Anasayfa / Ekonomi / RÖPORTAJ – Eski Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed AA’ya konuştu:

RÖPORTAJ – Eski Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed AA’ya konuştu:

İSTANBUL (AA) – HALİL İBRAHİM MEDET – Eski Malezya Başbakanı Dr. Mahathir Muhammed, “Adil, hukukun üstünlüğünü takip eden, zulüm olmayan, özgürlüğün olduğu bir medeniyet bugün artık yok. Tüm bunlar, bu değerleri tasarlayan, ortaya çıkaran insanlar tarafından yıkıldı.” dedi.

Eski Malezya Başbakanı Dr. Mahathir Muhammed, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Malezyalı siyasetçi, uluslararası değerlerin hiçe sayılması, Birleşmiş Milletlerin (BM) yapısı, Gazze'de devam eden soykırıma verilen Batı desteği, küresel düzen ve dünya gençlerinin küresel düzendeki adaletsizlikleri ve Gazze'deki İsrail soykırımını protesto etmesi konularında değerlendirmede bulundu.

***

Soru: İnsan medeniyetinin, ürettiği temel değerlerin reddedilmesiyle sona erdiğini belirttiniz. Sizce bu sonuca hangi gelişmeler veya eğilimler yol açtı, açıklayabilir misiniz?

İnsanlık birkaç yüzyıldır kabul ettiğimiz temel değerleri geliştirdi. Örneğin insan hakkı, yaşam hakkı, yaşamın kutsallığı, ifade özgürlüğü gibi. Bunlar kabul ettiğimiz ve değer verdiğimiz şeyler. Buna rağmen İsrail, Gazze'de Filistinlilere soykırım yaparken ABD ve Avrupa ülkelerinin İsrail'e verdiği destek, insan haklarını umursamadıklarını, yaşamın kutsallığı hakkında düşünmediklerini ve hatta aslında İsrail'e Filistinlileri öldürmek için silah, bomba ve roket sağlayarak soykırım yapmasına yardım ettiklerini gösteriyor. Bu, geçmişte tanıttıkları temel değerleri terk ettiklerini gösteriyor. İnsan haklarını hesaba katmıyorlar, yaşamın kutsallığı hakkında düşünmüyorlar ve hatta aslında İsrail'in Filistin halkını öldürmesini destekliyorlar. Bu nedenle kendi değerlerini terk etmişlerdir. Dolayısıyla, adil, hukukun üstünlüğünü takip eden, zulüm olmayan, özgürlüğün olduğu bir medeniyet bugün artık yok. Tüm bunlar, bu değerleri tasarlayan, ortaya çıkaran insanlar tarafından yıkıldı.

Soru: Filistin'deki direniş ve İsrail soykırımının küresel ölçekte ezen ve ezilenin temsil edildiği bir çatışmaya dönüştüğü iddia ediliyor. Filistin mücadelesinin daha geniş bir anlatıyı içerdiğine inanıyor musunuz?

Gazze'deki Filistin halkının başına gelenlerin kimsenin beklemediği bir şey olduğunu düşünüyorum. Tüm insanlığın hukukun üstünlüğüne saygı duyacağını, baskıcı olmayacağını, insan katliamları yapmayacağını ve suç eylemlerine destek olmayacağını düşünüyorduk. Bu nedenle özellikle Batılı güçlerin davranışlarına tekrar bakmamız gerekiyor. Özgürlük vb. fikirleri savunanlar onlardı ama şimdi aslında kendi fikirlerini reddeden insanlar oldular.

Soru: Büyük ülkelerin sahip olduğu veto yetkisi göz önüne alındığında, BM'nin bu çatışmaları çözmedeki etkinliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? BM'yi daha etkili hale getirmek için ne gibi değişiklikler önerirsiniz? Mevcut zorluklara rağmen insan hakları, özgürlük ve adalet değerlerini küresel ölçekte yeniden canlandırmak için hangi adımlar atılabilir? Önerebileceğiniz belirli eylemler veya politikalar var mı?

