İSTANBUL (AA) – Usta şair, şiir yolculuğunu, geçmişten bugüne Türkiye’de şiirin durumunu ve şiire olan ilgiyi AA muhabirine anlattı.
Hayatının her yerini şiirin işgal ettiğini dile getiren Gencer, “Hayatım neredeyse şiir de orada. Parçalara ayırmadan bir bütün olarak yutuyorum hayatı. Bunca meşguliyetin sebebini ise kaderin içinde aramak lazım. Başımıza gelenleri anlamlandırmak gibi bir refleksimiz var. İşte şiir de o refleksin bir parçası durumunda benim için.” dedi.
Şiirin, sadece edebi türler arasında değil, bütün sanat türlerinde mevcut olduğuna işaret eden Gencer, “Teşbihe konu olan her anlatı şiirden nasiplenir. Kelime yahut ses ile sınırlamamak lazım şiiri. Görüntü, nota, boya ile çekiç ile bir taşı yonta yonta da şiir çıkabilir ortaya.” diye konuştu.
“Coğrafyamız şiir açan bir coğrafyadır”
Türk şiirinin geçmişiyle bugününü kıyaslamanın doğru olmadığını aktaran Alper Gencer, şu değerlendirmede bulundu:
“‘Cehalet, kıyas ve şirk, kavuşmaya manidir.’ der eskiler. Her devirde kendi şartları ve enstrümanları ile zuhur eder şiir. Hatta şiir, vakanüvisler için parmak izi mahiyetindedir. Niceliğe yahut niteliğe dair bir tartışmaya girmeye lüzum yok. Zira tek bir şiirin varlığı, bazen koca bir asırda hükümfermadır. Coğrafyamız şiir açan bir coğrafyadır. Bu geçmişte de böyleydi, gelecekte de böyle olacak.”
Alper Gencer, takip ettiği şairlerin isimlerini bir liste halinde dile getirmenin zor olduğunu vurgulayarak, “Bu liste, birinin adını eksik bıraktığım zaman, beni her daim mahcup hissettiriyor. Yunus Emre, şair-i azamımdır. Modern şiirde ilk beşimi yazıp susuyorum, Sezai Karakoç, Turgut Uyar, Cahit Zarifoğlu, Edip Cansever, İsmet Özel.” açıklamasını yaptı.
Şiirin anlam dünyasındaki derinliğinin azalmasının imkansız olduğunun altını çizen Gencer, Türk şiirinin bugünü hakkında söylenecek her şeyin, Türkiye ve Türkiye’de yaşayan insanlar hakkında söylenenlere tekabül ettiğini sözlerine ekledi.
“Şiir, kafasına göre takılır”
Gencer, çağın anlamla ilişkisinin basit bir derinlik kaybıyla ifade edilemeyeceğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
“Teknolojik devrimin ortasına doğan çocukların anlamla ilişkisinde bizim devrimize göre hayli yüksek bir sürat mevcut. Bu süratin bambaşka neticeleri ve kazançları kadar kayıpları var. İki devir arasındaki bu ürkütücü uçurum yine şairlerin varlığı ile bir anlama kavuşacaktır. Alman şair Friedrich Hölderlin’in ‘Bu yoksun zamanda şairler ne işe yarar?’ sualinin cevabını tam da böyle zamanlarda vermesi gerekiyor şairlerin. Türk şiiri bugün bu sorunun cevabını, geçmişte olduğu gibi veriyor kanımca. Çünkü şiir yazıldıkça, ümit de yazılıyor demektir.”
Kendisinin kelimelerle değil, harflerle rabıtası olduğunu dile getiren Gencer, “Hepimiz için de benzer bir durumun söz konusu olduğunu düşünüyorum. Harfler, çıkardıkları seslerle döner. Yani harflerin felekleri vardır. Bu sırlı yolculuğun başında şiir, o feleklerin azat edilmesi adına epey büyük bir imkan taşıyor. Özgün ve özgür bir dizilimi var şiirin. Tabir yerindeyse, kafasına göre takılır şiir. Diğer edebi türler de, şiire yaklaştığı ölçüde bu sırra vakıf olur.” şeklinde konuştu.
Alper Gencer, şiirinin merkezinde “Oku!” emrinin yer aldığına dikkati çekerek, “Yaşadığımız, bize bahşedilen bu hayatı, bizatihi yaşadıklarımızla yani kendi hadiselerimiz, ayetlerimiz ile riyasız, samimiyetle hatasıyla eksiğiyle okumak… Bir nevi kendi kitabımı okumak ve onu evvela kendime göstermek yani kendi öz bilgime kavuşmak için yaşıyor, okuyor ve yazıyorum.” ifadelerini kullandı.
Muhabir: Ümit Aksoy