gemisinin içinde yaşayan mürettebat üyelerinin aslında milletlerin ve
sınırların olmadığını görüp anlaması, belki bu tarz faciaların, acıların
sona ermesini sağlayabilir. Bende böyle duygular yarattı. Özellikle
onların bu zor dönemini ve acısını paylaştığımızı sembolize etmek adına
kefiyeyi yanımda uzaya taşıdım.”
“Bu deneyler dünya literatürüne de katkı sağlayacak”
Atasever,
uzay yolculuğunda gerçekleştirdiği bilimsel deneylerin, dünya
yörüngesinde inşa edilmeye başlayan Uluslararası Uzay İstasyonu gibi
ticari istasyonlarda kılavuzluk edebileceğine dikkati çekti.
Bu uçuştaki tecrübelerin kendilerine önemli kazanımlar sağlayacağına inandığını vurgulayan Atasever, şunları kaydetti:
“Aynı
zamanda şu anda kafamda görmüş olduğunuz BEACON deneyi dünyada ilk defa
prefrontal korteks bölgesinde kan yayılımı ve oksijenizasyon ölçümünü
uçuşun tüm fazlarında kaydetti. Bu deneyler dünya literatürüne de katkı
sağlayacak. Sağ bacağımda taşıdığım insülin kalemi testi ile ilk defa
iki farklı doz aktarım mekanizmasına sahip insülin kalemlerinin
dozlarını mikro yer çekimi koşulda aktarmış olduk. Dünyaya döndük. Şu
anda araştırmacılar nasıl bir doz aktarım verimliliği olduğunu
incelemeye başladılar. Artık diyabetli bireylerin de ticari uzay
istasyonlarına gitmesini sağlayacak yöntemlerin önünü açmış olacağız.
Bu, pek çok ilkleri barındıran deney çalışmasıydı. Umuyorum ki hem
Türkiye’yi hem de dünyayı uzay çalışmaları vesilesiyle daha iyi, daha
barışçıl bir yere getirir. Oraya çıkan insanların kazandığı üst bakış
etkisiyle herkesi kendi ailesi olarak görme haline erişen ihtimaliyle
belki çok daha parlak çok daha barışçıl çok daha aydınlık yarınlara
ulaşmış olacağız.”
Muhabir: Zeynep Duyar,Dilara Zengin Okay,Serhat Tutak,Sevgi Ceren Gökkoyun