İSTANBUL (AA) – Ondokuz Mayıs Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Uzun, her yıl yüzlerce insanın suda boğularak ölmesine sebep olan çeken akıntılar (rip akıntı) konusunu AA Analiz için değerlendirdi.
***
Rip akıntısı nedir?
“Rip akıntısı, sığ kıyılarda görülen ve kıyıdan açığa doğru bir akarsu gibi hareket eden kısa süreli ve hızlı bir akıntı çeşididir. Akıntının genişliği genellikle 8-10 metre ile 20-30 metre, uzunluğu 70-80 metre ile 200-300 metre, akıntının süresi ise 40-50 saniye ile 2-3 dakika arasında değişir. Akıntının hızı ise saniyede çoğunlukla 1-2 metre kadardır. Ancak, daha yavaş ve daha hızlı akıntılar da rapor edilmiştir. Bu akıntıya karşı yüzmek, olimpik yüzücüler için bile zordur. Akıntıya kapılanların çoğu açığa doğru sürüklenirler. Bu nedenle rip akıntısına “çeken akıntı” da denir. Rip akıntıları bazı kumsallarda, ön kıyı seddindeki yarıklar üzerinden açığa dönerler. Bu sırada gediğin içindeki kumları karıştırarak bulanık bir görüntü kazanırlar. Bu nedenle rip akıntıları bazı yörelerde “kum göçmesi” olarak da adlandırılıyor.”
Rip akıntısı niçin ve nasıl oluşur?
“Rip akıntısı iki farklı faktörün birlikte etkisiyle oluşur. Bunlardan birincisi kıyının arazi yapısı, diğeri ise rüzgarlı hava şartlarına bağlı olarak oluşan sık dalgalardır. Açık denizde birbirine paralel olarak ilerleyen dalgalar kıyıdaki kayalıklara ya da mendireklere çarptıklarında hareket düzenleri bozulur ve ileri doğru savrulan sular kıyıya yığılmaya başlar. Kıyıya yığılan sular, yer çekiminin kontrolünde kıyıya doğru ilerleyen dalgaları kesecek miktara ulaşınca, kıyının en alçak kesiminden ya da ön kıyı setlerindeki yarıklardan açığa doğru dönerek rip akıntılarını oluştururlar.
Rip akıntıları Türkiye’nin özellikle Karadeniz kıyıları için sıkça gündeme gelse de bazı özel kıyı şekillerine bağlı olarak diğer denizlerde de görülürler. Bu alanlar genellikle kayalık kıyılar, mendireklerin yakınları ve kumsallarda deniz altında oluşan ön kıyı setlerinde gedikler olarak sıralanabilir. Örneğin, rip akıntısına bağlı boğulmalarla gündeme gelen Şile kıyıları kayalık bir yapıya sahipken, Sinop-Sarıkum ve Samsun-Atakum gibi kumsallar ön kıyı setlerindeki gediklerle öne çıkarlar.”
Denizde rip akıntısı olduğunu nasıl anlarız?
“Rip akıntıları yeterli eğitim almış iyi bir gözlemci tarafından kolayca tanınabilir. Özellikle, kumsallarda meydana gelen rip akıntıları zemindeki kumları karıştırarak içine aldıklarından daha bulanık bir görüntü kazanırlar. İyi gözlemciler bu farklılıktan hareketle rip akıntısını tanıyabilirler. Ancak bu eğitimi almamış insanların rip akıntılarını tanımaları zordur. Hatta, kıyıdan açığa doğru ilerleyen rip akıntıları, karaya doğru ilerleyen dalgaları keserek, onlara göre daha sakin bir su yüzeyi oluştururlar. Bu sakin görünüşe aldanan bazı yüzücüler bu alana doğru yöneldiklerinde bir anda kendilerini akıntının içinde bulurlar.
Esasen, burada önemli olan olgu rip akıntısını görsel olarak tanımak değil, bu akıntının karakterini bilmektir. Akıntı hızla ortaya çıkar ve en fazla 2-3 dakika gibi kısa bir süre içinde son bulur. Bu zaman aralığında kıyıda yapılacak çok fazla bir şey yoktur. Ancak akıntıya kapılanlar için hayati bir durum söz konusudur. Rip akıntısı sanılanın aksine yüzeyden derine doğru değil, kıyıdan açığa doğru hareket eder ve güzergahı üzerindeki yüzücüleri hızla açığa doğru taşır. “Ben su içinde olsam da ayaktayım ve kıyıya yakınım, bana bir şey olmaz.” düşüncesi asla doğru değildir. Bu akıntı dize kadar gelen sulardaki insanların zeminle bağlantısını kesebilir. Bu nedenle asıl önemli olan akıntıya kapılan yüzücülerin nasıl davranması gerektiğini bilmesidir.”
Rip akıntısına kapılan yüzücüler ne yapmalıdır?
“Burada son derece basit ve uygulanabilir bir önerimiz var. Akıntıya kapılanlar sakin olmalı, su üstünde kalmalı ve mümkünse karaya doğru değil, yanlara doğru yüzmelidir. Akıntı 2-3 dakika sonra son bulacağından, yüzücü karaya doğru güvenle yüzebilecektir. Ayrıca, kıyıdaki kişilerden yardım isteyebilir ya da durumu fark eden cankurtaranlar ve diğer yüzücüler kendisine yardım edebilir.”
Nerelerden denize girilmelidir?
“Burada önerimiz, plaj güvenliğinin (Sarı-kırmızı bayrak) tescil edildiği plajlardan denize girilmesidir. Bu plajlarda gerekli donanımları olan cankurtaranlar hizmet veriyor. Ayrıca açık deniz tarafında genellikle şamandıralara bağlı güvenlik şeritleri bulunuyor. Akıntıya kapılanların bir kısmı bu şeritlere tutunarak akıntıdan kurtulabiliyor. Öte yandan bu şeritlerin düzeninin bozulması, cankurtaranların akıntıyı daha kolay fark etmesine yardımcı oluyor. Eğer bulunulan alanda sarı-kırmızı bayraklı plaj yoksa, mendirek ve kayalıklardan en az 30-40 metre uzak durulmalıdır. Rüzgarlı ve dalgalı havalarda denize girilmemeli, yetkililerin bu konudaki uyarıları dikkate alınmalıdır. Yalnız yüzülmemeli, özellikle çocuklar yüzme bilenlerin ve mümkünse ebeveynlerinin yanında denize girmelidir. Yüzerken kıyıda birileri bulunmalı ve denizde olduğunuzdan haberdar olmalıdır.
Rip akıntılarına bağlı ölümlerin azaltılmasında eğitimin önemi açıktır. Öncelikle bütün vatandaşlarımıza mümkünse ilköğretim basamağında yüzme eğitimi verilmesi gerekir. Bu eğitim sırasında rip akıntılarının özellikleri ve yakalanılması durumunda nasıl davranılması gerektiği; mavi bayrak, kırmızı bayrak, sarı bayrak ve yeşil bayrak gibi plaj bayraklarının ne anlama geldiği ve ilk yardım eğitimi gibi bilgiler verilmelidir. ”
Muhabir: Hatice Karahan,Sena Çavuş,Afra Betül Özdemır