İSTANBUL (AA) – ENES TAHA ERSEN – Almanya'da yabancılara yönelik nefret söylemi ve ırkçılık futbol dünyasında da yükselişini sürdürüyor.
2024 Avrupa Futbol Şampiyonası'na 14 Haziran-14 Temmuz tarihlerinde ev sahipliği yapacak ülkede, ay başında gerçekleştirilen anket Alman taraftarlar arasında artan ırkçılığı yeniden gündeme taşıdı.
Ülke futbolundaki ırkçılık ve ayrımcılık yüzünden 2018 yılında Türk asıllı Alman futbolcu Mesut Özil, Alman Milli Takımı'nı bırakmak zorunda kalırken, Alman kamu kuruluşu WDR’de ay başında yayınlanan ankete katılanların bir kısmının takımda daha fazla “beyaz oyuncu” görmek istediğini belirtmesi ve milli takım kaptanı İlkay Gündoğan'ın Türkiye kökenli olmasının “üzücü olduğunu” ifade etmesi tepkilere yol açtı.
Almanya'da özellikle Türk asıllı sporculara ve siyahilere yönelik nefret içerikli söylemler son yıllarda defalarca gündeme taşınmasına rağmen artarak devam ediyor.
AA muhabiri, son yıllarda Alman futbolunda görülen ve medyada geniş yer bulan ırkçılık eylemlerini derledi.
– Alman asıllı Türk futbolcular nefret söylemi ile yüzleşiyor
2006 Dünya Kupası öncesinde aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Partisi (NPD), ülkenin milli takımında yer alan siyahi oyuncu Patrick Owomoyela’nın takımdan çıkartılması için kampanya başlattı.
Almanya Birinci Futbol Ligi (Bundesliga) ekiplerinden Hertha BSC Berlin ile 4. Lig ekiplerinden Babelsberg arasında 2009 yılında oynanan hazırlık müsabakasında, Herthalı taraftarlar, Babelsberg'de oynayan Senegal asıllı siyahi futbolcu Babacar N'Diaye'ye ırkçı sözlerle tezahüratta bulunup hakaret etti.
Oyunu yöneten hakem, karşılaşmaya kısa bir süre ara verirken, polisler ırkçı tezahüratlarda bulunan taraftarlara müdahale etti, siyahi futbolcu N'Diaye ise gözyaşlarını tutamadı.
Sosyal medyanın gündelik yaşantıda daha etkin bir hal almaya başladığı yıllarda, adı uzun süredir ırkçılık ve nefret söylemleriyle anılan Türk asıllı Mesut Özil, 2012'de sanal dünyada ırkçı söylemlerin hedefi oldu.
Avrupa Şampiyonası'nda Almanya-Danimarka arasında oynanan müsabaka sırasında sosyal medya platformları üzerinden Alman asıllı Türk futbolcuyu hedef alan bazı sosyal medya kullanıcıları, “Özil kesinlikle Alman değildir”, “Bir kağıt parçası, kökeni değiştirmez” ve “Alman Milli Takımı'nda sadece Alman adını taşıyan oyuncuların yer alması gerekiyor” gibi paylaşımlarda bulundu.
Almanya 4. Ligi'nde mücadele eden Berlin Athletik Klub (BAK 07) isimli Türk kulübü, 5 Kasım 2012'de kimliği belirsiz kişiler tarafından gönderilen ve ırkçı hakaret ile tehditler içeren mektup ile taciz edildi.
Türk takımı BAK 07, aynı yılın eylül ayında Lok Leipzig'le oynadıkları maçta ırkçı saldırıların hedefi olurken, kulüp başkanı Mehmet Ali Han, bazı taraftarların şeref tribününde bulunan BAK 07 Kulübü'nün yöneticilerine ve oyuncuların ebeveynlerine fiziki saldırıda bulunduklarını, polisin ise o anlarda olaya müdahale etmediğini söyledi.
Almanya 2. Ligi'nde 18 Ağustos 2013'te oynanan 1860 Münih-FC İngolstadt karşılaşmasında Münihli seyirciler ırkçı söylemlerle aralarında Türk asıllı futbolcuların bulunduğu sporculara hakaret içeren tezahüratlarda bulundu.
– “Onlar gibiler için kazandığımızda Alman, kaybettiğimizde göçmenim”
Almanya Milli Takımı'nın göçmen oyuncuları da Alman futbolundaki ırkçı söylemlerin hedefi oldu. Alman Milli Takımı'nın 2014'te FIFA Dünya Kupası'nı kazanmasının ardından 2016'da Avrupa Şampiyonası'nda elenmesinin faturası, Türk asıllı milli futbolcu Mesut Özil ve beraberindeki Afrika kökenli futbolculara kesildi.
Mesut Özil'in turnuvanın öncesinde umreye gitmesi, dönemin Alman aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) Başkanı Frauke Petry tarafından “Mesut Özil gibi, çocuklar ve gençler için örnek olmuş bir insanın Alman Milli Marşı'nı söylememesi gerçekten de üzücü. Özil'e, Mekke'ye yaptığı ziyareti kamuoyunda duyurarak siyasi bir görüşe mi yer vermek istediği sorulabilir.” sözleriyle eleştirildi.
Yine benzer tarihlerde AfD'nin Genel Başkan Yardımcısı Alexander Gauland, Alman Milli Takımı’nın Gana kökenli oyuncusu Jerome Boateng hakkında, “İnsanlar onu futbolcu olarak iyi buluyorlar ancak Boateng'i komşu olarak istemiyorlar.” ifadelerini yöneltti.
Avrupa Şampiyonası'ndan 2 yıl sonra, Rusya'da düzenlenen 2018 FIFA Dünya Kupası'nda tarihin en kötü performansını sergileyerek turnuvaya veda eden Alman Milli Takımı'ndaki göçmen futbolculara yönelik hem sosyal medyada hem de gündelik yaşantılarda ırkçılığa varan sözler had safhaya ulaşırken, “eleştirilerin” en büyüğü, Alman Milli Takımı'nın kaptanlığını yapan Mesut Özil'e yöneltildi.
Londra'da 2018'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen ve bu görüşmenin pozlarını paylaşan Mesut Özil'e yönelik Almanya Futbol Federasyonu (DFB) Başkanı Reinhard Grindel de dahil olmak üzere pek çok Alman tepki gösterdi ve “Tarafını seç, ya Türk'sün ya da Alman” çağrısında bulundu.
Özil, 22 Temmuz 2018'de, sosyal medya hesaplarından bir açıklama yaparak Alman Milli Takımı'ndaki kariyerini, maruz kaldığı ırkçılık ve ayrımcılık sebebiyle sonlandırdığını duyurdu.
Mesut Özil, açıklamasında DFB Başkanı Grindel'e yönelik “Onlar gibiler için kazandığımızda Alman, kaybettiğimizde göçmenim” diye tepki göstererek şu ifadeleri kullandı:
“Irkçılık ve saygısızlığa maruz kalmış hissederken, artık Almanya'yı uluslararası düzeyde temsil edemem. Almanya formasını gurur ve heyecanla giyerdim ama artık aynı şeyleri hissetmiyorum. Bu kararı vermek çok zordu çünkü her zaman takım arkadaşlarım, antrenörlerim ve Alman halkı için her şeyimi verdim. Fakat Almanya Futbol Federasyonu üst düzey yöneticilerinin Türk kökenime saygı göstermemeleri ve beni bir siyasi propaganda aracına dönüştürmeleri, işleri dayanılmaz noktaya getirdi. Bunun için futbol oynamıyorum. Arkama yaslanıp öylece duracak değilim. Ayrımcılık asla kabul edilemez.”
Özil'in Almanya Milli Takımı'ndaki futbol kariyerini sonlandırmasının ardından DFB Başkanı Grindel ise “Irkçı saldırılar karşısında belirli durumlarda daha açık bir şekilde pozisyon almalıydım ve Mesut Özil’in önünde durmalıydım.” ifadelerini kullanarak, pişmanlık duyduğunu söyledi.
– Artan ırkçı söylemler ve futbolculara kadro dışı cezaları
Mesut Özil'in milli takımdan ayrıldığını açıklamasının ardından da Alman futboluna sirayet eden ırkçılık ve ayrımcılık problemi durulmadı.
Almanya İkinci Futbol Ligi takımlarından Saint Pauli'de forma giyen Türk futbolcu Enver Cenk Şahin, 2019'da, tek bir paylaşım yüzünden sosyal medyada ırkçı taraftarların saldırısına uğradı. Türkiye'nin sınırındaki terör unsurlarına karşı başlattığı haklı operasyon Barış Pınarı Harekatı'na destek veren paylaşımda bulunan Enver Cenk Şahin, kulübü tarafından kadro dışı bırakıldı.
Alman futbolundaki ırkçılığın bir diğer mağduru, bugün İspanya'nın Real Madrid Kulübünde top koşturan İngiliz futbolcu Jude Bellingham, 21 Mart 2021'de sosyal medya hesabından kendisine yönelik yapılan ırkçı yorumları paylaşarak “Sosyal medyada herhangi bir gün daha…” mesajını yazdı.
DFB Spor Mahkemesi, 2021'in Eylül ayında, 3. Lig ekiplerinden Saarbrücken'de forma giyen Dennis Erdmann'a, ırkçı söylemlerde bulunduğu gerekçesiyle ceza verdi.
Bundesliga ekiplerinden Leipzig'de forma giyen siyahi Alman futbolcu Benjamin Henrichs, 2023'te, sosyal medyadaki ırkçı saldırıların hedefi oldu. Almanya Kupası çeyrek finalinde Dortmund'u 2-0 yendikleri maçın ardından sosyal medyadan ırkçı mesajlar aldığını söyleyen Henrichs, “İsteyen herkesin ırkçı düşüncelerini rahatça paylaşabileceği bir toplulukta yaşıyoruz” ifadeleriyle tepkisini gösterirken, bazı taraftarlar, Alman oyuncunun sakatlık yaşaması için dileklerde bulunan paylaşımlar yaptı.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023 sonrasında Filistinlilere destek mesajı yayınlayan Faslı futbolcu Anwar El Ghazi de Alman futbolundaki ayrımcılıktan payını alanlar arasında yer alıyor. Mainz 05 forması giyen Faslı forvet, sosyal medya hesabından Filistin'e destek verdiği gerekçesiyle önce kadro dışı bırakıldı, sonra sözleşmesi tek taraflı feshedildi.