Anasayfa / Ekonomi / Türkiye ABD ilişkilerinde yeni dönem

Türkiye ABD ilişkilerinde yeni dönem

Amerikan Şirketler Derneği (AmCham Türkiye) ve TAİK iş birliği ile düzenlenen “Türkiye ABD Ticari İlişkilerinde Geleceğe Bakış” temalı toplantı TAİK Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, AmCham Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, TAİK Başkan Yardımcısı Haydar Yenigün ve AmCHam Başkan Yardımcısı Emre Karter’in katılımıyla gerçekleştirildi.

İkili ilişkilerinin ele alındığı ve gelecek dönem hedeflerinin paylaşıldığı toplantının açılışında konuşan TAİK Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, iki ülke ilişkileri açısından yeni dönemin başladığını bildirdi.

Yalçındağ, bu yüzden toplantının başlığını “ABD ile yeni dönem” olarak belirlediklerine işaret ederek, son yıllarda, tedarik zincirinde yaşanan kırılmaların, dünya genelinde yakın pazarlar ve üretim üslerini öne çıkardığını, salgın sonrası bastırılmış talebin dışa vurumunun, ticaret rotalarının yeniden şekillenmesine yol açtığını, Türkiye ile ABD dış ticaretinin de bundan olumlu etkilendiğini söyledi.

2019’da 20 milyar doların altında olan Türkiye-ABD ticaret hacminin 2022 yılında 32 milyar doların üzerine çıktığına dikkati çeken Yalçındağ, şunları kaydetti:

“ABD ticaret verilerine baktığımızda, ABD ithalatı 2022 yılına 2019’a göre yüzde 35 artarken Türkiye’den ithalatı yüzde 80’nin üzerine yükselmiştir. Mücevherat, enerji, demir çelik sektörleri bu dönemde ABD’li firmaların en çok talep ettiği sektörler olurken otomotiv satışlarımız ise 2021 yılı ile 1 milyar doların üzerine yükseldi. Geçtiğimiz yaz dönemi içerisinde, Türkiye ile ABD arasındaki siyasi ilişkilerin pozitif ilerleyişi, önümüzdeki döneme ilişkin verilen olumlu sinyaller, ticaretin de hızlanacağına dair beklentilerimizi pekiştirmiştir. Bizler de iş dünyası temsilcileri olarak, yeni bir yola girdiğimizi görerek bir yol haritası oluşturmaya çalışıyoruz. Başkan Trump ve Başkan Erdoğan ile başlayan ‘100 milyar dolar’ ticaret hacmi hedefimiz, hükümetlerin de benimsediği bir politikaya dönüştü.

ABD’de Başkan Biden hükümetinin de değişime rağmen bu politikayı devam ettirmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Siyasi alanda hangi meseleler yaşanırsa yaşansın karşılıklı ticaretimizin bunlardan etkilenmeden istikrarlı bir şekilde yükselmeye devam ettiğini görüyoruz. Ticaretimiz bu yönüyle ilişkilerimiz açısında önemli bir güvence oluşturuyor. Son 3 yılda ticaret hacmindeki yüzde 54’lük artış, 100 milyar dolarlık ticaret hedefinin uzak olmayan bir hedef olduğunu bizlere göstermektedir. TAİK olarak, 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşmak ve ikili ticari ilişkileri güçlendirmek için geniş bir coğrafyayı ve güçlü bir pazarı temsil eden ABD’ye eyalet bazlı bir yaklaşım benimsememiz gerektiğine inanmaktayız.”

“Türk şirketlerinin yer aldığı büyük projelerde ABD’li şirketlerle yapılacak ortak girişimler, gidişatı değiştirebilir”

Mehmet Ali Yalçındağ, Türkiye’nin yakın çevresinde 1,2 milyar insanın bulunduğu ve 28 trilyon dolarlık bir pazara erişim sağlayabileceği bir konumdayken, sadece ABD’de 330 milyon insanın olduğu ve 27 trilyon dolarlık bir pazarı temsil ettiğinin unutulmaması gerektiğini vurguladı.

