Bursa Teknik Üniversitesinde (BTÜ) yapılan çalışmalarla otomotiv, beyaz eşya, kimya, plastik ve kompozit malzeme olmak üzere birçok alanda kullanılan “terpen rosin fenolik reçine” numune olarak üretildi.
Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Ertaş’ın proje ekibiyle birlikte geliştirdiği fenolik reçine projesi, TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığına (ARDEB) 2020 yılı birinci döneminde yapılan 1964 proje başvurusu arasından destek almaya da hak kazandı.
“Ham Reçineden Doğal Terpen-Rosin Fenolik Reçinelerin Sentezi, Polimerizasyonu ve Karakterizasyonu” başlıklı projeye gelecek destekle üniversite bünyesinde gerekli cihazlar alınarak üretime de başlanmasına yönelik gerekli hazırlıklar yapıldı.
BTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümünden Doktor Öğretim Üyesi Ömür Aras ve BTÜ Orman Endüstri Mühendisliği Bölümünden Öğretim Görevlisi Doktor Çağatay Taşdemir’in araştırmacı, Naile Angın’ın ise bursiyer olarak katılacağı projenin 30 ayda tamamlanması planlanıyor.
Doç. Dr. Murat Ertaş, AA muhabirine, odun dışı orman ürünleri konusunda iyi bir altyapıları olduğunu, bu alanda da çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Reçinenin odun dışı orman ürünü olduğunu belirten Ertaş, “Reçineden günümüzde maalesef çok fazla faydalanamıyoruz ve dışa bağımlıyız. Bizim projedeki amacımız, bu ürünü yerli ve milli kaynaklarımızla kendi teknolojimizle üretmek ve aynı zamanda katma değeri yüksek olan ürünlere dönüştürmek.” dedi.
“100 milyon doların üzerinde maalesef ithalata para vermişiz”
Ertaş, Türkiye’nin reçine konusunda önemli bir potansiyeli olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
“Ülkemizde bu anlamda kızılçam ve sahil çamının çok büyük potansiyeli var ve yaklaşık 5,8 milyon hektarlık bir kızılçam sahamız var. Bunun 100 bin hektarı reçine üretimine elverişli. Dolayısıyla biz bu ürünü kendi imkanlarımızla üretebiliriz. 1970’lerden sonra reçine üretimi yavaşlamış ve durmuş, çünkü çok yanlış teknikler kullanılmış. Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmaları yapılmamış, gelişen teknoloji takip edilmemiş ve reçine üretimi sonlandırılmış, dışa bağımlı hale gelmişiz. 2013 yılından sonra da reçine üretimi tekrardan Orman Genel Müdürlüğünün eylem planına giriyor ve üretim başlıyor ancak şu an istenilen miktarda değil.”
Türkiye’de akma reçine olarak bilinen reçinenin yılda 200 ton civarında üretildiğini aktaran Ertaş, şöyle devam etti:
“Ekstraksiyon reçinesi üreten ve bizim proje konumuz olan, bir tane fabrika var ve bu da yılda yaklaşık 500 ton civarında bir üretim yapıyor. Bunlar maalesef ham ürün olarak piyasaya sunuluyor. Bu da ürünün katma değerinin düşük olmasına ve dışa bağımlılığın artmasına neden oluyor. TÜİK’in rakamlarına baktığımız zaman yılda yaklaşık 24 bin ton civarında fenolik reçine ithal etmişiz. Toplam reçine türevlerine baktığımız zaman bu da yaklaşık iki katı 50 bin ton civarında. Bunun parasal değerine baktığımız zaman fenolik reçine olarak yaklaşık 54 milyon dolarlık bir bedel ödemişiz. Tüm reçineye baktığımız zaman da 100 milyon doların üzerinde maalesef ithalata para vermişiz.”
” Yerli ve mili bir ürün elde edeceğiz”
Doç. Dr. Murat Ertaş, reçine üretiminin iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirterek “Türkiye’de reçineyi ham olarak üretiyoruz. Bunun ayırması, destinasyonu ya da türevlendirmesi yapılmıyor. Biz ilk aşama olan ham reçineyi alıp, bunu organik sentez reaksiyonlarıyla türevlendirip fenolik reçineye dönüştürmek istiyoruz. Fenolik reçineye dönüştürdüğümüz zaman daha katma değerli, ısıya karşı daha dirençli, yumuşama noktası daha yüksek ve kullanım alanı daha da geniş olan bir ürüne dönüştürmüş oluyoruz. Dolayısıyla bu üründe çeşitlilik artacak hem de bu ürüne olan talebi iç ve dış pazarda karşılayabileceğiz.” ifadelerini kullandı.
Reçinenin kullanım alanlarının çok geniş olduğuna değinen Ertaş, şu bilgileri verdi:
“Reçine birçok alanda kullanılıyor. Bunların içinde kağıt sanayi, mürekkep sanayi, boya sanayi, elektrik ekipmanları ve harp endüstrisi var. Otomotiv sanayisinde, kauçuk ve plastik sanayisinde, beyaz eşya sektöründe de kullanılıyor. Biz bu alandaki boşluğu gördükten sonra bir proje hazırlığına giriştik. Bunu üniversite-sanayi iş birliği kapsamında yaptık, yani bir kolunda bunu üretmeye hazır halde ham madde tedariki yapacak olan bir özel sektör var. Dolayısıyla biz laboratuvar ortamında ön deneme sonuçlarını başarılı bir şekilde elde ettik ve ürünümüz nihai olarak sonuçlandırıldı. Bunu da proje yazarak TÜBİTAK’tan 500 bin lira civarında bir destek kazandık. Ekipmanlarımızı aldığımız zaman bu ürünü istenilen formda ve yurt dışından ithal edilen ikame bir ürün olarak üretmeyi planlıyoruz. Bu sayede ülkemizin dışa bağımlılığını azaltacağız, rekabetçi, yerli ve mili bir ürün elde edeceğiz. Aynı zamanda yurt dışında üretilen fenolik reçineyi yeni bir metotla üreteceğiz, katma değeri daha yüksek ve daha ekonomik bir yöntemle üreteceğiz.”