İSTANBUL (AA) – Sergide, İsrail’in Filistin’deki saldırıları dolayısıyla bir araya gelen görsel sanatçıların somut ve dijital sanat eserleri yer alıyor.
Küratörlüğünü Numan Noyan Küçük’ün yaptığı serginin koordinatörlüğünü Adem Çelik ve proje yönetimini Ramazan Karabacak üstleniyor.
Sergide eseri yer alan seramik sanatçısı Şeyma Balcı Yurtseven, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sergi için davet geldiğinde umuda dair çalışma yapmak istediğini belirterek, “Bu yüzden kağıt hamurundan ‘Gökkube’ isimli bir çalışma yaptım. İnananlar olarak, aynı gök kube altında buluşacağımız günü beklediğimiz için, umudumuzun kaybolmaması gerektiğini düşündüm. O yüzden böyle bir çalışma yaptım.” dedi.
Yurtseven, sergideki diğer eserlere işaret ederek, “Sergiyi izleyen herkesin (Filistin hakkında) bir şeyler öğreneceğini ve serginin bir iz bıraktığını düşünüyorum. Gerçekten sergide anlamlı çalışmalar var. Herkes hissettiği şeyleri yapmaya çalıştı.” ifadelerini kullandı.
“Özel bir yazılımla dijital bir anıt yapma hayali kurdum”
Sergide dijital enstalasyon çalışmasıyla yer alan Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu Yasin Emim Ünlüsoy, bir zaman tüneline benzettiği sergide, Filistin hakkında bilgilendirci panoların ve infografiklerin de yer aldığını söyledi.
Ünlüsoy, İsrail’in Gazze’de 7 Ekim’den bu yana bir soykırım gerçekleştirdiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
“Soykırım başladıktan sonra sayılar gelmeye başladı, 5 bin, 10 bin gibi. Fakat bunun sayıdan ziyade birçok isim olduğunu ve bu anlamda bir anıt olması gerektiğini düşündüm. Bunun üzerine özel bir yazılımla dijital bir anıt yapma hayali kurdum. Sonrasında da eseri ortaya çıkardım. Eserin önüne geçtiğiniz zaman program direkt sizin silüetinizi algılıyor, silüetinize isimler yansıyor ve bu isimler Gazze’de şehit olan çocukların isimleri. Siz orada ne kadar durursanız, isimler de orada o kadar var olmaya devam ediyor.”
“Dikkat çekmek istediğim mevzu, bu yaşanan katliamın algı yönetimiyle alakalı kısmı”
Genç sanatçı ve öğrenci Mehmet Görkem Gül de sergide eğitim haklarının kısıtlanması konusuna dikkat çekmek için bir çalışma yaptığını belirterek, “Eğitimin gerçekten insanların hem fikir dünyasını hem ideallerini hem hayal güçlerini geliştiren bir konu olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Filistin topraklarındaki gençlerin, çocukların eğitim hakkının yıllardır kısıtlandığına dikkati çeken Gül, “Üniversiteler kapatılıyor, okullar bombalanıyor. Okullarda yaralanan öğrencilerin tedavi gördüğü hastaneler ve yerleşim yerleri bombalandı. Burada da dikkat çekmek istediğim mevzu, aslında bu yaşanan katliamın algı yönetimiyle alakalı. Oradaki insanları düzenlerinden koparmak bir yana, artık ne düşünmeleri gerektiğine dair de bu siyonist düzen karar vermeye başladı.” değerlendirmesini yaptı.
Gül, sergideki “Kırık Düşler Eğitim Savaşı” adını verdiği eserine dair şu bilgileri verdi:
“Eser iki parçadan oluşuyor. İlk parça tel kafes ve İsrail’in kendisini temsil ediyor. Bu şekilde bozuk, düzensiz ve çirkin durmasının sebebi İsrail’in bu ambargoyu, eğitim kısıtlamasını yıllardır barbarca, canice yapması. Oradaki okulları bombalayarak, üniversite öğrencilerini kurşunlayarak yapmasından dolayı. İkinci parça olan kitaplar ve kalem ise eğitimin kendisinin sembolü. Beyaz tonlarda olması eğitimin temizliğini, berraklığını, ne kadar güzel bir şey olduğunu anlatıyor. İçerisinin boş olması ise yıllardır o topraklarda eğitim yapılamamasını anlatıyor bizlere. Amacımız bu kafesin en kısa zamanda bir daha toplanmayacak şekilde dağılması, oradaki gençlerin, çocukların eğitim, öğrenim haklarına ulaşabilmesi, kitaplarının olması, bir mesleğin hayalini kurması ve bunun için çabalaması.”
“İnsanlar gerçekten orada yaşananlarla alakalı bir ilişki kurmak istiyorlar”
“Küpler ve Yaşamlar” adlı çalışmaya imza atan Ali Yasir Çıraklı ise “Filistin’le alakalı olaylar ilk başladığında ‘Ne yapabiliriz?’ diye düşündük ve bu sergi fikri ortaya çıktı. Ben de burada küp çalışmaları yaptım. Bu çalışmaları yaparken Filistin’de yaşanan yıkımı, zulmü ve enkazı burada katılımcılara nasıl aktarabiliriz diye düşündük. Ev formlarını, küp formlarında sembolize ettik. Küpleri farklı boyutlarda farklı ölçülerde yerleştirerek, biraz da katılımcıların yürüyüşünü zorlaştıracak şekilde yerleştirerek bu hissi onlara yaşatmak istedik.” diye konuştu.
Çıraklı, vermek istedikleri mesajı daha etkili kılması için küplerin üzerinde Filistin’den desenler, dokular, görsel fotoğraflar ve sloganlar kullandıklarını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yer yer savaşta zarar görmüş bebekleri sembolize etmek amacıyla oyuncak bebek de kullandık veya kırılmış bir çerçeve, yine bir çocuk ayakkabısını sembol olsun diye buraya yerleştirdik. Eserin duygusal etkisinin artması için böyle yaptık. Burada Filistinli bir ailenin sergiyi gezip, duygulandığına dair arkadaşlar yorumlar geldiğini söyledi. Yine burada kullandığımız, sembolize dahi olsa bu bebek figürü veya kırılmış çerçeve figürlerine dair ‘Acaba Filistin’den mi bunlar?’ tarzında yorumlar da geldi. İnsanlar gerçekten orada yaşananlarla alakalı bir ilişki kurmak istiyor.”
Sergide Numan Noyan Küçük, Ahmet Enis Gürcan, Mehlika Hilal Kırca ve Mehmet Görkem Gül’ün eserleri de yer alıyor.
Muhabir: Aişe Hümeyra Akgün