Anasayfa / Ekonomi / Demokrasi ve Özgürlükler Adası, 27 Mayıs darbesini gözler önüne seriyor

Demokrasi ve Özgürlükler Adası, 27 Mayıs darbesini gözler önüne seriyor

İSTANBUL (AA) – Türk demokrasi tarihine kara leke olarak geçen 27 Mayıs darbesinin üzerinden 64 yıl geçti.

Darbeciler tarafından tutuklanan hükümet üyelerinin yargılandığı Yassıada ise 4 yıl önce “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” ismiyle vatandaşların ziyaretine açıldı.

Eminönü ve Kadıköy’den hafta sonu vapurla ulaşılabilen ada, Anadolu Ajansı tarafından görüntülendi.

1960 darbesinin izlerini taşıyan adada ziyaretçiler tarihi bir yolculuğa çıkıyor.

Adada gezilebilen 17 farklı yapı, Türkiye siyasi tarihinin utanç sayfaları olan darbe, tutuklamalar ve yargılamaları gözler önüne seriyor.

Adada en çok ilgi gören yer, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan başta olmak üzere Demokrat Partililerin yargılamasının yapıldığı mahkeme salonu.

Sanık sandalyelerinden sanıkların savunmalarını yaparken kullandıkları mikrofona kadar birçok ayrıntıyı içeren mahkeme salonunda, “Adalet mülkün temelidir” yazısı ziyaretçilerin dikkatini çekiyor.

“Hasan Polatkan Spor Salonu ve 27 Mayıs Müzesi”ne dönüştürülen salonda ise dava dosyalarının özetinden ve çıkan kararlardan oluşan sergi bulunuyor.

27 Mayıs Müzesi’nde ziyaretçilere, dönemin siyasi gelişmeleri ve Yassıada’da yaşananların anlatıldığı 13 dakikalık bir görüntü izletiliyor.

Menderes’in tutulduğu hücre

Adnan Menderes Müzesi’nde ise Türkiye’de ilk kez demokratik seçimle iktidara gelen Başbakan Menderes’in hayatına ve görev yaptığı döneme dair gelişmeler, darbeciler tarafından tutuklanıp yargılandığı günlerdeki koşullarla anlatılıyor.

Müzenin üst katında, Menderes’in güneş almaması için pencereleri tahtalarla kapatılan odada bir yatak, masa, sandalye ve tek duvarlı bir tuvaletten oluşan hapishane odası bulunuyor.

Menderes’in doğduğu evin benzerinin yer aldığı müzenin duvarında, Demokrat Parti’nin seçim sloganı olarak kullandığı “Yeter! Söz milletindir!” ifadesi de yazıyor.

Adnan Menderes’in 17 Şubat 1959’da Londra’da sağ kurtulduğu uçak kazasının canlandırıldığı müzede, uçak enkazının replikasına da yer veriliyor.

Müzede ayrıca, Adnan Menderes ve Celal Bayar’ın 1950-1956 yılları arasında yurt içi ve dışı ziyaretlerine ilişkin Anadolu Ajansı’nın kaydettiği fotoğraflardan oluşan sergi de gezilebiliyor.

Her köşesi darbe yargılamasının izlerini taşıyor

Adada yargılanan 592 milletvekilini temsilen, o döneme ait valizlerin konulduğu köşe, “Geriye Kalanlar” ismiyle sergileniyor.

Açık alanda ise adada yargılanan siyasetçilere yönelik iletişim izolasyonu ve psikolojik işkencelerin aktarıldığı “Ulaşmayan Mektuplar Anıtı” yer alıyor. Etrafı dikenli tellerle çevrili anıtta, Adnan Menderes ile eşi Berrin Menderes’in birbirlerine yazdığı mektuplar da simgeleniyor.

Adanın en büyük meydanı olan Demokrasi Meydanı’nda Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun silüetleri görülüyor.

Zorlu’nun adı ayrıca 1200 kişilik kapasiteli Fatin Rüştü Zorlu Camisi ile yaşatılıyor.

Açık Hava Müzesi’nde, hukuk sisteminin yanlış ellerde olmasını ve demokrasinin geri planda kalmasını eleştiren eserlerle, adanın karanlık tarihine ışık tutuluyor.

Türk demokrasi tarihindeki 200 yıllık serüven, Demokrasi ve Özgürlükler Müzesi’nde bir zaman çizelgesiyle naklediliyor.

Adanın sembol yapılarından biri olan 24 metre yüksekliğindeki Demokrasi Feneri, aynı zamanda demokrasi ışığını simgeliyor.

Tepe noktada 492 metrekarelik alanda bulunan cam teras, ziyaretçilere denizin üstünde yürüyormuş hissi veriyor.

Ulusal ve uluslararası kongrelere ev sahipliği yapabilecek 592 kişi kapasiteli Adnan Menderes Kongre Merkezi, adada gerçekleşen programlara ev sahipliği yapıyor.

Adaya gelen misafirler 123 oda, hamam ve etkinlik alanlarıyla Marmara Denizi’nin ortasında panoramik manzara imkanı sunan otelde de konaklayabiliyor.