Bu bağlamda, TAİK eyalet komiteleri yapılanmasıyla, her eyalette sektörel odaklı etkinlikler düzenleyeceklerini bildiren Yalçındağ, “Örneğin, Kaliforniya’ya teknoloji ve start-up odaklı heyetler gönderirken, Massachusetts eyaletinde medikal ekipmanlar sektörüne, Michigan’da ise otomotiv yan sanayi sektörüne yönelik etkinlikler gerçekleştireceğiz. Türkiye, ABD ile ticaretini 100 milyar dolara çıkardığında ABD’nin en büyük yirmi beşinci ticaret partnerinden on üçüncü ticaret partneri konumuna gelecek ki bunun kurun istikrarı için de çok önemli olduğunu düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Yalçındağ, Türkiye ve ABD arasındaki ticari ilişkilerin başka bir boyutunun da dünya ekonomisinde Çin’in küresel etkisinin yarattığı dinamikler olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“ABD gibi, Türkiye de özellikle Afrika’da Çin ile rekabet içindedir. Çin’in Afrika’daki varlığının, Pekin’in jeopolitik hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik olduğunu görüyoruz. Çin, Afrika ve Orta Asya bölgelerinde ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalan ülkeler üzerinde yönetilemeyen borç yükleriyle siyasi etki sağlarken, aslında bu ülkelerin stratejik kaynaklarına ve altyapısına hakim olmayı amaçlamaktadır. Uzmanlar, Çin’in ekonomik olarak zayıf olan ülkelere büyük altyapı projeleri için kasıtlı olarak yüksek borç verdiğini ve bu ülkelerin borçlarını ödeyemediklerinde Çin’in bu projeleri devraldığını iddia etmektedir. Türk müteahhitleri de aynı şekilde Afrika ve Orta Asya’da Çinli rakipleriyle rekabet etmektedir. Afrika’da Türk şirketleri, değeri 78 milyar doları aşan 1.500’den fazla projeyi hayata geçirerek altyapı, sağlık, ticaret, kırsal kalkınma, enerji ve tarım gibi alanlarda Afrika ülkeleriyle iş birliği yapmaktadır.

Müteahhitlerimiz, genellikle yerel işletmeler ve işçilerle iş birliği yaparak daha yüksek kalitede, zamanında ve makul maliyetle inşaat projeleri gerçekleştirmektedir. Geçen yıl yalnızca Sahra Altı Afrika’da Türk inşaatçıların üstlendiği projelerin değeri 5 milyar doları aşmış ve tüm yurt dışı Türk inşaat projelerinin yüzde 17’sini oluşturmuştur. Ancak, Türk şirketleri şu anda Çin Exim Bank ve Çin İpek Yolu Fonu gibi Çin devlet destekli kredilere karşı rekabet etmekte zorlanmaktadır. Bu rekabetin formu ve hamlelerinin oldukça karmaşık olduğunu oralarda iş yapan müteahhitlerimizden her fırsatta duyuyoruz. Türk şirketlerinin yer aldığı büyük projelerde ABD’li şirketlerle yapılacak ortak girişimler, bu gidişatı değiştirebilir. Kazan-kazan durumunu ortaya çıkarabilecek bu birliktelikler, ABD firmaları için Çinli şirketlerle rekabetlerini güçlendirecektir. Türkiye-ABD ortaklıkları, aynı zamanda kıtada gerçek bir kalkınma fırsatı sunabilir. Biz de bu yüzden hem US Exim’e hem de Türk Exim’e bir çağrıda bulunuyoruz. Afrika ve Orta Asya’daki projelerde finansmanın daha da güçlendirilmesi için ivedilikle bir formül bulunmalıdır.”

“Amerikalılar ile daha çeşitli ortaklıklar kurmalıyız”

Ayrıca, Türk müteahhitlerinin uzun yıllardır ABD’nin Orta Doğu ve Afrika’daki bazı diplomatik misyonlarını inşa ettiğini dile getiren Yalçındağ, “Diplomatik misyonlarının inşasını bize emanet eden Amerika demek ki bize güveniyor. Neden Amerikalılar ile daha çeşitli ortaklıklar kurmayalım?” diye konuştu.

Yalçındağ, ABD ve Türkiye arasında askeri öğrenci değişim programının 2017 yılında sonlandırıldığını ancak geçen aylarda programın tekrar hayata geçtiğini ve iki ülke arasında askeri eğitim alanında gelişmeler yaşandığını bildirdi.

“Trade Winds önümüzdeki yıl yine Türkiye’de gerçekleşecek, son 15 yıl içinde ikinci kez Türkiye’de gerçekleşiyor”

Geçen haftalarda ABD’nin de katılımıyla Agile Spirit-Çevik Ruh 2023 tatbikatının gerçekleştirildiğini anımsatan Yalçındağ, konuşmasına şöyle devam etti:

“Diğer yandan Amerikalı Kongre üyeleri Türkiye’ye ziyarette bulundu. Bunların hepsi çok önemli sinyaller. Ben inanıyorum ki bu iyi havanın etkisi yakın zamanda ticarete de katkı yapacaktır. İkili ilişkilerde ivme yakaladığımız bugünlerde bir diğer sevindirici haber de ABD Ticaret Bakanlığı tarafından paylaşıldı. Önümüzdeki yıl mayıs ayında ABD hükümetinin en büyük ticaret heyeti olan “Trade Winds”in Türkiye’de gerçekleşeceği açıklandı. Son 15 yıl içinde ikinci kez Türkiye’de gerçekleşiyor olduğunun altını çizmek isterim.

Bu tekrarın başka bir örneği yok çünkü. Her yıl farklı bir ülkede yapılan bu etkinlik için Türkiye’nin seçilmiş olması, iki ülke ticari ilişkilerinin geleceği için önemli bir gösterge. ABD’li bakan ve bakan yardımcılarının da katılımlarıyla ortalama 50 Amerikan firmasının ülkemize gelmesini öngörüyoruz. Tüm özel sektörümüzü bu programı yakın markaja almaya davet ediyorum.”

“Türkiye Yatırım Konferansı” bu yıl özellikle ABD’li yatırımcılar tarafından beklentimizin çok üstünde bir ilgi gördü”

Yalçındağ, TAİK olarak bu yıl 13’üncüsü düzenleyecekleri “Türkiye Yatırım Konferansı” hazırlıklarından da bahsetti. 19-20 Eylül’de New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu marjında iki günlük bir Türkiye programı düzenlediklerini aktaran Yalçındağ, şu bilgileri verdi:

“Bu yıl özellikle ABD’li yatırımcılar tarafından beklentimizin çok üstünde bir ilgi gördüğümüzü söylemem gerek. 19 Eylül’de Goldman Sachs ev sahipliğinde Sayın Mehmet Şimşek ile yatırımcıları bir araya getirdiğimiz toplantının kayıtlarının kapanmasına henüz 10 günden fazla süre varken toplantı salonunun kapasitesini doldurmuş bulunuyoruz. Bu da şu demek oluyor; dünyanın en önemli fonları, portföy yöneticileri Türkiye’yi dinlemek, bu bileti almak istiyor. Bu toplantının hemen ardından 20 Eylül’de Cumhurbaşkanımızı kısıtlı katılımlı, kapalı bir toplantıda 20 Fortune 100 CEO’su ile bir araya getiriyoruz.

Dünyanın en büyük firmalarının iki ülke arasında gerçekleştirmek istedikleri yatırım ve iş fırsatlarını Cumhurbaşkanımızla görüşecekleri dolu dolu ve çok keyifli bir toplantıya hazırlanıyoruz. Dünyadaki ticaret ve ekonomi dengelerinin bu kadar hızla değiştiği bir dönemde bizlerin de hızlı hareket etmesi gerekiyor. Sizlerin de desteğiyle bu heyecana herkesi ortak etmek istiyoruz. Önümüzdeki süreçte bu hedef doğrultusunda atacağımız somut adımlar hakkında sizleri bilgilendirmeye devam edeceğiz.”

“Özellikle Ukrayna-Rusya savaşından sonra ABD’li şirketlerinin çoğu yapılarını Türkiye’ye kaydırıyorlar”

AmCham Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu da konuşmasında, Türkiye-ABD ekonomik ilişkileri, AmCham Türkiye öncelikleri ve önümüzdeki haftalarda Washington ve New York’a yapılacak ziyaretlere ilişkin bilgi verdi.

Türkiye ve ABD arasında geçmişi uzun yıllara dayanan güçlü ilişki olduğuna dikkati çeken Turnaoğlu, bu ilişkinin dünyadaki en önemli ve köklü stratejik ilişkiler arasında yer aldığını söyledi.

Turnaoğlu, iki ülke arasındaki ticarette son 2 yılda yaşanan artışın çok değerli olduğunun altını çizerek, “Burada bir ticaret ivmelenmesi var ve arada dengeli bir ticaret var. Şu an da Almanya’dan sonra Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 2. ülke ABD. ABD’de Türkiye’ye olan ticaret artıyor ve ABD’de bunu önemsiyor. Biz Türkiye’de 125 ABD merkezli şirketi ve 100 milyar dolar yatırımı temsil ediyoruz. Birinci önceliğimiz Türkiye’deki ABD yatırımlarını korumak ve artırmak.” dedi.

Türkiye’deki ABD merkezli şirket yatırımlarının arttığına dikkati çeken Turnaoğlu, şunları söyledi:

“Örneğin, üyelerimizden Mondelez International, son 5 yılda 110 milyon dolar Türkiye’ye yatırım yaptı ve buradan ABD’ye ihracat yapıyor, 60 milyon dolardan fazla ürün ihraç etti. Üyelerimizden Kraft Heinz’in 100 milyon dolarlık bir diğer önemli yatırımı oldu. ABD şirketleri genelde uzun vadeli yatırım yapıyor, Türkiye’de ekonominin istikrar kazandığı ortamda bunun daha da artacağını öngörebiliyoruz. Dünkü OVP programının amacı da bu. ABD şirketleri için Türkiye’nin bölgesel merkez olmasını sağlamak ikinci önceliğimiz.

Özellikle Ukrayna-Rusya savaşından sonra ABD’li şirketlerinin çoğu yapılarını Türkiye’ye kaydırıyorlar, bunun artarak devam edeceğini öngörüyoruz. Şu an üyelerimizin dörtte biri zaten Türkiye’den bir bölge yönetiyorlar, bunun daha da artacağını düşünüyoruz. Üye şirketlerin birlikte çalıştığı Türk şirketlerinin küresel değer zincirine daha fazla katılımını sağlamak için çalışıyoruz. Örneğin P&G Türkiye olarak yurt içinden tedarikçilerimizin 82’si yurt dışındaki P&G şirketlerine 140 milyon dolara yakın ham madde ihracatında bulunuyor. Bunun pek çok örneği var.”

Turnaoğlu, iki yıldır çalışmalarını sürdürdükleri “Global Turks” adlı projenin bulgularında Türkiye’de yetişen ve daha sonra yönetici rollerinde görev alan “1.000 Global Türk”ün yetenek haritasını ortaya koyduklarını bunu da önümüzdeki haftalarda New York’ta gerçekleştirecekleri tanıtım toplantısı ile açıklayacaklarını paylaştı.

Tüm bunların yanı sıra yaptıkları ve hedefledikleri diğer çalışmalardan bahseden Turnaoğlu, iki ülke arasındaki ticaret hacmini artırmak için çalışmaya devam edeceklerini bildirdi.

“Trade Winds 2024, 15 Mayıs’ta Türkiye’de gerçekleşecek”

Turnaoğlu, “Türkiye’nin iklim değişikliği, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme programlarının entegrasyonuna aktif destek sağlamak istiyoruz. Amerikan şirketlerinin Türkiye ile ilişkisi ticari olduğu kadar toplumsal dayanışma ve sürdürülebilirlik alanında da öne çıkıyor ve bizim bir diğer önceliğimizi oluşturuyor. Örneğin sürdürülebilirliğe odaklanan üyemiz Dow ile Aksa Holding’in ortak yatırımı olan Dow Aksa şirketi AmCham Yatırım Ödülü’nü rüzgar kanadının daha verimli ve hafif olmasına yönelik karbonfiber yatırımı ile kazandı. Bu 2 milyar doların üzerinde bir proje. Şubat ayında yaşanan deprem felaketi sonrasında, ABD Ticaret Odası’na üye şirketlerin 100 milyon doların üzerinde katkısı oldu, teknoloji olarak da bu katkıyı daha da artırmak için çalışmalar devam ediyor, bununla ilgili ekimde bölgede bir toplantı yapacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

ABD hükümetinin en önemli ticari etkinliklerinden olan Trade Winds 2024’ün 15 Mayıs’ta Türkiye’de gerçekleşeceğini dile getiren Turnaoğlu, bu toplantı için Türkiye’nin seçilmesinin iki ülke arasında yeni dönemin başladığının en somut göstergesi olduğunu söyledi.

Turnaoğlu, “2017’den beri yapılmıyor olan TIFA mekanizmasının sonbaharda Ankara’da yeniden hayata geçiriliyor olması da çok önemli. Bu da somut bir gelişme. Türk Amerikan ticaretini geliştirebilecek önemli bir adım.” dedi.

“OVP’nin dün açıklanması Mehmet Şimşek’le Goldman Sachs’la yapacağımız toplantının ehemmiyetini daha da artırdı”

Toplantının ardından AmCham Türkiye ve TAİK yetkilileri gazetecilerin sorularını yanıtladı.

TAİK Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, “OVP’nin dün açıklanması Mehmet Şimşek’le Goldman Sachs’la yapacağımız toplantının ehemmiyetini daha da artırdı. Aldığımız bilgilere göre, ABD’li yatırımcılar programı dinlemek, sorular sormak, birinci ağızdan yanıt almak için heyecanla bizi bekliyorlar.” dedi.

Türkiye’nin hiçbir şey için geç kalmadığının altını çizen Yalçındağ, ABD-Türkiye arasındaki siyasi ilişkilerin ekonomik ilişkilere etkilerine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Ticaret-siyaset ve askeri konular ile ilgili ABD yetkilileri zaman zaman bu üçünü ayırıyor, zaman zaman birlikte hareket ettiriyorlar. Çin probleminden dolayı ortaya çıkacak fırsatı Türkiye hala kaçırmış değil. Türk-Amerikan ilişkilerinde tekerleği bir çevirmek lazımdı, o tekerleği çevirdikten sonra onu hızlandırmak çok problem taşımıyor. Çin’den yakaladığımız fırsatı hala kaçırmış değiliz ama siyaseten bazı konular bu durumu biraz erteletiyor. Türkiye artık eskisi gibi söylenen her şeyi yapan bir ülke, yapmazsa cezalandırılan ülke konumunda değil, oyun kurucu haline geldi. Karşımızdaki ABD’de olsa her şeyi oturup konuşuyoruz.

Bizim gördüğümüz, uzun zamandır siyasi ve askeri alanda yaşanan sorunların bitme aşamasına geldiği… Biz ekim ayının bunun için bir milat olduğunu düşünüyoruz. Ekimden itibaren Türk-ABD ilişkilerinde başka bir boyuta, başka bir noktaya geleceğimizi iş dünyası olarak görüyoruz. Yeni dönemde artık ertelenen, ticarette 100 milyar dolara gidecek adımlar çok daha hızlı atılacak. 100 milyar dolar hedefi öylesine koyulmuş bir hedef değil, iki ülke arasında tamamen stratejik belirlenmiş bir hedef.”

AmCham Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Turnaoğlu ise ABD vizesinin kolaylaşması yönündeki soru üzerine, ciddi bir problem olan vize konusunda baya aşama kaydedildiğini belirterek, “2 yıla varan vize randevuları vardı, yüzde 100 çözülmedi ama ciddi anlamda iyileşme olduğunu söyleyebilirim.” dedi.

TAİK Başkan Yardımcısı Haydar Yenigün de Türkiye’nin çoğu alanda oyunun içinde olduğuna dikkati çekerek, Türkiye’nin üreten bir ülke olarak ABD ile ikili ilişkilerinde herhangi bir sorun öngörmediğini dile getirdi.

Türk heyetinin ABD ziyareti

AmCHam Başkan Yardımcısı Emre Karter, Türkiye’nin siyasi katılımlı ABD ziyaretine ilişkin bilgi verdi.

Eylül ile birlikte, ikili ziyaretler ve iş dünyası olarak yapılan yatırım ve ticaret odaklı etkinliklerle bu gelişmelere daha da ivme kazandırmaya yönelik yeni bir döneme girildiğine işaret eden Karter, şunları söyledi:

“12-15 Eylül’de, AmCham delegasyonu olarak Washington DC’ye bir ziyaret gerçekleştireceğiz. Burada 4 gün boyunca Kongre, Senato üyeleri, önde gelen düşünce kuruluşları ile temaslarda bulunacağız. Yaklaşık 50 birebir toplantı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bunun yanında Washington’da Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamak amacıyla, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Washington Büyükelçiliğimiz ev sahipliğinde bir resepsiyon gerçekleştiriyoruz. Burada Türk-Amerikan iş dünyası ve kamu temsilcileri ile bir araya geleceğiz. Söz konusu ziyaretin ardından ABD’deki çalışmalarımızı devam ettirerek New York’a geçiyoruz. Birleşmiş Milletler Genel Kurul haftasında New York’ta Türk-Amerikan ilişkilerini ön plana çıkaracak birçok etkinlik düzenleniyor.

Bu etkinliklere Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız, iş dünyası temsilcileri olmak üzere birçok üst düzey yetkili katılıyor. AmCham olarak biz de bu etkinlikler kapsamında hem TAİK Yatırım Konferansı’na ABD’li yatırımcı ve üst düzey yönetici katılımı konusunda destek sağlıyoruz, burada üst düzey yöneticiden kastımız CEO ve yönetim kurulu başkanları olacak. 18 Eylül’de New York’ta Global Turks projemizin sonuçlarını açıklayacağımız uluslararası lansman toplantımızı düzenleyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi iş birliğiyle Citibank ev sahipliğinde gerçekleştireceğimiz bu etkinlikte Global Türklerin en iyi örneklerinden isimler konuşmacı olarak yer alacak. Bu panelimizde hem Amerikan firmalarından örnekler vereceğiz hem de İstanbul Finans Merkezi Genel Müdürü Sayın Ahmet İhsan Erdem’i ağırlayacağız.”

“Türkiye’ye yatırımların yüzde 9,2’sini oluşturan “toptan ve perakende ticaret sektörü” en cazip dördüncü sektör olarak öne çıkıyor”

Toplantıda paylaşılan bilgilere göre, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika’ya yakınlığı, sadece 4 saatlik uçuş mesafesinde 1,3 milyar kişilik 26 trilyon dolarlık geniş bir pazara açılan erişimi, stratejik coğrafi konumu nedeniyle önemli bir potansiyele sahip. 85 milyonu aşan nüfusu ile önemli bir iç pazara sahip olan Türkiye, Avrupa Gümrük Birliği üyeliği ve çok sayıda serbest ticaret anlaşması, yaklaşık 1 milyar kişiyi kapsayan geniş bir serbest piyasa alanına erişim sağlıyor.

Türkiye’deki yabancı yatırımların sektörel dağılımına bakıldığında, finans sektörü yüzde 31,4 gibi önemli bir paya sahip. İmalat ve enerji sektörü ise toplam yatırımlara sırasıyla yüzde 24,1 ve yüzde 10,2 katkı sağlıyor. Özellikle Türkiye’nin aldığı toplam yatırımların yüzde 9,2’sini oluşturan “toptan ve perakende ticaret sektörü” en cazip dördüncü sektör olarak öne çıkıyor.

Türkiye’nin 2016 yılında 2 milyar doların biraz üzerinde ABD’ye hizmet ihracatı, 2021 yılında 3,9 milyar dolara kadar yükselmiş durumda. 2022 yılında ABD’ye hizmet ihracatının ise resmi olmayan rakamlara göre 5 milyar doların üzerinde gerçekleştiği tahmin ediliyor. Haziran 2022 ile Mayıs 2023 arasında Türkiye’yi ziyaret eden ABD’li turist sayısı da yaklaşık 1,1 milyona ulaşmış durumda.

Diğer Haber

Petrol fiyatlarında sert düşüş: Benzin ve mazot fiyatlarına yansıyacak mı?

Motorine zam geliyor (22 Kasım 2024 akaryakıt fiyatları)

Brent petrol fiyatları ve dövizdeki değişikliklerle birlikte güncel benzin, motorin ve LPG (otogaz) fiyatları gündemdeki yerini koruyor. Bu gece yarısından itibaren …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir