İSTANBUL (AA) – Kabızlık ve dışkı kaçırma gibi belirtilerin pelvik taban kaslarındaki işlev bozukluklarına işaret edebileceği değerlendiriliyor.
Güven Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Prof. Dr. Sedef Kuran, yaptığı yazılı açıklamada, pelvik taban fonksiyon bozukluklarıyla her yaşta karşılaşılabileceğini belirtti.
Pelvik taban kaslarının, vücutta birçok önemli organı destekleyen kritik bir yapı olduğunu kaydeden Kuran, bu kasların bozulmasının çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini ifade etti.
Kuran, söz konusu bozuklukların özellikle kadınlarda hamilelik, doğum, menopoz sonrasında daha sık görüldüğünün altını çizerek, şunları kaydetti:
“Pelvik taban diye isimlendirdiğimiz alan vücudumuzda leğen kemiğinin iç kısmını örten, hamak şeklinde, içinde idrar torbası, rahim, yumurtalık ve kalın bağırsağın son kısmı olan rektumun olduğu kas ve bağ dokusunun oluşturduğu bölgedir. Mesane, rahim ve rektum burada yerleştiği için dışkılama, idrar yapma ve bazı cinsel fonksiyon bozukluklarına neden olabilir. Pelvik taban bozuklukları her yaşta; her iki cinsiyette de görülebilir. Ancak özellikle; zor doğum, iri bebek doğurma, çok doğum yapma, travmalar, pelvik bölgeyi içine alan ameliyatlar, nörolojik hastalıklar, obezite, şeker hastalığı, kasları etkileyen hastalıklar, bel fıtığı, bazı psikolojik sorunlar da bozulmaya yol açabilir.”
Pelvik taban fonksiyon bozukluklarının belirtileri konusuna da değinen Kuran, “Sık idrara çıkma, gece sık idrar yapma, gece kaçırmaları, öksürme, hapşırma gibi fiziksel zorlanmalarla istemeden idrar kaçırma, aniden gelen acil idrar yapma hissi, kabızlık, rahat dışkı yapamama ve dışkılama sonrası tam rahatlamama hissi, cinsel fonksiyonlarda bozulma, makatın dışarı çıkması, rahim sarkması ve kronik pelvik ağrı olarak belirti verebiliyor. Bu belirtilerinden birini bile gösterdiğiniz takdirde doktora başvurmanız gereklidir. Bu bulguların her biri, yaşam kalitenizi olumsuz yönde etkileyen önemli bulgulardır.” değerlendirmesinde bulundu.
Kuran, pelvik taban kaslarıyla ilgili sağlık sorunlarına yaklaşımın çok disiplinli olması gerektiğini belirtti.
Bu tür vakaların gastroenteroloji, kadın doğum, üroloji ve genel cerrahi gibi farklı branşlar tarafından ele alınması gerektiğini ifade eden Kuran, “Pelvik taban sorunları, mesane, rektum ve rahim gibi organların birbirine yakın konumda olması nedeniyle genellikle birden fazla organı etkileyebilir. Bu nedenle, hastaların şikayetleri geniş bir perspektiften değerlendirilmeli ve uygun tetkikler planlanmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Kuran, pelvik taban kaslarındaki problemlere yönelik tedavi seçeneklerinin hastanın durumuna göre rehabilitasyon, cerrahi veya ilaç tedavileri olabileceğini belirtti.
Pelvik taban kaslarının güçlendirilmesi ve koordinasyonunun sağlanması amacıyla özelleştirilmiş rehabilitasyon programlarının önemine değinen Kuran, bu programların pelvik taban kas kuvvetlendirici egzersizler (Kegel egzersizleri), biofeedback uygulaması, elektromanyetik tedavi, elektrik stimülasyonu, tibial sinir stimülasyonu ve miyofasyal gevşetme gibi yöntemleri içerebileceğini belirtti.
-“Çocukların dışarıda tuvalet ihtiyaçları ertelenmemeli”
Fizyoterapist Gülin Bağırsakçı ise, pelvik taban fonksiyon bozukluklarının günlük yaşam kalitesi üzerindeki olumsuz etkilerine işaret ederek, “Öksürük veya hapşırık sırasında yaşanan idrar kaçırma gibi durumlar, birçok kişi tarafından normal karşılanabilir. Ancak bu, dikkate alınması gereken ciddi bir sağlık sorunudur.” ifadelerini kullandı.
Bağırsakçı, çocukların tuvalet alışkanlıkları ve pelvik taban sağlığı arasındaki ilişkiye de değinerek, çocukların dışarıda tuvalet ihtiyaçlarını ertelememeleri konusunda eğiterek yanlış alışkanlıkları önlemek gerektiğini vurguladı.
Bu durumun uzun vadede ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebileceğini kaydeden Bağırsakçı, pelvik taban rehabilitasyonunda kullanılan biofeedback yöntemine işaret etti.
Bağırsakçı, söz konusu tedavinin pelvik taban kaslarının daha etkin ve koordineli çalışmasını sağladığının belirterek şunlara vurgu yaptı:
“Biofeedback tedavisiyle özel bir plan hazırlıyoruz. İlk değerlendirme ve ara değerlendirmeler tedavideki yol haritamızı belirlemekte önemli bir veri oluşturuyor. Hastanın tanısına uygun olarak kas zayıflığı varsa kuvvetlendirme, gevşeme problemi veya dissinerji dediğimiz kasılıp gevşemede uyum bozukluğu varsa ona uygun programlar içeren tedaviyi planlıyoruz. Tedavi sonrasında ise değerlendirmeyi yineleyerek hastayı objektif verilerle yapılan tedavinin durumu hakkında bir rapor ile bilgilendiriyoruz. Tedavinin düzenli yapılması ile tedaviden görülecek faydayla doğru orantılı.”