Anasayfa / Genel / İMES işçileri: Kazanmanın tek yolu örgütlü olmak

İMES işçileri: Kazanmanın tek yolu örgütlü olmak

İstanbul’daki İMES Sanayi Sitesinde çalışan işçilerin bir kısmı asgari ücret, bir kısmı ise asgari ücretin biraz üstünde ücret alıyor. Geçinemediklerini, temel ihtiyaçlarından kıstıklarını belirten işçilerin asgari ücret görüşmelerinden büyük beklentileri yok ama temennileri asgari ücretin vergiden muaf tutulması ve ortalama 4 bine yükseltilmesi. İşçiler bir yandan bunun olmasına ihtimal vermezken diğer yandan ise talep ettiklerinin gerçekleşmesinin yolunun mücadeleden geçtiğini söylüyor: “Örgütlü olmazsak hep kaybeden oluruz.”

20 yıldır İMES’te dökümhanelerde çalışan Turan Gedik, “13 yıldır da siyanür tanklarının içinde çalışıyorum” diyor. Salgın sürecinde de kovide yakalandığını belirten Gedik, “Süreyyapaşa’da 12 gün yattım, ölümden döndüm ama kimin umurunda? Şimdi işbaşındayım. Mecbur olmasak bu işte çalışmayız” diye konuştu.

Salgın ve ekonomik kriz bahanesiyle İMES’te binlerce işçinin işten çıkarıldığını, zaman içinde ücretlerin eridiğini dile getiren Gedik şöyle devam etti: “Ben usta olmama rağmen fazla mesailerle 3 bin 3 bin 400 lira anca alabiliyorum. 24 yıldır çalışıp 2 bin 800 lira alan var. Yol ve yemek paraları da dahil. Aldığım ücrettin 1500 lirasını kiraya veriyorum. Çalışan oğlum olmasa aç susuz kalacağız.”

Asgari ücret görüşmelerinden yana hiç umudu olmadığını ifade eden Gedik şunları söyledi: “Hükümet ve işverenler kafa kafaya verip asgari ücreti belirliyor. İşçiyi temsilen de Türk-İş olunca benim bir beklentim olmuyor. Ben örgütlü de çalıştım daha önce, Otomobil-İş sürecinde. Ama şimdi sendikacıları getir bu dökümhanede bir gün çalışmaz, vekiller zaten çalışmaz. Ama bizi rahatça masada satarlar. İşçilere sendikadan bahsedince bizi satarlar diyorlar. Bu kötü bir durum. Üzülüyorum buna ama aynı zamanda işçinin de örgütlü olma duygusunun gelişmesi için elimden geleni yapıyorum.”

Gedik’in beklentisi yok ama temennilerini aktarıyor: “Asgari ücret vergiden muaf tutulmalı. 3 bin 500-4 bin olacak ki geçim sürsün. Ama en fazla 2 bin 600 lira olur gibi.”

Metal Kaplama İşçisi Fesih Aydın da işsizlikle terbiye edildiklerini dile getirdi. Aydın asgari ücret görüşmelerine ilişkin ise şunları söyledi: “Masada biz işçiler yoksak, biz ağırlıkta değilsek, işveren ve hükümet temsilcileri asla bizi düşünmezler. Gizli görüşmelerle ya da reis ne demişse onu önümüze koyarlar. Açlık sınırı şimdiki asgari ücreti geçmiş, yoksulluk sınırı 8 binin üzerinde, bunu baz alıp 3 bin 800 lira yapsalar ve vergi dışı saysalar belki bir işe yarar.”

Aydın şöyle devam ediyor: “Ne zaman biz akıllanır yumruğu masaya vuracak duruma geliriz o zaman çok şeyi değiştiririz. Biz örgütlü değiliz ki. İş güvencemiz patronun iki lafına bakıyor. Bu olunca bir şey yapamıyoruz.”

