Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu, Türkiye’deki otomotiv üretiminde Türkiye’nin büyümesine paralel olarak yüzde 4,4 seviyesinde adetsel bir artış olduğunu belirterek, “Bu da tabii beraberinde doğal olarak bir kapasite kullanımında iyileşme getiriyor. Yüzde 60 olan kapasite kullanımımız ilk 9 ay sonunda yüzde 66’ya yükselmiş oldu. İhracat adetlerinde de 2,4’lük bir artış var. Bu ne demek? Aslında iç piyasada bir miktar daha yerlinin payı artıyor” dedi.
Ocak-Eylül dönemine ait otomotiv üretim ve ihracatına ilişkin açıklamalar yapan OSD Başkanı Eroldu, tedarik zincirinde bir yer değiştirme durumu olduğunu dile getirdi.
Uzak Doğu üretim merkezlerinden Türkiye’ye yönelik bir hareket gözlemlediklerini ifade eden Eroldu, “Geçen gün ben İtalya Ticaret Odası’yla konuşuyordum. Mesela Türkiye’ye gelen, gelmek isteyen İtalyan firması sayısında artış var son zamanlarda. Çünkü Uzak Doğu’da yaptırdıkları üretimleri Türkiye’ye taşımak istiyorlar. Şimdi dolayısıyla öyle bir boyutu var. Yani Türkiye’nin o açıdan yatırım çekmeye çok uygun bir konjonktürü var. Fakat Türkiye’nin zorluğu da şurada, şimdi CDS’lerin bu kadar yüksek olduğu bir yerde de yurt dışı borçlanma maliyetleri çok fazla” diye konuştu.
Bence yatırımın önündeki en önemli engellerden birinin, Türkiye’nin borçlanması olduğunu aktaran Eroldu, “Finansal maliyetler çok arttı. Bugün gidip çift dijitli Döviz bazında borçlanmak her sektörün yapabileceği bir şey değil. Genelde büyük resme baktığımız zaman burada bence çok ciddi bir pazar var. Kimse bu pazarı bırakmaz, bırakmak istemez. Ama yatırımların bence ertelenmesinde, gecikmesinde yine finansman konusu ön plana çıkacak diye düşünüyorum” değerlendermesinde bulundu.
“ÖTV’de güncelleme gerekiyor ama beklemiyorum”
ÖTV konusunda matrahın güncellenmesine ihtiyaç olduğunu dile getiren Eroldu, “Fakat böyle bir değişikliğin de olacağını ben beklemiyorum ama tabii sonuçta bu söylentiler, bu konuşmalar da iç piyasaya zarar veriyor bir yerde. Çünkü bunları dikkate alarak bazı müşterilerde erteleme kararları olabiliyor. Bu mutlaka yönetmemiz gereken bir konu. Şimdi tabii ihraç pazarlarındaki bu talep daralması riskine karşılık bizim muhakkak otomotiv sanayini korumak anlamında, otomotiv sanayinin yarattığı istihdam, otomotiv sanayinin yarattığı ihracat, katma değeri korumak anlamında yukarıdaki maddelerle iç piyasanın desteklenmesi bizce son derece önemli bir yer teşkil ediyor” açıklamasında bulundu.
Türkiye’de enerji konusunda Avrupa benzeri risklerin olmamasına rağmen, Avrupa’daki risklerin sanayiyi etkileyebileceğini anlatan Eroldu, özellikle çelik, alüminyum gibi çok yüksek enerji kullanan tesislerde riskli bir dönemin de oluşabileceğini ve bunun da ayrıca sanayiciyi önümüzdeki aylar için endişelendirdiğini söyledi.
“2022 yılının en kötüsü geçti gibi duruyor”
Tedarik zincirindeki kırılganlık konusunda bir miktar iyileşme beklediklerini bildiren Eroldu, “Yani bu kırılganlık nereye kadar devam edeceği konusunda farklı farklı tahminler var. 2023 yılının sonuna kadar tahmin var, 2023 yılının yarısına kadar tahmin var. Fakat şimdi bizim otomotiv sanayinin yıl sonu tahminlerinde de göreceğiz, yine 2022 yılının en kötüsü geçti gibi duruyor. Son çeyrekte tedarik zinciri kırılganlığı konusunda daha az etkileneceğiz gibi ama tabii vaka da var. İşte dünyada küresel çapta 3,5 milyon adet gibi bir kayba yol açtı bu gelişmeler. 2023 yılında da bir miktar iyileşmeyle beraber yine bu sorunların da devam edeceğini öngörüyoruz” ifadelerini kullandı.
Dünya otomotiv üretim adetlerinde bir miktar kötüleşme olduğunu dile getiren Eroldu, “Bir daha dünya 100 milyonluk adedi görebilir mi? Biraz zor gibi duruyor. Şu an her ne kadar tahminlerde 2025 yılında 100 milyonluk rakamlar gösterilse de şu anda 84 milyonlarda herhalde 80-90 milyon seviyesinde bir yerlerde kalacak. Avrupa’da durum nasıl dersek, Avrupa’daki rakamlar daha paralel, yani hazirandaki tahminle şu andaki tahmin arasında da Avrupa’da büyük bir farklılık öngörülmüyor ama zaten şimdi Avrupa çok düşmüş durumda, 17 milyonlardan 12 milyonlara gelmiş durumda. Bunun daha aşağısı olur mu? Tabii resesyon olursa olur. Bunu da orada görecek test edeceğiz ama şu andaki uluslararası kuruluşların tahminleri Avrupa’da 2023 ve sonrasında bir miktar artışın söz konusu olacağı yönünde” değerlendirmesinde bulundu.
“Yerlinin payı artıyor”
Türkiye’deki otomotiv üretiminde ise Türkiye’nin büyümesine paralel olarak yüzde 4,4 seviyesinde adetsel bir artış olduğuna dikkati çeken Eroldu, “Bu da tabi beraberinde doğal olarak bir kapasite kullanımında iyileşme getiriyor. Yüzde 60 olan kapasite kullanımımız ilk 9 ay sonunda yüzde 66’ya yükselmiş oldu. İhracat adetlerinde de 2,4’lük bir artış var. Bu ne demek? Aslında iç piyasada bir miktar daha yerlinin payı artıyor” dedi.
Cengiz Eroldu, ihracat tutarında da artış olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama tabii bunu da iyi okumak lazım, burada şimdi birkaç tane fenomen var. Bir tanesi biliyorsunuz, Türkiye’deki rakamların hepsi Amerikan doları ama otomotiv sanayi avro bazlı ithalat, avro bazlı ihracat yapıyor. Burada tabii gösterimde 2 milyarlık bir kayıp oluyor. Bu gerçek bir kayıp değil ama tabii avrodan dolara çevirdiğiniz zaman parite etkisinden dolayı bir kayıp var. Diğer taraftan artan fiyatlar da var, artan maliyetlerinden dolayı artan fiyatların da ihracata getirdiği artı var. Dolayısıyla burada adetsele bakmak lazım yani adetselde aslında üretime paralel artışımız yüzde 2,4, yine de bu zor zamanlar için iyi rakamlar olarak yorumluyoruz ki özellikle tabii bu sene çipten dolayı etkilenen ciddi tesislerimiz oldu. Böyle bir ortamda yüzde 2,4 artırmış olduk.
Otomotiv pazarı da yüzde 5,6 oranında geçen seneden daha düşük. Bu da aslında Türkiye pazarında hâlâ bulunurluk sorununun devam ettiğini gösteriyor. Yoksa Türkiye’deki talep aslında geçen seneden daha düşük değil ama marka bazlı hem yerli üreticilerde hem ithalatçılarda zaman zaman bulunurluk sorunları halen yaşanmaya devam ediyor o da pazarı diğer unsurlarla beraber bir miktar aşağıda tutuyor görüşündeyiz. Tabii özellikle finansman konularındaki zorluklar da Türkiye pazarının zayıf kalmasında önemli bir konu olarak dikkat çekiyor.”
“Müşteri araç almak istiyor fakat finansman sağlayamıyorlar”
Türkiye’de yenilenmesi gereken kurumsal müşterinin araç parkı olduğuna dikkati çeken Eroldu, “Şimdi de müşteri var, araç almak istiyor fakat finansman sağlayamıyor. O, otomotiv sanayinin önünde ciddi bir engel olarak duruyor. Diğer taraftan ağır vasıtayı az evvel de söyledim, özellikle otobüs işinde yine benzer bir durum. Çünkü otobüs işinde kurumsal müşteriler var, talep var, ihtiyaç var fakat finansmanda sorun var.” dedi.
