TUĞBA ÖZAY – BLOOMBERG HT ARAŞTIRMA
Para arzı ve enflasyon arasındaki ilişki hem piyasalarda hem de akademik çevrede oldukça tartışılan bir konu. Para arzı teorisine göre; para arzının artması enflasyonu artırırken, para arzının azalması enflasyonu düşürür. Ancak para arzı arttığında enflasyonun mutlaka artması gerekmez. Enflasyonu etkileyen başka faktörler de vardır.
Örneğin, bir ülkenin üretimindeki düşüş, genel fiyatlar seviyesinin yükselmesine neden olabilir. Ayrıca, para politikaları, vergi politikaları, uluslararası ticaret ve bunun gibi diğer faktörler de enflasyonu etkileyebilir. Gelişmiş ülkelerde para arzı-enflasyon ilişkisi genellikle daha az belirgin bir şekilde görülürken, gelişmekte olan ülkelerde daha güçlü bir ilişki mevcuttur.
ABD’de pandemi ile birlikte Mart 2020’de artmaya başlayan M2 para arzındaki artış yüzde 26’ların üstüne çıktıktan sonra düşmeye başladı. Para arzının artmaya başlamasından 1 ay sonra ABD’de hane halkının tasarruf oranı yaklaşık yüzde 34’e yakın seyrediyordu. 2019 yılında yüzde 7,6 olan hanehalkı tasarruf oranı, 2020’de yüzde 33,7’ye yükseldi. Bu veri tarihsel olarak ABD’de hane halkının kaydedilen en yüksek tasarruf oranına ulaştığı anlamına geliyor.
Para arzı ve tasarruf arasındaki ilişki basit bir nedensellik ilişkisi değildir. Para arzı arttığında, tasarruf oranlarının yükselmesi beklenir, çünkü daha fazla para arzı, faiz oranlarını düşürür ve bu da tasarruf etmenin cazibesini/potansiyel getirisini azaltır. Ancak, diğer faktörler de tasarruf oranlarını etkiler, bu nedenle para arzındaki değişikliklerin tam etkisini anlamak için bu faktörlerin de dikkate alınması gerekir. Örneğin, yüksek bir gelir seviyesi, tüketicilerin tasarruf etme eğilimini artırabilir, çünkü daha fazla gelirleri olduğunda daha fazla tasarruf edebilirler. Ayrıca, yüksek faiz oranları da tasarruf etmeyi teşvik edebilir, zira yüksek faiz oranlarına sahip hesaplarda birikim yapmak daha cazip hale gelir. Öte yandan, enflasyondaki artış ve ekonomik beklentilerdeki erozyon, tüketicilerin tasarruf yapma eğilimini azaltabilir.
Pandemi döneminde işlerini kaybeden ve gelirlerinde düşüş yaşayan hanehalkları, tasarruflarını kullandı. Aşağıdaki grafik para arzı artmaya başladıktan 1 ay sonra yani Nisan 2020 itibarıyla kişisel tasarruf oranındaki, para arzındaki ve enflasyondaki değişimi gösteriyor.
Grafikten de görüleceği üzere ABD’de para arzı artmasına rağmen, hanehalkının tasarruf eğilimi azalmış, enflasyon ise yükselmeye devam etmiştir. Mart 2021’den bu yana ise para arzında azalmanın devam ettiğini gözlemliyoruz. ABD M2 para arzı Mart ayında 20,8 trilyon dolardı, yıllık bazda yüzde 4,1’lik düşüşle 1959’dan bu yana en büyük düşüşü yaşayarak, bir önceki aya göre neredeyse iki kat daha fazla düşüş yaşadı.
Diğer yandan M2 para arzı yıllık bazda 1933’ten beri en hızlı oranda düşüşü yaşarken, düşüş hızı daha da artıyor. Son 3 ayda M2, yıllık yüzde 8’in üzerinde bir oranda düştü. Enflasyona etkisi ise gecikmeli yansımış görünüyor. Ancak tek fark enflasyonun düşmeye başladığı tarihlerin Fed’in faiz artışına başladığı tarihler ile çakışmasıdır. Dikkat çekici olan ise Büyük Buhran’dan bu yana Fed, M2 para arzı düşerken faiz oranlarını hiç yükseltmemişti. Ancak enflasyonun kontrol altına alınamaması Fed’i faiz artışına zorladı. Daralan para arzının yanında artan faizler enflasyonu düşürürken, tasarruf oranları yeniden artmaya başladı.