Hava pompa motorları yapan işyerinde 26 yıldır çalışan Erdoğan Yıldırım ise AKP iktidarının işçi düşmanı olduğunu, elinden gelse ücretleri daha da indireceğini söylüyor. Yıldırım, “Emekliliğim geldi ama iki çocuk üniversitede okuyunca emekli de olamıyorum. Bir çocuk özele gidiyor, her ay 3 bin 500 lira para lazım ona. Borçla yatıyorum borçla kalkıyorum. Kira verseydim mahvolmuştum. Bu durumda bir işçi ne yapsın? Hükümet de, işverenler de bizle dalga geçiyorlar. Çünkü örgütlü değiliz, dayanışma içinde değiliz ve bizi savunan sendikalar yok. Bir de işsizlik sopası olunca elimiz kolumuz bağlanıyor. Ne zaman kendimiz için bir şey yaparsak o zaman bir şeyler değişir”

İMES C Blok’ta bir silah yapım atölyesinde çalışan Çetin Mercan, “14 yıldır buradayım, sabah 8’den gece 10’lara kadar çalıştığımız oldu. Bazen yaptığımız fazla mesailerin yarısını ödediler. Denetleyen yok, bordro bile alamıyorduk. Sigorta primlerimiz eksik yatırılıyordu. Patronlarımız trilyonlar kazandı, fabrikalar kurdu, biz ise hep fukara olduk” diyor.

Şu an aldığı ücretin ev kirası ve faturalara gittiğini ifade eden Mercan şöyle devam ediyor: “Üç çocuğa zor bakıyorum. Eşim ev temizliğine gidiyor. İşçi borçlu nefes alamıyor. Masaya oturup belirliyorlar, bize de kabul edin diyorlar. Bizi gütmelerine izin verirsek olacağı bu. Alın size en fazla 400 lira oturun şükredin diyecekler. Her Cuma İMES cami hocası vaazında şükredin diyor biz de koyun gibi dinliyoruz. İnancımızı bile istismar ediyorlar. Ama milyonlarca işçi örgütlü olmazsa kaybeden biz işçiler oluruz.”

İMES B Blok’ta kauçuk ürünler atölyesinde 17 yıldır çalışan Burhanettin Ecemiş, 2 bin 800 lira aldığını fazla mesai ile 3 bin 200 lira aldığını anlatıyor: “Bu utanç verici bir durum. Kimyasalların içinde çalıştığımdan akciğerlerim çürüdü. Üç aydır tavuk eti bile alamadım. Pazarda gramla meyve sebze alıyoruz. Bunu asgari ücret pazarlığı yapanlar da biliyor ama işçiyi sadece beklentiye sokuyorlar. Bunlarda ne vicdan ne de Allah korkusu var. Ama suç bizde. Böyle hak almak için kılımızı kıpırdatmazsak olacağı bu.”

Behlül Deniz ise 21 yıldır İMES E Blok’ta bir torna atölyesinde çalışıyor. Deniz, “İş güvenliği burada hiçe sayılıyor. Kas ezilmeleri, parmak kopmaları, el ayak kırıkları yaşıyoruz. Açıkçası ölsek bile kimsenin haberi olmayacak. Çünkü denetleyen yok. Çırak ve kalfalar, genç işçiler ağır sömürü altında. Genç çocuklara arabalarını yıkatıp bahçe bile belletiyorlar. İş paraya gelince yok diyorlar. Patronlara vergi indirimi var asgari ücreti vergi dışı tutmuyorlar. Çünkü patronlar öyle istiyor” diyor.

Buzdolabı motorları üreten bir işyerinde 7 aydır çalışan Aydın Karademir de şunları söylüyor: “Gece gündüz 150 işçi ile sürekli çalışıyoruz. Çalıştığımız firma çeşitli buzdolabı motorları üretip zengin olurken biz asgari ücrete talimiz. Her gün onlarca işsiz işyerine gelip form dolduruyor. İşyeri patron ve müdürleri itiraz ettiğimizde ‘Kapı orada’ deyip bizi azarlıyor. Biz bir araya gelmezsek ezilmeye mahkum oluruz.”

Metal kaplama atölyesinde 9 yıldır çalışan bir işçiyim. Binlerce İMES işçisi gibi sabah 7 gibi işbaşı yapıp akşam 6.30’a kadar çalışıyorum. Sabah 6’da zifiri karanlıkta yağmur, çamur, kış demeden yola koyuluyoruz. İETT otobüslerinde yarım saat 1 saat de olsa uyuyoruz. Kahvaltı bile yapmadan işe başlıyoruz, ta ki sabah 10’daki iki poğaçayla karın doyurmaya çalıştığımız çay molasına kadar.

Sabahtan akşama kadar metal parlatıcı kimyasal, siyanür tankları-havuzları arasında zehir soluyoruz. Eğilip kalkmaktan, ağır metal eşyaları taşımaktan bel fıtığı olmuş durumdayız. Fazla mesai zorunluluğundan hiç dinlenemiyoruz. Normalde 2 bin 800 lira ile çalışırken fazla mesailerle ancak 3 binin biraz üstüne çıkıyor ücretimiz. Fazla mesai ücretleri de tam ödenmiyor. Patron bu gece kalacaksınız dedi mi kalıyoruz. Hiçbir itiraz hakkımız yok. Çünkü kural mural tanınmıyor. Kuralsız çalışmanın vahşice sömürünün adresidir İMES.

Sağır edici zımpara, taşlama testerelerinin arasında metal tozlarını yutarak çalışmak durumunda kalıyoruz. İnsan muamelesi görmemek bizi daha fazla yaralıyor. Kesilmeler, ezikler, akciğer hastalıklarıyla boğuşuyoruz. Şimdi salgın da belimizi büktü. Bu süreçte işten atmalar yasak deniyor ama ücretsiz izinle bizi aylarca bizi süründürüyorlar. Kısa çalışma ödeneği paralarını cebe indiriyorlar.

Şu an gözümüz asgari ücrette. Acaba 3 bin lira olur mu, vergiden muaf olur mu, en büyük beklentimiz bu. Ama bize soran yok. Ben 43 yaşına geldim, bir kere işçilere sorulup asgari ücret belirlendiğini hatırlamam. Çünkü biz örgütsüzüz. Böyle olunca sendikalar da dik durmuyor, patronların dediklerine razı oluyorlar. Ben üç çocuklu bir aileyi 2 bin 800 liraya geçindirmeye çalışıyorum. Et yemeğini bayramdan bayrama yiyoruz. Günde 5-6 ekmek tüketiyoruz. 1300 lira kira veriyorum. Babamların gıda desteği olmasa yiyip içemez duruma geliriz. Bu gerçekler ortadayken neden bize sormuyorlar asgari ücreti? Asgari ücret en az 4 bin lira olmalı bugünün şartlarında. Yaşayamaz duruma geldik. Gırtlağımıza kadar borç var. Emekli olabileceğimizi düşünmüyoruz. İşçinin hayatını düşünen yok.

9 yıldır bir kez bile işyeri denetimi yapılmadı. Bu virüs belasında dip dibe aynı kurallarla çalıştırılıyoruz. İşsizlik tehdidi ile bize her dediklerini yaptırıyorlar. İşsiz kalmaktansa ne olursa yapayım artık diye düşünüyor insan. İMES patronları bunu çok iyi kullanıyor. Artık işçiye sorarak asgari ücretin belirleneceği günler için mücadele etmeliyiz. İnsanca yaşanabilecek bir ücreti ancak biz mücadele ederek kazanırsak elde ederiz. Yoksa insani olmayan bu düzende yok olur gideriz. İMES işçisi bu gerçeği görebilecek duruma gelmiştir. Gücümüzün teminatı birlik olmaktan geçiyor, başka yolu yok.

Diğer Haber

Kauçuk üretiminin her sektör için önemi

OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Kauçuk Teknolojileri Kümelenmesi Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Çınarbaş, kauçuk sektörünü …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir