ISTANBUL (AA) – Dünyanın en hızlı ısınan kıtası olan Avrupa’daki mevcut iklim riskleri enerji ve gıda güvenliği, ekosistem, altyapı, su kaynakları, finans ve insan sağlığı gibi konuları tehdit ediyor.
Avrupa Çevre Ajansı (AÇA), iklim değişikliğine uyum sağlanması, iklime duyarlı sektörler oluşturulması ve politika önceliklerinin belirlenmesine yardımcı olmak için Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) ve Avrupa Birliği Ortak Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan son raporları baz alarak ilk Avrupa İklim Riski Değerlendirmesi’ni (EUCRA) yayımladı.
Raporda, mevcut risklerin kritik seviyeye ulaştığı, dolayısıyla acil ve kararlı eylemlere geçilmediği takdirde felaket senaryolarıyla karşılaşılabileceği vurgulandı.
Rapora göre, Avrupa’daki mevcut politikalar ve uyum çalışmaları hızla artan risklere karşı yetersiz kalırken, çoğu durumda, artan uyum çalışmalarının da yeterli olmayacağı ve henüz acil risk barındırmayan durumlar için dahi acil eyleme geçilmesi gerekebileceği tahmin ediliyor.
Avrupa’daki yaşam koşullarının en iyimser küresel ısınma senaryosu düşünüldüğünde bile son yıllarda etkili olan aşırı sıcak hava, kuraklık, kontrol altına alınamayan yangınlar ve sel felaketleri hesaba katıldığında daha fazla kötüleşeceği belirtiliyor.
Güney Avrupa özellikle yaz aylarında başlayan orman yangınları, aşırı sıcak havanın ve su kıtlığının tarımsal üretimi, açık havada çalışmayı ve insan sağlığını etkilemesi nedeniyle kıtanın diğer bölgelerine kıyasla daha fazla risk altında bulunuyor. Sel, erozyon ve tuzlu su sızması gibi etkenler de Avrupa’nın deniz kıyısındaki bölgelerini daha çok tehdit ediyor.
Avrupa’daki iklim riskleri acil eylem planlarına ihtiyaç duyuyor
Değerlendirmede, Avrupa için önemli olan 36 iklim riski “ekosistem”, “gıda”, “sağlık”, “altyapı”, “ekonomi ve finans” olmak üzere 5 başlık altında toplandı. Özellikle deniz ve kıyı ekosistemlerine yönelik riskler fazla olarak değerlendirilirken, ekosistemlerin insanlara birden fazla hizmet sunduğu bu nedenle söz konusu risklerin gıda, sağlık, altyapı ve ekonomi dahil diğer alanlara yayılma potansiyelinin yüksek olduğu ifade edildi.
Gıda sektörü iklim risklerinin tehdit ettiği kategoriler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Güney Avrupa’daki tarımsal üretim sıcaklık ve kuraklık nedeniyle risk altında bulunurken, bu durum Orta Avrupa ülkelerine de yayılıyor. Özellikle geniş alanları etkileyen uzun süreli kuraklıklar bitkisel üretim, gıda güvenliği ve içme suyu kaynakları üzerinde tehdit oluşturuyor. Buna çözüm olarak ise hayvansal protein kaynaklarından, sürdürülebilir bitki bazlı protein kaynaklarına doğru kısmi bir geçişin tarımda su tüketimini ve gıda ithalatını azaltacağı öngörülüyor.
Kayıtlara en sıcak yıl olarak geçen 2023’ün ardından dünya genelindeki aşırı hava olayları da devam ediyor. Sıcaklık faktörü insan sağlığını en fazla tehdit eden, en acil iklim riski olarak kabul ediliyor. Açık havada çalışanlar, yaşlılar ve kentsel ısı adası etkisine sahip, soğutmaya erişimin elverişsiz olduğu bölgelerde ve konutlarda yaşayanlar, nüfusun kalan kısmına kıyasla daha fazla risk altında bulunuyor.
Son yıllarda daha sık yaşanmaya başlayan aşırı hava olayları, enerji, su ve ulaşım gibi Avrupa’nın kritik servislerine yönelik riskleri beraberinde getiriyor. Yükselen deniz seviyeleri ve fırtına düzenindeki değişimler insanlar, ekonomik faaliyetler ve altyapı üzerinde yıkıcı etkilere yol açıyor. Güney Avrupa’da sıcaklık ve kuraklık enerji üretimi, iletimi ve talebi üzerinde ciddi riskler doğururken, binaların artan ısı dalgalarına uyumlu şekilde inşa edilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Farklı iklim riskleriyle karşı karşıya kalan Avrupa’da ekonomik dalgalanmalar da görülüyor. Avrupa ekonomisinde sigorta primlerinin, hükümet harcamalarının ve kredi maliyetlerinin artabileceği, ayrıca kötüleşen iklim şartlarının düşük gelirli haneleri daha savunmasız hale getirebileceği üzerinde duruluyor.
Daha fazla işbirliği gerekiyor
Rapora göre, Avrupa Birliği (AB) ve Birliği oluşturan ülkeler iklim risklerine hazırlanma ve bunları değerlendirme konusunda ilerleme kaydetmesine rağmen, politika uygulamalarının, risk seviyelerindeki hızlı artışın gerisinde kalması nedeniyle toplumsal hazırlıklar yetersiz kalıyor. Rapordaki iklim risklerinin birçoğu AB ve AB üyesi ülkeler tarafından hükümet düzeyinde “ortak kabul edilebilirliğe” sahipken, AÇA, Avrupa’daki iklim risklerinin ele alınması ve azaltılması aşamasında söz konusu ülkelerin koordineli şekilde çalışması gerektiğini tavsiye ediyor.
Muhabir: Yeşim Yüksel