Kendileri için bir diğer önemli konunun da tedarik kaynaklı olduğunu aktaran Eroldu, “Özellikle bu ağır vasıta, kamyon ve otobüs tarafımızda önemli çünkü tedarik kaynaklı gecikmeler de teslimat sürelerinde sorunlara yol açabiliyor. Maalesef bu da aslında bu dönemde yönetmemiz gereken bir konu. Tabii ki özellikle ihalelere girildiği zaman ağır vasıta işlerinde, teklif vermek gittikçe zorlaşıyor artık. Siz 3-6 ay sonrasına döviz bazlı da teklif verseniz gene de oldukça zorluk içeren bir konu. Yani bu da otomotiv sanayini bugün zorlayan unsurlardan bir tanesi” diye konuştu.
Hedefler küçüldü
OSD Başkanı Eroldu, yıl sonu tahminlerine ilişkin ise şunları paylaştı:
“Biz aslında Ocak-Mayıs-Ekim benzer tahminlerdeyiz. Son Mayıs ayındaki tahminimize göre bir miktar üyelerimizden gelen bilgiye göre bir miktar azalma olacağı yönünde beklentimiz mevcut. Bizim 1 milyon 70 bin adet ile 1 milyon 140 bin adet arası ihracat öngörümüz vardı. Sizlerle son toplantıda paylamıştık. Şimdi onları 40’ar bin, 30’ar bin tane azaltıyoruz ama yine de şuna dikkati çekmek istiyorum, baktığımız zaman yine geçen seneye göre yüzde 11 ile yüzde 17 arasında bir artış gösteriyor ki ilk 9 ayda da ihracatta iki buçukluk artışımız var. Bu demek ki son çeyrekte bulunurluğun ve ihracatın daha fazla olacağı göstergesi.”
Avrupa’da elektrikli üretimin artmasıyla içten yanmalı araç üretiminin Türkiye’ye kaydırılması ihtimaline yönelik bir soruyu yanıtlayan Eroldu, “Olabilir. Çünkü dediğim gibi otomotiv dünyası yalnızca Batı Avrupa pazarından oluşmuyor. Yani bugün mesela Avrupa’daki 27 ülkeye baktığınız zaman, Doğu Avrupa ülkelerindeki penetrasyon seviyesi de Türkiye’den çok farklı değil sonuçta. Bugün bir Romanya’da veya Bulgaristan’da veya Doğu Avrupa ülkelerinde de milli gelir Avrupa ortalamasının altında olan ülkelerde de aslında elektrifikasyon penetrasyonu çok zayıf.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye olarak pozitif ayrışıyoruz”
Merkez Bankası’nın “Dünya’da resesyonun konuşulmadığı tek ülke Türkiye” açıklamasını değerlendiren Eroldu, “Biz şimdi tüm bu olan bitene baktığımız zaman, Türkiye olarak pozitif ayrışıyoruz şu anda. Baktığımız zaman enerjide bir darboğaz beklentimiz yok. O veya bu sebepten dolayı Türkiye bunu iyi yönetiyor. Yani diğer taraftan da düşük faiz politikası aslında talebi tetikliyor. Bugün biz faizleri enflasyon seviyesine çıkarsak gayrimenkul yatırım amacından çıkar. Bu sefer iç talepte büyük bir daralma olur. Yani o açılardan baktığınız zaman Türkiye’de bir pozitif ayrışım var” dedi.
Yatırım amaçlı satın almaların her ay azaldığını vurgulayan Eroldu, “Şimdilerde daha çok ihtiyaç amaçlı satın alma var. Kurumsal müşterilerin ihtiyacı var şu anda ama finansmana erişimden dolayı alamıyorlar. Ama bu ihtiyaç amaçlı, orada bir yatırım amacı yok. Ama şimdi yine şunun altını çizeceğim. Tabii otomotiv sanayi rakamlarını gördük yani Türkiye’nin mobilite ihtiyacının yarısını karşılıyor aşağı yukarı. Özellikle belli yerlerde çok büyük kısmını…” ifadelerini kullandı.