Bizans ve Osmanlı dönemi yapıları restore edildi

Öte yandan, Bizans döneminden kaldığı tahmin edilen ve restore edilen su sarnıcı, sergi alanı olarak hizmet veriyor. 9’uncu yüzyılda Bizans İmparatoru Theofilos döneminde inşa edilmiş kilisenin mahzeni olarak kullanılan yapı da aynı şekilde ziyarete açıldı.

Ziyaretçilerin ilgisini çeken bir diğer yapı, 1859 yılında adayı satın alan Birleşik Krallık’ın İstanbul Büyükelçisi Henry Bulwer’in, 1864 yılında mimar Konstantin Dimadis’e sahilde inşa ettirdiği şato.

Bulwer’in aynı yıl adanın ortasına ve en yüksek yerine inşa ettirdiği yapı da restore edilerek “Oramiral Sadık Altıncan Kütüphanesi” olarak kullanılmaya başlandı.

Ziyaretçiler, Açık Hava Sergisi’nde adanın genel tarihine ilişkin bilgi sahibi oluyor.

Adanın geçmişi

Bizanslıların görünümünden dolayı Platea (yassı) adını verdikleri adaya dair tarihteki ilk kayıt, 4’üncü yüzyılda Doğu Roma İmparatoru Filavius Lulius Valens’in, Ermeni Başpatriği 1. Nerses’i sürgüne yollaması olarak gözüküyor.

5 asır sonra Bizans İmparatoru Teofilos adaya bir manastır inşa ettirdi. 860 yılında Kırk Azizler Kilisesi’nin inşa edilmesinden sonra ada, bir süre ruhani bir yer olarak görüldü ancak kilisenin altında yapılan mahzen hapishane olarak kullanılmaya başlayınca, taht ile kilise arasında kavgalar baş gösterdi.

1204 yılında İstanbul’u işgal eden Haçlı Ordusu, Yassıada’daki Ortodoks Kilise ve kutsal mekanları yıktı, değerli eşyaları yağmaladı. Korsanlar 14’üncü yüzyılın hemen başında yeniden inşa edilen manastırı harabeye çevirip içindeki 22 keşişi katletti.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise uzak olması ve sert rüzgarları nedeniyle genellikle yaşam kurulmayan Yassıada, 1857’de İngiltere Büyükelçisi Sir Henry Bulwer’e satıldı. Büyükelçi, manastırın kalıntıları üzerine kaleyi andıran bir bina inşa ettirdi ve adada üzüm bağları kurmaya çalıştı.

İngiliz Büyükelçi Bulwer’den adayı satın alan Osmanlı’nın son Mısır Hidivi İsmail Paşa ise buraya hiç ayak basmadı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1932 yılında Marmara’da çıktığı gezilerden birinde Yassıada’ya da uğradı.

1947’de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın mirasçılarından adayı satın aldı ve burayı eğitim üssü haline getirdi.

Yassıada’dan Yaslıada’ya

27 Mayıs 1960’ta cuntanın başına getirilen Cemal Gürsel’in verdiği ilk emirlerden biri, Yassıada’nın boşaltılması ve Demokrat Partililerin hızlı bir şekilde adada hapsedilmeleri oldu.

Ankara’da Harp Okulu’nda, İstanbul’da Balmumcu Kışlası’nda tutuklu bulunan Demokrat Partililer, 29 Mayıs’tan itibaren Yassıada’ya nakledildi. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Adnan Menderes Ankara’dan en son getirilen isim oldu.

14 Ekim 1960’da başlayan adadaki duruşmalar 1961 yılına gelindiğinde, suçlamaların gerçekliği kamuoyunda tartışılmaya başlanmıştı. Verilmeyen cezaevi görüş izinleri, 50 kelime ile sınırlandırılan mektuplar, mahkemedeki kısıtlı savunma hakları, tutukluların mahkeme salonu dışında aşağılanmaları ve yapılan işkencelerin hepsi bu Yassıada’da gerçekleşti.

Adada yapılan yargılama sonucunda Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi.

Yargılamaların ardından ada, yeniden Deniz Kuvvetleri Komutanlığına teslim edildi ve buradaki eğitim faaliyetleri 1978 yılına kadar sürdü.

1978 yılından 1993’e kadar boş kalan Yassıada, 1993’te İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi için uygun bir çalışma olarak görüldü. Ancak 2 sene sonra Yassıada bir kez daha kaderine terk edildi.

“Demokrasi ve Özgürlükler Adası” projesine kadar Yassıada, terk edilmiş ve unutulmuş bir ada konumunda kaldı.

Demokrasi ve Özgürlükler Adası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ve girişimleriyle 27 Mayıs 2020’de ziyarete açıldı.

Muhabir: Mustafa Hatipoğlu

Diğer Haber

Trafikteki araç sayısı 31 milyon

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayındaki kara taşıtları istatisiğini açıkladı. Ekim ayında 209 bin 401 …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir