Yalçındağ, AA’ya yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Avrupa, Afrika, Orta Doğu ve Orta Asya’ya yakınlığının ABD’li firmaların Türkiye’ye ilgisini arttıran önemli bir etken olduğunu vurguladı.
ABD’li firmaların Türkiye yatırımlarına bakıldığında, doğrudan yabancı yatırımlarda ABD’nin sürekli ilk 5’te yer aldığını hatırlatan Yalçındağ, “Örneğin, 2020 yılında ABD, en çok yatırım yapan 2. ülke konumundaydı. Partner kuruluşlarımızdan AmCham’in verilerine göre, 110’dan fazla Amerikan firmasının Türkiye’de yaklaşık 50 milyar dolarlık yatırımla 100 binden fazla kişiye istihdam sağladığını biliyoruz. Bu rakamlar ve Amerikan firmalarıyla sürdürdüğümüz yakın ilişki bizler için çok kıymetli.” ifadelerini kullandı.
Özellikle altı çizilmesi gereken bir diğer hususun, Türkiye pazarında faaliyet gösteren ABD menşeli firmaların büyük bir bölümünün dünya markası ve Fortune 500 listesinde yer alması olduğunu vurgulayan Yalçındağ, Amazon, Ford, CitiBank, P&G, Goldman Sachs ve The Coca Cola Company gibi Fortune 500 firmalarının uzun yıllardır Türkiye’de faaliyet gösterdiğini anlattı.
“Yatırımların ve iş ilişkilerinin güçlenerek artacağından hiç kuşkum yok”
Mehmet Ali Yalçındağ, “Önümüzdeki kısa dönem içerisinde iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, Türkiye’nin Çin’e karşı öne çıkması ile bu tarz yatırımların ve iş ilişkilerinin güçlenerek artacağından hiç kuşkum yok.” dedi.
Geçen yıl Türkiye ile ABD arasındaki dış ticaret hacminin yüzde 15 artarak 32,1 milyar dolar seviyesine yükseldiğini bildiren Yalçındağ, iki ülke arasındaki ticaretin geçen yılın ilk çeyreğinde 7,7 milyar dolar olduğunu aktardı.
Yalçındağ, şöyle devam etti:
“İhracatımız geçtiğimiz yılın ilk çeyreğinde 4 milyar doların biraz üzerinde iken, 2023’ün ilk çeyreğinde 3,7 milyar dolara düştü. İthalatımız ise hem 2021 hem de 2022 yılının ilk çeyreğinde 3,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Ticaret hacmi rakamlarındaki düşüşü değerlendirirken küresel emtia fiyatlarında bir gerileme olduğunu, dolayısıyla ticaret rakamlarında da bir gerileme görebileceğimizi altını çizmek gerekiyor. ABD tarafındaki veriler de Türkiye’nin özellikle Teksas, New Jersey ve Kaliforniya eyaletlerine ihracatının yavaşladığını gösteriyor. Teksas özelinde, işlenmiş petrol ve otomotiv ihracatımız son aylarda azalış trendine girmiş durumda. Bu arada, navlun fiyatları ve gümrük ücretleri dolayısıyla farklılıklar gösterse de ABD tarafındaki veriler, iki ülke arasındaki ticaret hacminin yılın ilk çeyreğinde 7,6 milyar dolar seviyesinde olduğunu gösteriyor.
2022 satın alma gücü paritesine göre, ABD, milli geliriyle dünyanın en büyük ikinci, kişi başı geliriyle ise sekizinci ülkesi konumunda. 300 milyonu aşan nüfusu ile de önemli bir pazar imkanı sağlıyor. Sadece Teksas eyaleti, dünyanın en büyük sekizinci ekonomisi. Ayrıca, ABD’nin Kanada ve Meksika ile yaptığı STA’lar sayesinde çok daha geniş bir pazara erişim fırsatımız var. Bu açıdan bakıldığında, Türk yatırımcıların önünde üretim kapasitelerini geliştirebilecekleri, ihracatlarını artırabilecekleri ve üçüncü pazarlara açılabilecekleri dünyanın en büyük serbest piyasası bulunuyor. Birçok şirketimiz, eyaletler bazında pazar araştırmaları yaparak e-ticaretten perakende sektörüne, start-up (yeni girişim) ekosisteminden savunma sanayine kadar birçok sektörde faaliyet göstermeye çalışıyor. Tüm bunlara ek olarak, Amerika pazarının büyüme eğiliminde olması ve Çin ile yaşanan gerginlikler sonrası alternatif ithalatçı arayışları, Türkiye için öne çıkan fırsatlar arasında yer alıyor. Çin’e alternatif sektörler, tabii ki navlun maliyetlerinden kaynaklı olarak rekabetçiliğimizin azaldığı sektörler olmasına karşın son yıllarda artan ticaret hacmimiz ve Türk mallarının ABD piyasasında tanınırlığının artması, Türk yatırımcıları teşvik eden sebepler olarak öne çıkıyor.”
