İSTANBUL (AA) – YEŞİM YÜKSEL – Londra'daki Queen Mary Üniversitesinin araştırmasına göre, İsrail'in Gazze'ye saldırıları, ilk 120 günde, 26 ülke ve bölgenin yıllık emisyonundan daha fazla karbon emisyonuna neden olurken yeniden inşa faaliyetlerinin, 135'ten fazla ülkenin yıllık emisyonunu geçebileceği tahmin ediliyor.
İsrail'in Gazze'ye 7 Ekim 2023'te başlattığı saldırılar nedeniyle insani kriz derinleşirken, saldırıların çevreye verdiği tahribat da her geçen gün artıyor.
İngiltere'nin başkenti Londra'daki Queen Mary Üniversitesinin çalışmasına göre, Gazze'deki ev, okul, cami ve hastane gibi yapıların yüzde 54 ile 66'sı İsrail saldırılarında zarar gördü veya tamamen yıkıldı.
İsrail saldırıları, 2024 yılının şubat ayını da kapsayan ilk 120 günlük dönemde 420 bin 265 ila 652 bin 552 ton karbondioksit eş değeri salıma neden olurken bu rakam 26 ülke ve bölgenin yıllık karbon emisyonundan daha fazlasına denk geliyor.
Çalışmada, saldırılar öncesinde yürütülen güvenlik faaliyetlerinin, saldırılar sırasında kullanılan mühimmatların, bombardımanların, yapılan uçuşların ve saldırılar sona erdiğinde Gazze'nin yeniden inşasının neden olacağı karbon emisyonu 3 ayrı fazda ele alındı.
– Uçuşların neden olduğu emisyon
Çalışmanın ilk fazındaki verilere göre, İsrail'in Gazze'ye saldırılarının ilk 120 gününde ABD'den İsrail'e 10 bin ton ekipman taşıyan 244 kargo uçuşu gerçekleşti. İki ülke arasındaki tek yönlü uçuş mesafesi 11 ila 15 saati bulurken, bu uçuşlar genellikle saatte ortalama 11 bin 400 litre yakıt harcadığı bilinen Boeing 777-200 ile gerçekleşti. Bu verilerden hareketle uçuş saati toplandığında 61,2 milyon ila 83,4 milyon litre yakıt kullanıldığı tahmin ediliyor.
Saldırı ve keşif uçuşlarında F-16, devriye uçuşlarında ise F-35 savaş uçağı tercih eden İsrail, 120 günde 200 uçakla 15 bin 900 saat uçuş gerçekleştirdi. F-16 savaş uçağı, her uçuş saati için 3 bin 600 ila 5 bin 400 litre yakıt tüketirken, F-35 ise F-16'ya kıyasla yüzde 40 daha fazla yakıt harcıyor. Hesaplamalara göre, belirlenen zaman diliminde 57,8 ila 85,9 milyon JP8 jet yakıtı kullanıldığı düşünüldüğünde savaş uçakları ve kargo uçaklarının en düşük 261 bin 800 ton, en yüksek 372 bin 480 ton karbondioksit eş değeri emisyona neden olduğu hesaplandı.
– Mühimmatların karbon ayak izi
İsrail, savaşın başladığı ilk günden itibaren toplam 100 bin top mermisi ateşleyerek 12 bin ton karbondioksit eş değeri salıma yol açarken Gazze'ye havadan bombardımanlar sonucu 58 bin 165 ila 72 bin 706 ton, tüm bu mühimmatların üretimi sırasında ise toplam 70 bin 165 ila 86 bin 306 ton karbondioksit eş değeri salım meydana geldi.
İsrail'in tahminen yaklaşık 2 bin 500 tank ve 5 bin piyade savaş aracına sahip olduğu bilinirken, Ekim 2023-Şubat 2024 arasında yaklaşık 1250 tank ve 2 bin 250 piyade savaş aracı Gazze'deki kara operasyonuna dahil edildi. 120 günlük süreçte bu araçların toplam yakıt harcaması 5,7 milyon ila 11,4 milyon litre olarak hesaplandı ve bunun sonucunda 61 bin 333 ila 122 bin 666 ton karbondioksit eş değeri emisyon meydana geldi.
– Elektrik üretimi jeneratörlerle sağlanıyor
Gazze'ye elektrik tedarikinin yarısı 7 Ekim 2023'ten önce İsrail tarafından sağlanıyor, geri kalan enerji ihtiyacı da bölgedeki bir enerji santrali ve çoğunlukla çatı üstü güneş enerji panellerinden elde ediliyordu. Ancak saldırılar sonrası enerji santrali ve güneş panellerinin zarar görmesiyle bölgedeki elektrik tedarikinin büyük kısmı dizel jeneratörlere bağlı hale geldi. Saldırıların ilk gününden itibaren Gazze'ye yakıt tedarikini de durduran İsrail'e rağmen uluslararası toplumun baskısıyla 7,2 milyon ila 21,6 milyon litre yakıt, Gazze'ye ulaştırıldı. Bu yakıtlar, 19 bin 440 ila 58 bin 320 ton karbondioksit eş değeri emisyona yol açtı.
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ve Dünya Gıda Programı'nın (WFP) da aralarında bulunduğu kuruluşlar, savaşın başladığı ilk günden itibaren Filistin'e gıda, ilaç ve temel ihtiyaç malzemeleri ulaştırmaya çalışıyor. İsrail'in neden olduğu insani krizi hafifletmek için Gazze'ye giden yardım yüklü 13 bin 800 kamyonun emisyon miktarı, 6 bin 707 ton ila 8 bin 942 ton karbondioksit eş değeri olarak hesaplandı.
– Güvenlik önlemlerinin karbon maliyeti
Çalışmanın ikinci fazında son 16 yıldaki güvenlik önlemlerinin neden olduğu emisyonlar hesaplandı.
İsrail'in Gazze sınırına ördüğü 6 metre yüksekliğinde ve 65 kilometre uzunluğundaki, sensörler ve kameralardan oluşan Demir Duvar, İsrail ve Gazze'yi birbirinden ayırıyor. Duvar'ın yer üstündeki kısmında kullanılan çeliğin 217 bin ton, yer altındaki kısmında kullanılan beton ile çeliğin ise 57 bin 232 ila 95 bin 387 ton karbondioksit eş değeri salıma yol açtığı öngörülüyor.
Bu hesaplamalar doğrultusunda Demir Duvar'ın toplam sera gazı maliyetinin 274 bin 232 ila 312 bin 387 ton karbondioksit eş değeri olduğu tahmin ediliyor.
Çalışmada, uzun vadede Gazze'nin yeniden inşası için yapılacak çalışmalar esnasında ortaya çıkabilecek sera gazı miktarı da hesaplandı. İsrail'in Gazze'ye saldırılarında, aralarında sivillerin yaşadığı evler ile hastane ve okul binalarının da bulunduğu 156 bin ila 200 bin yapı zarar gördü veya tamamen yıkıldı. Bunların yeniden inşasının 46,8 milyon ton ila 60 milyon ton karbondioksit eş değeri salıma neden olacağı tahmin edilirken bu rakam 135'ten fazla ülkenin yıllık karbondioksit emisyonundan fazlasına, İsveç ile Portekiz'inkine ise eşit miktara denk geliyor.
– “Savaşlar yüklü tüketimlere yol açıyor”
İsrail'in Gazze'deki saldırılarının neden olduğu çevresel tahribata ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, askeri faaliyetlerin neden olduğu emisyonların Rusya-Ukrayna Savaşı ve İsrail-Filistin çatışması ile kamuoyunda daha fazla gündeme geldiğini söyledi.
Dünya kaynaklarının tüketilerek üretim yapılmasının doğrudan veya dolaylı sera gazı salımına neden olduğunu belirten Karaosmanoğlu, geçen yıl açıklanan raporlarda küresel sera gazı emisyonlarının, 2015'e kıyasla yüzde 16 oranında arttığını, bu artışın üstüne bir de çatışmaların yaşandığını vurguladı.
Savaş olmadığında durağan, savunma halindeki askeri faaliyetlerin, savaş sırasında yüklü tüketimlere yol açarak sera gazı salımını artırdığını kaydeden Karaosmanoğlu, savaşlarda kullanılan kara, hava ve deniz araçlarının yüklü miktarda enerji harcadığını hatırlattı.
Saldırıların hedefi olan noktalara isabet eden bombaların çevre, hava ve su kirliliğine yol açarak ekosistemleri ve biyoçeşitliliği yok ettiğini de vurgulayan Karaosmanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“İklim değişikliği insanın yarattığı bir afet ve bu afetin insana ve gezegene acısı çok yüksek. Onun için savaş olmasın diyoruz. Durduk yere bir savaş başlatmak yerine hepimiz iklim değişikliğine karşı savaşmalıyız. Gazze'de bir savaş suçu var ama Gazze'de bir de iklim suçu var ve bunun bedeli ödenmeli.”