İSTANBUL (AA) – Müzikteki tarzları ve kazandıkları ödüllerle uluslararası arenada klasik müziğin önde gelen isimlerinden kabul edilen Pekinel Kardeşler, son olarak müzik dünyasının saygın ödülleri arasında yer alan ICMA Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü İspanya’da düzenlenen törenle aldı.
Uluslararası üne sahip piyano ikilisi Süher ve Güher Pekinel, müzikle geçen hayatlarını, aldıkları ödülleri, verdikleri eğitimleri ve klasik müziğin Türkiye’deki seyrine dair fikirlerini AA muhabirine anlattı.
ICMA ödülünün kendileri için güzel bir sürpriz ve çalışmalarının aynası olduğunu dile getiren Süher Pekinel, “Aslında ödül, yolumuzun daima derinliklerden geçmesi gerektiğini gösteren bir cevaptı. Bizi asıl sevindiren, bu ödülü birbirimizle kurduğumuz ilişkideki mükemmelliğimizden değil, bu ilişkiyi her defasında farklı bir şekilde yorumlamamızdan dolayı vermeleriydi. Jürinin bunu görmesi bizim için çok önemliydi.” dedi.
Süher Pekinel, sanat dalları içinde müziğin özel bir konuma ve sanatın bütününü kapsayan bir anlama sahip olduğunu aktararak, “Müzik, kişiliğimi doğrudan etkileyen, bana yol gösteren bir anlama sahip. Hayata ve sanata hep yeniden başlamamız gerekiyor çünkü yol sonsuzdur. O kadar ki ölümünüzden sonra bile, ortaya koyduğunuz eserle yolculuğunuz devam ediyor. Bu açıdan bir eseri defalarca dinlemek yahut çalmak, hayatın derinliğinin ve yolun hiç bitmeyecek olmasının bir işaretidir.” diye konuştu.
“Zaman geçtikçe ustalarımıza ilişkin minnettarlığımız artıyor”
Müzikle ya da sanatla ne kadar iç içe olunursa, sanatın değerinin de o oranda farkına varılacağını kaydeden Süher Pekinel, şu bilgileri verdi:
“Bir çocuğun, sanatla erken yaşta teması, onun şekillenmesi için çok önemli. Sürecin uzun bir zamana yayılması, o kişinin gelişiminde büyük bir katkı sunacaktır. Bu, bir tedavi anlamına geliyor. Çünkü modern sanat, insanın hem geçmişteki hem de bugünkü problemlerini gözler önüne seriyor. Bazen bunu yıkıcı ve istemediğiniz bir şekilde açığa vuruyor ama sizi bir şekilde düşünmeye sevk ediyor, yaptığınız yanlışlardan hareketle başka bir yolda olmanız gerektiğini size söylüyor. Bu, hiç şüphesiz çok değerli bir öğreniş tarzı.”
Müzik eğitiminde, kendilerine yardımcı olan herkese müteşekkir olduklarını sözlerine ekleyen Süher Pekinel, “Zaman geçtikçe ustalarımıza ilişkin minnettarlığımız artıyor. Dönemin en önemli müzisyenleriyle çalıştık. Onlar da kendi müzikal geçmişlerinde yine çok kıymetli hocalardan dersler almıştı. Dolayısıyla sadece bir ekolden beslendiğimizi söylemek doğru olmayacaktır. Birbirinden farklı ve değerli müzik yollarından beslendik, onlardan önemli şeyler öğendik. Rudolf Serkin bize bir defasında şunları söyledi: ‘Benimle teknik konularla ilgili çalışmayacaksınız. Size farklı ekolleri ve bestecileri birleştirerek bir şeyler sunacağım. Siz de bana cevabınızı müzikal olarak vereceksiniz.’ Bu, bizim için çok güzel bir tutumdu.” ifadelerini kullandı.
“Müzikle yaşamak, sürekli yenilenmenin en büyük gerekçesi”
Güher Pekinel de ICMA ödülünün kendilerini fazlasıyla onurlandırdığını ve motive ettiğini belirterek, “Uzun bir yoldayız. Bu yolda kendimizi yenilememiz ve sorgulamamız gerekiyor. Böylesi ödüller de hayatımıza dönüp bakmamızı sağlıyor. Çünkü yolumuz sadece akıcı bir şekilde ilerlemiyor, inişler ve çıkışlar da var. Ayrıca akımlar değişiyor ve yenileniyor. İnsanların beklentileri de farklılaşıyor. Müzikle yaşamak, sürekli yenilenmenin en büyük gerekçesi aslında.” dedi.
Mükemmeliyetçiliğin kendileri için çok önemli olduğunun altını çizen Güher Pekinel, şunları aktardı:
“Birlikteliğimizin sürebilmesi için, bireyselliğimizi korumak mecburiyetindeyiz. İki piyanoda, birbirimizi görmeden çalarken, tınıların birbirini tamamlaması gerekiyor. Her ne kadar bireysel performanslar ortaya koysak da bir harmoni içerisinde kalmamız gerekiyor. Örneğin bir fark olmadan çaldığınızı düşünüyorsunuz ama daha sonra kaydınızı dinlediğinizde bunun sandığınız gibi olmadığını görüyorsunuz. İşte, yıllarca bu farkların üstüne giderek, o tınıyı aynı anda yakalamak bizim için çok önemli oldu. Hem akıcı olmak hem de aynı duyguda buluşmak, mükemmeliyetçilik; bireyselliği koruyarak şiirselliği oluşturmak, bireyselliği bir bütünde eriterek yorumlamak demek.”
Güher Pekinel, uzun zaman yurt dışında kalıp Türkiye’ye döndüklerinde, öğrendiklerini gençlere aktarmak için üç eğitim sistemi geliştirdiklerini kaydederek, “Bunlardan ilki, ‘Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler’ adını taşıyordu. Edindiğimiz bütün bilgi ve tecrübeyi, gençlerin yaşayarak öğrenmesini sağlamak için, onlara vermeye çalıştık ve o gençler, 17 senede 11 uluslararası birincilik elde etti.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hocalar yalnızca gösterir fakat neyi tercih edeceğiniz size bağlı”
İkinci eğitim sisteminin Türkiye’de üç etapta seçilen üstün yetenekli çocuklara yönelik TEVİTÖL (Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi) olduğunu söyleyen Güher Pekinel, şöyle devam etti:
“Buradaki temel tezimiz, seçilen öğrencilerin yaratıcılıklarının farkına müzikle beraber varabilecekleriydi. Bu programa katılan öğrenciler, ilk defa burada bir enstrüman çalmaya başladı ve buradan mezun olduklarında dünyanın önemli orkestralarının bir parçası oldu. Şu anda iki öğrencimiz, Harvard’daki Bach ve Mozart orkestralarında çalıyor.
Üçüncüsü, Anadolu’daki okullarda müzik dersini müfredata dahil etmekti. Milli Eğitim Bakanlığı 300 hoca tespit etti ve biz onlardan 4 tanesini seçtik. Onları Salzburg’a yollayarak 1,5 sene boyunca anaokullarında uygulanan ‘Orff-Schulwerk Müzik Eğitimi’ sistemini almalarını sağladık. Eğitimden sonra buraya geri geldiler ve daha sonra Anadolu’daki hocalara ders verdiler. Buradaki değişimi, anne babalar, çocuklarla derse girdiğinde anladık. Bu, bizim için müthiş ve çok özel bir andı.”
Güher Pekinel, farklı okullarda eğitimler aldıklarını ve bunların kendilerine farklı incelikleri yaşayarak öğrettiğini sözlerine ekleyerek, “Günün sonunda önemli olan, bütün bunlarla sizin ne yaptığınızdır. İçinizdeki o tınıyı yakalamak için, değişik ekollerden size uyan unsurları seçmeniz ve kendi usulünüzü oluşturmanız gerekiyor. Bu sizin işiniz. Hocalar yalnızca gösterir fakat neyi tercih edeceğiniz size bağlı. Bugün eleştirmenlerin, bizim tınımızdan yahut şiirselliğimizden konuştukları zaman kast ettikleri tam olarak budur.” ifadelerini kullandı.
Süher-Güher Pekinel Kardeşler
İstanbul’da 1953’te dünyaya gelen Pekinel Kardeşler, ilk müzik eğitimlerini piyano çalan annelerinden aldı ve küçük yaşta Ferdi Statzer’in öğrencisi oldu.
İlk kez altı yaşında dinleyici karşısına çıkan ikiz kardeşler, 9 yaşına geldiklerinde Ankara Filarmoni Orkestrası eşliğinde canlı yayınlanan ilk konserlerini verdi.
Pekinel Kardeşler, Paris Konservatuvarı ve Frankfurter Musikhochschule’deki eğitimlerinin ardından, yüzyılın önemli piyanistlerinden Rudolf Serkin’in daveti üzerine Philadelphia Curtis Institute of Music’de kendisiyle daha sonra New York’ta Claudio Arrau ve Leon Fleischer gibi piyano ustaları ile çalıştı.
Usta piyanistler, 1978’de yüksek lisanslarını yaptıkları Julliard School’dan birincilikle mezun oldu.
İki kardeş, Almanya’yı temsilen katıldıkları “UNESCO Dünya Müzik Yarışması” dahil, Almanya, ABD ve İtalya’daki uluslararası yarışmalarda ikili ve solo olarak birçok kez birincilik ödülüne layık görüldü.
Herbert von Karajan tarafından 1984’te keşfedilerek Salzburg Festivali’ne davet edilen sanatçılar, o zamandan beri ünlü orkestralarla dünya çapındaki müzik kariyerlerine başladı. Aralarında Berlin Filarmoni, Viyana Filarmoni, New York Filarmoni, Londra Filarmoni, Concertgebouw Amsterdam, Los Angeles Filarmoni, İngiliz Oda Orkestrası, Fransız Ulusal Orkestrası, Accademia Nazionale di Santa Cecilia, Tokyo Filarmoni, Leipzig Gewandhaus’un da bulunduğu ünlü orkestralarla birlikte çaldılar.
Dünyanın en iyi piyano ikililerinden biri olarak kabul edilen ve birbirini görmeden çalan ikili, 1991’de “Devlet Sanatçısı” unvanına layık görüldü.
Muhabir: Ümit Aksoy