“Miami çok avantajlı hale geldi”
Yalçındağ, ABD yönetiminin, son yıllarda işsizliğin azaltılmasıyla ilgili kapsamlı çalışmalar yaptığını ifade etti. ABD’nin 50 eyaletinde farklı seviyelerde teşvikler verildiğini anlatan Yalçındağ, ABD’nin eyalet bazından incelenmesi ve söz konusu yatırımların eyaletlerin teşvik politikalarına göre yönlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Yalçındağ, “Örneğin, Florida eyaletinin Miami şehri, dünyanın her tarafından gelen yatırımcılar için çok avantajlı hale geldi. Florida, hem bireyler hem de işletmeler için önemli vergi avantajları sağlıyor. Şahıs şirketleri için bireysel gelir vergisi ve devlet gelir vergisi istenmiyor. Tüm bu gelişmeler ışığında eyalet, Orlando ve Jacksonville şehirlerine doğru büyüyor.” diye konuştu.
TAİK olarak, ABD’de eyalet bazlı etkinlikler düzenlemeyi, bu etkinlikler vasıtasıyla Türk-Amerikan iş dünyalarını birbirine daha sıkı bağlarla bağlamayı hedeflediklerini aktaran Yalçındağ, iki taraf arasındaki potansiyeli bilen, ikili ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirme bilincinde olan bir kurum olarak, sonuç odaklı etkinliklerle ticareti geliştireceklerine inandıklarını, bu yönde çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti.
“Türkiye, bu değişimde yerini almalı”
Geçen yılın verilerine göre, mücevherat ihracatının, özellikle de gümüş ihracatının öne çıktığını aktaran Yalçındağ, şunları kaydetti:
“Bunun haricinde en çok makine sektöründe ihracat yaptığımızı söyleyebiliriz. Almanya ve Rusya’dan sonra ABD, Türkiye’nin en çok makine ihracatı yaptığı üçüncü ülke. Turbo jetler, buzdolabı ve motorlar en çok ihracat yaptığımız ürün grupları. Otomotiv, Türkiye için ABD’ye ihracatta önemli bir sektör. 2022 yılında 1,2 milyar dolar ihracat yaparken, 290 milyon dolara yakın ithalat yapmışız, net ihracatçı olduğumuz en önemli sektör. Halı, çimento, demir çelik çubuklar ihracatımızda öne çıkan diğer kalemler. Diğer taraftan, son 4-5 yıldır ABD, Çin’den yaptığı ithalatı peyderpey düşürme politikası izliyor. Başkan Biden, ikili ilişkiyi yeniden şekillendirmek amacıyla Çin malları üzerindeki tarifeleri sürdürürken, yeni ticaret kısıtlamaları getirdi. Bu bağlamda ABD, Çin’e alternatif Tayvan, Vietnam, Kamboçya gibi pazarlardan satın almalar yapıyor. Türkiye, bu değişimde yerini almalı, Türk hükümeti ve iş dünyası bu süreci iyi değerlendirmelidir. Bu süreç, aynı zamanda Amerikalı paydaşlarımız için de politikalarına uyumlu kazan-kazan ilişkisi oluşturuyor. Özelikle seçim sonrası ilişkilerin geliştirilmesinde bu konjonktür önemli rol oynayabilir. Bu yönüyle TAİK olarak, iki ülke arasındaki STA ve 100 milyar dolar ticaret hedefi çerçevesinde yeni bir yol haritası belirleyip yeni rotanın ikili ticarete kutup yıldızı olmasını diliyoruz. “