Birleşmiş Milletler fikri çok iyi bir fikir. Maalesef bu, İkinci Dünya Savaşı'nda zaferi kazananlar tarafından oluşturuldu. 5 ülke BM'yi kurmaya karar verdi. Ancak, BM'yi kurduklarında kendilerine belirli ayrıcalıklar, veto yetkileri verdiler. Yani kaç kişi, kaç ülke bir kararı desteklerse desteklesin, 5 ülkeden herhangi biri BM kararını veto edebilir. İşte, Birleşmiş Milletlerin bazı alanlarda başarısız olduğu yer burasıdır. Tıp ve gıda dağıtımı gibi alanlarda BM iyi bir iş çıkardı. Ancak, savaşların olmaması ve cinayetlerin olmamasını sağlama konusunda BM başarısız oldu. Çünkü, veto yetkisine sahip beş ülke genellikle kendi çıkarlarına uymayan her şeyi reddediyor. Gazze örneğinde, 150 ülke İsrail'in soykırım yaptığını ve savaşı durdurması gerektiğini ilan etti. Ancak, veto yetkisine sahip olan ABD, BM kararını reddetti. Yani eğer BM'yi neredeyse bir dünya hükümeti olarak görmek istiyorsanız, o zaman kimseye veto yetkisi verilmemeli. Veto yetkisine sahip olmamalılar. Çünkü veto yetkisine sahip olduklarında, 1 ülke diğer 190 ülkeyi reddedebilir. Bu hiç de demokratik değildir. Bu nedenle ya BM'deki veto yetkilerinden kurtulmalıyız ya da sınırlı yetkilere sahip yeni bir dünya hükümeti kurmalıyız. Çünkü, bugün birçok ortak sorunumuz var. Örneğin, son zamanlarda yaygın olan pandemi olan Kovid-19, dünyanın tüm ülkeleri için ortak bir sorundu. Bir ülke olarak değil, bir dünya olarak hareket etmemiz gerekiyor. Bu yüzden, iklim değişikliği gibi dünyayı etkileyen ortak sorunlarla başa çıkabilen bir yönetime ihtiyacımız var. Ülkelerin kendi başlarına bu sorunlarla başa çıkamadıklarını görüyoruz. Bu yüzden, ortak sorunları ele alacak bir dünya otoritesi olmalı. Bu yüzden benim fikrim BM'nin veto yetkilerinden kurtulması gerektiği yönündedir. Eğer bunu yapamazlarsa, o zaman birçok ortak sorunumuzdan sorumlu olan başka bir dünya otoritesi kurmalıyız.

Soru: İslam ülkeleri, önemli finansal kaynaklara ve askeri yeteneklere, çok büyük bir nüfusa ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) gibi uluslararası örgütlere sahip. Sizce neden bu devam eden soykırımı önlemek için müdahale etmediler?

Çok sayıda İslam ülkesi, ülkelerini yönetme konusunda güçlü olamadı. Bu yüzden İslam ülkelerinde, birçok şiddet olayı hatta iç savaşlar var. Bu yüzden, İslam ülkeleri işlerini düzgün bir şekilde yönetemiyor. Çok fazla paraları var. Herhangi bir ülkede daha önce hiç olmadığı kadar çok para var. Çünkü petrol var ve tonlarca para kazanıyorlar. Ama, bu para ülkenin güçlendirilmesine harcanmıyor. Aslında, paranın çoğu dolar tahvilleri almak için kullanılıyor. Dolar tahvilleri almak, ABD'ye para ödünç vermek gibi bir şey. ABD'nin parayla yaptığı şeyler ise Müslüman ülkelerin menfaatine değil. Müslümanlar İİT'yi kurdular. İİT, tüm Müslüman ülkeleri bir araya getirmesi gereken bir örgüt. Ancak, İİT'de karar sadece oybirliği ile alınabilir yani, İİT tarafından alınan herhangi bir kararın 50'den fazla ülkenin tamamı tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. Bir ülke kabul etmezse, o karar uygulanamaz. Bu yüzden oybirliği yerine çoğunluk kararına dönmemiz gerekiyor. Eğer bunu yaparsak, belki ümmetin savunulması gibi bazı konularda anlaşmaya varabiliriz. Açıkçası, paramız var, insan gücümüz var, ama Müslümanları korumak için organize değiliz. Şu anda olan şey, bireylerin intikam almak için kendi başlarına hareket etmeleri. Bu Müslümanlar için iyi değil. Çünkü, aslında suçsuz insanları öldürüyorlar. Örneğin, Avrupa ülkelerinde yaşadıklarında, Filistin ve İsrail arasındaki çatışmaya karışmayan Avrupalıları öldürüyorlar. Sorunlarımızı nasıl yöneteceğimize dair uygun bir stratejiye sahip olmalıyız. Bu, Müslümanların sadece insanları öldürmek için değil Filistin topraklarını geri kazanmak için strateji uygulamasına ve ne yapması gerektiğine karar vermek adına kıdemli üyelerden oluşan bir komite veya kabine tarafından oluşturulmalı.

Soru: Batı ülkeleri, Gazze'de yaşanan olayları nasıl rasyonalize ediyor ve hükümet desteğini nasıl meşrulaştırıyor? Bu tablo liberal değerlerle çelişiyor mu, yoksa aslında liberalizmin özünü mü yansıtıyor?

Batı ülkeleri, İsrail'in kendisini koruma hakkına sahip olduğunu söyleyebilir. Ancak, İsrail'in güvenliğini sağlama hakkı varsa, Filistinlilerin de güvenliğe ihtiyacı var. 70 yıldır İsrailliler, Filistinlilere baskı uyguladı. Filistin topraklarına yerleşim birimleri inşa etti. Filistin topraklarına duvarlar ördü. Kudüs'ü başkentleri olarak aldı. Tüm bunlar uluslararası hukuka ve Filistinlilere karşı. Sorun şu ki Avrupalılar her zaman İsrail'i destekliyor, hatta İsrail uluslararası suç işlediğinde bile destekliyorlar. İsrail uluslararası sularda gemilere müdahale ettiğinde, bu Deniz Hukuku'na aykırıdır. Çünkü uluslararası sulardasınız, özgürsünüz. Ancak, İsrail uluslararası sularda gemilere müdahale etti ve yüklerini ele geçirdi. Sorunumuz şu ki Avrupalılar İsrail'i yarattı ve şimdi İsrail'i suç işlediğinde bile savunmak istiyor. Bunu İsrail'in güvenliğine sahip olması gerektiği için yaptıklarını söylüyorlar. Ama, Filistin halkının da güvenliğe ihtiyacı var. Dolayısıyla eğer Filistin halkına zulüm ediyorsanız, Filistin halkının İsrail'e karşı harekete geçme hakkı olur ve ben geçen yıl 7 Ekim'de bunu yaptıklarını düşünüyorum.

Soru: ABD'nin liderliğindeki küresel düzen çöküyor mu ve Filistin'deki devam eden durum bu sistemi nasıl etkiliyor?

Ne yazık ki pek bir şey yapamayız. Çünkü ABD çok güçlü bir ülke ve eğer ABD'ye karşı gelirseniz ABD size yaptırım uygulayabilir. Karşılaştığımız sorun bu. Şimdi, eğer sadece İsrail olsaydı, İsrail'e karşı hareket edebilirdik. Şu anda, sadece ABD değil, Avrupa ülkeleri de İsrail'in soykırımını destekliyor. Eğer İsrail'e karşı hareket edersek, ABD ve Avrupa ülkeleri tarafından yaptırıma uğrayabiliriz ve çoğu ülke, ekonomilerine zarar vereceği için onlardan yaptırım görmeyi kabul etmek istemiyor.

Soru: ABD üniversitelerinde ve pek çok Avrupa ülkesinde gösteriler düzenleniyor. Gençlerin mevcut küresel düzenin sorgulanmasında ve özellikle Filistin konusundaki haksızlıklara karşı protesto etmede oynadığı rol hakkındaki görüşünüz nedir?

Gençlerin gerçekleri olduğu gibi görebildiklerini ve kendi hükümetlerinden etkilenmediklerini görmekten memnuniyet duyuyorum. Kendi hükümetleri, İsrail'in soykırımını destekliyor ama gençler soykırıma karşılar. Yahudilere karşı değiller. Antisemitik değiller. Sadece İsrail'in Gazze'de insanları öldürme eylemine karşılar. Dolayısıyla gençlerin kendi hükümetlerinin politikalarını reddedeceklerine ve kendi hükümetlerini devireceklerine dair umudumuz var. Gençler arasından çıkacak yeni liderlikten, temel değerlerine bağlı kalacaklarını görmeliyiz. Şu anda konuştuğumuz değerler gibi, insan hakları, özgürlük, basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü eksikliği vb. Dolayısıyla tüm ulusların gençleri için umudumuz var, bunlar arasında Yahudi gençler de bulunuyor.

Soru: Uzun kariyerinizi ve küresel olayların mevcut durumunu düşünerek, adalet ve insan hakları için çaba gösteren genç nesle ne tür tavsiyelerde bulunmak veya nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Genç insanların mevcut sorunlar hakkındaki görüşlerini ifade etmeleri gerektiğini düşünüyoruz. İsrail'in yürüttüğü soykırıma karşı çıkmalılar. Hatta kendi hükümetlerine bile karşı çıkmalılar. Hükümetleri İsrail'i desteklerken, genç insanların iyi değerleri korumaları umudumuzu artırır. Böylece liderlerinin kaybettiği medeni değerleri geri getirebiliriz. Liderleri, İsrail'e verdikleri desteğe dair daha fazla endişeleniyorlar ve İsrail'in yasaları çiğnediğini ve suç işlediğini görmüyorlar. Bu yüzden genç insanlar bize umut veriyor. Gelecekte, belki de eski medeni değerleri yeniden benimseyecek genç liderler bulabiliriz. Umarım gençler, sizinki gibi yayınları dinlerler. Böylece kendi ülkelerinin vatandaşları olsalar da hükümetleri yanlış yaptığında hükümetlerine yanlış olduğunu söylemeleri ve hükümete karşı gösteri yapmaları gerektiğini bilirler. Hatta, hükümet onlara karşı polisi gönderse bile bunu yapmaları gerektiğini bilirler.

Diğer Haber

Trafikteki araç sayısı 31 milyon

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayındaki kara taşıtları istatisiğini açıkladı. Ekim ayında 209 bin 401 …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir