2023’ün başlarında, yılın parlak geçmesine dair umutlarını kısmen Çin’deki toparlanmaya bağlayan Wall Street bankaları arasında yer alan Goldman Sachs, artık Çin’i diğer gelişmekte olan ülke piyasalarından (EM) ayrı değerlendirecek.
Yatırım bankasının aralarında Kinger Lau’nun da olduğu stratejistleri, pandemi sonrası açılma coşkusunun etkisiyle Çin Borsasında yüzde 15’lik bir yükseliş öngörüyorlardı.
Beklenti, dünyanın en büyük ikinci ekonomisindeki sıçramanın, küresel olarak gelişmekte olan piyasaların başarılı bir yıl geçirmesine yardımcı olacak bir dalga olacağı yönündeydi.
Bunun yerine, Çin hisse senetleri yüzde 15’ten fazla düşerken, gelişmekte olan piyasaların kalanı gayet iyi bir performans gösterdi.
Çin’in performansı gelişen piyasaların gerisinde kaldı
Goldman Sachs’tan Kamakshya Trivedi bir röportajda “Çıkarılan ilk ders, EM ve Çin hariç EM’i farklı değerlendirmek gerektiği. Çin varlıkları bir süredir diğer gelişmekte olan varlıklarla oldukça ayrışıyor. Bu hem hisse hem de sabit getiri tarafında yaşandı” dedi.
İkinci dersin, “Fed’in agresif faiz artırımı döngüsü, güçlü dolar ve yavaşlayan Çin” karşısında dahi, daha geniş anlamda gelişmekte olan piyasaların dayanıklı olduğunun görülmesi olduğunu söyleyen Trivedi, “Bu, gelişmekte olan varlıklar için koşulların oldukça kötü bir birleşimi ve buna rağmen gelişmekte olan varlıklar dirençli bir performans sergiledi” dedi.
Çin hariç tutulduğunda, gelişmekte olan piyasa hisse senetleri bu yıl yüzde 16 değer kazanırken, Çin hisse senetlerinin dahil edildiği MSCI gelişmekte olan piyasa gösterge endeksi sadece yüzde 4,4 oranında yükseldi.
Trivedi, “Gelişen piyasalar açısından bakıldığında en büyük hayal kırıklığı, ucuz değerlemelere rağmen Çin’de gördüğümüz yavaşlamanın devam etmesiydi ve bu, gelişen piyasa varlıkları üzerinde tüm yıl boyunca bir engel oluşturdu” dedi.