İSTANBUL (AA) – Sakarya'nın Sapanca ilçesinde bir kadının başörtülü kadınlara sözlü tacizde bulunarak hakaret ettiği görüntüler, Türkiye'de son dönemde başörtülülere yönelik artan nefret söyleminin son örneği oldu.
Başörtülü kadınlara hakaret ettiği iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan kadın gözaltına alınırken, Türkiye'de son aylarda benzeri İslamofobik saldırıların görülmesi dikkati çekiyor.
AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç, Sakarya’daki eyleme ilişkin, “Buradaki nefret söylemi, aynı zamanda bir hakaret suçu da teşkil eden bir suç fiilidir. Aşağılayıcı ve hakaret niteliğindeki bu sözlerle, kişinin birey haklarının insan hakları hukuku açısından ihlal edildiğini görüyoruz.” ifadesini kullandı.
Kılıç, söz konusu eylemin sadece insan hakları hukuku ya da 6701 sayılı kanunla ortaya konan ayrımcılık yasağının ihlali değil, ceza hukukunun da bir ihlali olduğunun altını çizerek, “Belli bir dini, inancı, belli bir grubu, belli bir düşünceyi hedef alan aşağılama ifadesi, hakaret ifadesi kesinlikle ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez.” diye konuştu.
Yıllardır “karafatma” gibi ifadelerin hakaret amacıyla tesettürlü kadınlara yönelik kullanıldığına dikkati çeken Kılıç, şöyle devam etti:
“Bu, onur kırıcı, aşağılayıcı, yıldırıcı, utandırıcı bir ifade biçimi. Ayrıca bunun ceza hukuku açısından da taciz eylemi oluşturduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Bu ilkel zihin dünyası, bu etiketleyici, bu aşağılayıcı bakış açısı, kullanılan nefret içerikli terminoloji, bir anlamda dünyadaki Müslüman topluluklara yönelik İslamofobik nitelikli nefret söylemlerini artırıyor hatta kimi zaman bu eylemsel olarak nefret suçlarına dönüşebiliyor.”
– Son aylarda İslamofobik saldırılarda “artış” görülüyor
Önceki günlerde Ankara’da yaşayan başörtülü bir kadının “midemi bulandırıyorsun” denilerek fiziki saldırıya maruz kaldığını anımsatan Kılıç, Türkiye'de son aylarda bu tarz İslamofobik saldırılarda artış yaşandığına dikkati çekti.
Kılıç, ifade özgürlüğünün, insan hakları hukukunun, temel hak ve özgürlüklerin özünü oluşturduğunu vurgulayarak, “Belli koşullar altında özellikle hoşgörüsüzlüğe dayalı, nefrete dayalı, nefreti yayan ve teşvik eden hatta nefret söylemini haklı çıkarmaya yönelik bütün ifade biçimleri, nefret söylemi kategorisinde değerlendirildiği için bunlar asla ifade özgürlüğü koruması altında değil.” ifadesini kullandı.
– Saldırıya uğrayan kadınlar ne yapabilir?
Irkı, dini inancı, cinsiyeti veya dili fark etmeksizin herhangi nedenle sözlü tacize veya nefret söylemine maruz kalan kişilerin hakaret suçu kapsamında ilgili savcılıklara başvurabileceğini aktaran Kılıç, böylece mağdur kişilerin adli takibat ya da adli süreçlerin işletilmesi suretiyle hukuki yolları kullanabileceğine vurgu yaptı.
Ayrımcılık yasağının ihlal edildiği durumlarda ise yani kişinin ırk, din, cinsiyet veya din gibi nedenlerle alması gereken bir hizmetten faydalanamaması durumlarında kişilerin TİHEK’e başvurbileceğini aktaran Kılıç, TİHEK’in hukuki süreci yönetme, karara bağlama ve sonuçlarını takip etme görevi olduğunun altını çizdi.
– Neler yaşandı?
Sakarya’nın Sapanca ilçesinde bir markette, hakarete uğrayan kadınlar tarafından cep telefonuyla kaydedilen görüntüler, sosyal medyada tepki uyandırmıştı.
Görüntülerde yaşlı kadın, tesettürlü kadınlara bağırarak, “Siz mi getirdiniz buraya imanı? Sizin burada işiniz yok. Defolun gibi. Karafatmalar sizi.” diyerek hareket etmişti.
Sosyal medyada hızla yayılan görüntü, kamuoyunun tepkisini toplamıştı.
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçundan başlatılan soruşturma kapsamında, şüpheli N.Ş. (63) hakkında gözaltı kararı vermişti. Polis ekiplerince gözaltına alınan N.Ş, Sapanca İlçe Emniyet Müdürlüğüne götürülmüştü.
31 Mayıs’ta Ankara’da yaşanan ve sosyal medyada yayınlanan başka bir görüntüde bir kadın, çarşaflı kadınlara, “Sizden midem bulanıyor.” diyerek fiziksel saldırıda bulunmuştu.
Öte yandan, 20 Mayıs'ta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, duruşma sırasında mahkeme heyeti başkanı ve üye hakimin başörtülü olmasının “laikliğe aykırı” olduğunu ileri süren avukat hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılamak” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından soruşturma başlatmıştı.