İSTANBUL (AA) – Yarı Değerli Doğal Taş Uzmanı ve Koleksiyoneri Volkan Yaşar Berber, Türkiye'nin yarı değerli doğal taş çeşitliliğinde önemli bir yere sahip olduğunu, doğru değerlendirildiğinde Türkiye'nin yıllık 1 milyar dolarlık ham yarı değerli taş geliri elde edebileceğini belirtti.
Altınbaş Üniversitesi'nin tarafından yapılan açıklamaya göre, “Kıymetli Taş Dünyasında Türkiye'nin Önemi ve Yeri” konferansı gerçekleştirildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen arı Değerli Doğal Taş Uzmanı ve Koleksiyoneri Volkan Yaşar Berber, Türkiye'nin jeolojik zenginliği göz önüne alındığında yarı değerli taşların varlığına yönelik yeterli potansiyeli olduğuna dikkati çekerek, “Bilinçli ve geniş çaplı bir yarı değerli taş madenciliğinin yapılması durumunda, ülkemizin yıllık yaklaşık 1 milyar dolarlık ham yarı değerli taş geliri elde etmesi oldukça muhtemeldir. Kuyumculuk sektöründe son zamanlarda sıkça ele alınan satış stratejileri kavramı, mevcut örnekler ele alındığında üzerine düşülmesi gereken başlıca konu haline gelmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.
Berber, “İngiltere'den Ural Dağları'na, Avrupa kıtası ve İran'dan Fas'a, Orta Doğu ve Kuzey Afrika göz önüne alındığında, zengin yarı değerli taş yatakları Türkiye'de de bulunmaktadır. Türkiye, yıllık yaklaşık 50 milyar dolarlık global ham yarı değerli taş ticaretinde dünya üzerinde en zengin yarı değerli taş yataklarına sahip 25-30 ülke arasında en düşük geliri elde eden ülkelerden.” ifadelerini kullandı.
Sektöre ilişkin AR-GE ve yatırım çalışmalarının artırılması çağrısında bulunan Berber, şunları kaydetti:
“Akademik çalışmalar artırılmalı, konuyla ilgili panel, sempozyum ve çalıştaylar düzenlenmelidir. Bu programların sonrasında raporlar paylaşılmalı ve sektör bilinçlendirilmelidir. Ayrıca yurt dışı fuarlar takip edilmeli, örnek olan çalışmalar fuarlara taşınmalıdır. Değerli ve yarı değerli taşların satışı ve pazarlanması konusunda yeni yaklaşım ve stratejiler takip edilmeli ve belirlenmelidir. Bu alanda yüklü sermayelere gerek olduğundan sermayeleri güçlü işletmeler sektöre yönlendirilmelidir. Buna yönelik çalışacak olan firmalar, bulunduğu mevcut durumu izlemeli ve konumuna göre adımlar atmalıdır. Örneğin işletmenin mali durumu, üretim olanakları, istihdam yapısı, teknolojik gelişmelere uygunluk gibi konulara titizlikle dikkat edilmelidir. Bu sayede güncel teknikler kullanılacak, ithalat maliyeti düşerek rekabet gücü artacaktır. Bunun sonucunda yeni pazarlar aranacak, yeni iş kolları geliştirilecek ve yeni ihracat kalemleri oluşturulacaktır. Tüm bunlarla birlikte çağdaş satış stratejilerinin de uygulanmasıyla sektör sürekli güçlenecek ve dünya markası haline gelecektir.”