Para arzındaki daralmanın riski nedir?
Para arzının azalması, ekonomik aktivitenin yavaşlamasına ve işletmelerin büyüme potansiyelinin azalmasına neden olurken, bu durum işsizlik oranının artmasına ve ekonomik durgunluğun başlamasına sebep olabilir. Diğer yandan para arzının azaldığı bir dönemde dolaşımdaki para talebinde artış yaşanırsa bu artış fiyatların yükselmesine yol açarak enflasyonda yeni bir artışı tetikleyebilir. Bir diğer etki de para arzındaki azalmanın bankaların kredi verme imkanlarını kısıtlamasıdır.
Çünkü bankaların kredi vermesi para yaratmaları demektir bu da para arzını artırır. Bankaların kredi verme iştahındaki düşüş, para arzında erime yaratır. Bu da bankaların, işletmelerin ve bireylerin kredi taleplerine cevap verme yeteneğini kısıtlar. Şu an ABD’de yaşanan durum da budur.
Aşağıdaki grafik ABD’deki küçük işletmelerin krediye ulaşım koşullarındaki değişimini gösteriyor. ABD’de küçük işletmelerin krediye ulaşım koşulları Mart ayında 2002’den bu yana en büyük daralmayı yaşadı.
ABD’de politika yapıcılar Büyük Buhran’dan bu yana para arzındaki düşüş yaşanmasından kaçınmaya çalıştılar. Bunun en büyük nedenlerinden biri de para arzındaki düşüşün deflasyonist etkisidir. Yüksek enflasyona nazaran M2 para arzındaki düşüş daha büyük bir risk olan deflasyonist risk potansiyeli içerir.
Tarihte para arzının daraldığı önemli dönemler:
1929 Büyük Buhranı: 1929 yılında başlayan Büyük Buhran, ABD ekonomisinde büyük bir daralmaya neden oldu. Bankaların iflası, işsizliğin artması ve tarım ve sanayi üretiminin azalması, para arzının daralmasına yol açtı.
1980’ler enflasyonla mücadele: 1980’lerde, ABD ekonomisi enflasyonla mücadele etmek için bir dizi sıkı para politikası uyguladı. Bu politikalar para arzının daralmasına neden oldu.
2008 Küresel Finansal Krizi: 2008 yılında ABD ve diğer ülkelerde başlayan finansal kriz, para arzının daralmasına yol açtı. Kriz sırasında önemli bankalar iflas etti, işsizlik oranları arttı ve bankaların kredi verme olanakları kısıtlandı.
Kovid-19 Pandemisi: 2020 yılında Kovid-19 pandemisi, ABD ekonomisinde büyük bir daralmaya neden oldu. Para politikaları ve mali teşviklerin kullanılmasıyla birlikte para arzı artsa da, özellikle işletmelerin iflasları ve işsizlik oranının artması nedeniyle para arzı da daraldı.
Bu krizler ve özellikle Büyük Buhran döneminde yaşananlar, M2 para arzındaki daralmanın tehlikelerine ve sonuçlarına ışık tutmakta. Yani para arzının azalması; ekonomik istikrarsızlık, işsizlik, enflasyon ve finansal kriz gibi olumsuz sonuçlara neden olabilir. Özetle; Fed M2’deki düşüşü dikkate almayarak, para politikasındaki sıkı duruşu sürdürerek gelecekte yaşanabilecek bir deflasyonist çöküş riskini artırıyor. Eğer Fed, geçmiş tecrübelerinden ders çıkarmazsa, durgunluğa giren bir ekonomi sonrası yeni ve daha büyük bir parasal genişlemeye gitmek zorunda kalabilir. Bu da ABD’nin 1970 ve 80’lerin yüksek enflasyon dönemini yeniden yaşamasına neden olabilir.