Anasayfa / Ekonomi / Yapay zeka, ekosistemi tehdit eden istilacı türlerle mücadeleyi kolaylaştırıyor

Yapay zeka, ekosistemi tehdit eden istilacı türlerle mücadeleyi kolaylaştırıyor

ANKARA (AA) – Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na (UNEP) bağlı
Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetlerine İlişkin Hükümetlerarası Bilim
ve Politika Platformu’nun şubat ayında yayımladığı rapora göre, istilacı
yabancı türler biyolojik çeşitlilik kaybından sorumlu faktörler
arasında bulunuyor. Çoğu zaman insan aktiviteleri sonucu yabancı
oldukları bir habitata karışan bu türler, göç ettikleri bölgelerin
ekosistemlerine ciddi zararlar verebiliyor.

Rapora
göre, tanımadığı bir habitata dahil olan 37 binden fazla yabancı tür
mevcut. Bitki, hayvan, mantar, mikroorganizma gibi farklı gruplara dahil
olan bu yabancı türlerle dünyanın hemen her bölgesinde karşılaşılıyor
ve her yıl ortalama 200 yeni yabancı tür tespit ediliyor. Bu yabancı
türlerin 3 bin 500’ünden fazlası, katıldıkları habitatlara zarar
vermeleri nedeniyle “yabancı istilacı türler” olarak kabul ediliyor.
Güncel rakamlara göre 1061 yabancı bitki, 1852 yabancı omurgasız hayvan,
461 yabancı omurgalı hayvan ve 141 yabancı mikrop küresel olarak
istilacı tür olarak biliniyor.

İstilacı türlerin
faaliyetlerinden en çok etkilenen bölgeler arasında yüzde 34’le Amerika
kıtası ilk sırada gelirken, bu kıtayı yüzde 31’le Avrupa ve Orta Asya,
yüzde 25’le Asya Pasifik, yüzde 7 ile Afrika ve toplam yüzde 8’le diğer
bölgeler takip ediyor.

Kayıt altına alınan
küresel tür kaybında doğrudan ya da dolaylı şekilde yüzde 60 oranında
etkili olan istilacı türlerin hem ekosistemlere hem de küresel ekonomiye
verdikleri zararın artacağı tahmin ediliyor.

“Biyolojik istila dünyanın her yerinde görülebilir”

Institut
Français Türkiye tarafından düzenlenen “Akdeniz, Baskı Altında Bir
Deniz” etkinlik dizisine katılmak üzere Ankara’ya gelen CNRS Araştırma
Müdürü ve ekolog Franck Courchamp, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Dünyanın
bir biyoçeşitlilik krizi yaşadığını ifade eden Courchamp,
biyoçeşitliliğin azalmasının ardında yatan faktörleri habitat kaybı,
kirlilik, aşırı kullanım, iklim değişikliği ve biyolojik istila şeklinde
sıraladı.

Biyolojik istilayı, gelişen ulaşım
teknolojileriyle ya da çeşitli insan etkileriyle bir türün kendi
habitatı dışında başka bir yere taşınması olarak tanımlayan Courchamp,
“Arada okyanuslar, dağlar, çöller olabiliyor. Normalde o türlerin o
bölgelere gitme imkanı yok.” dedi.

Başka bir
bölgeye aktarılan türlerin, mücadele ettikleri avcı türleri, yarış
halinde oldukları diğer canlıları ve onları etkileyen hastalıkları eski
bölgelerinde bıraktıklarını anlatan Courchamp, üzerlerindeki baskılar
kalktıktan sonra yabancı türlerin giriş yaptıkları bölgeyi ele
geçirebildiklerini kaydetti.

Biyolojik istilanın
dünyanın her yerinde görülebileceğinin altını çizen Courchamp, “Bizim
egzotik olarak tanımladığımız ve başka kıtalardan başka ekosistemlerden
gelen 35 bin civarında tür var ve bunların yaklaşık yüzde 10’unu, yani 3
bin 500’ünü istilacı yabancı türler olarak adlandırıyoruz.” şeklinde
konuştu.

Bu türlerin ekosistem ve insan
sağlığının yanı sıra ekonomi üzerinde de olumsuz etkileri olduğunu
vurgulayan Courchamp, şöyle devam etti:

“Örneğin
bitki virüsleri, istilacı böcekler mahsulün azalmasına yol açarak tarım
ve ormancılık faaliyetlerindeki verimi düşürebilir. Sinekler gibi bazı
böceklerin ısırması insan sağlığı üzerinde çeşitli ciddi problemlere yol
açabilir. Dahası altyapıya zarar verebilirler, binalara zarar veren
akkarıncalar ve denizcilik ekipmanlarına zarar veren midyeler buna örnek
gösterilebilir. İstilacı türler her yıl küresel olarak 400 milyar dolar
değerinde ekonomik kayba yol açıyor.”

İstilacı
türlerin Türkiye’deki deniz, tatlı su ve karasal ekosistemler üzerinde
yarattığı zararların finansal boyutu üzerine yakın bir zamanda Türk
bilim insanlarıyla yaptığı çalışmanın sonuçlarına atıfta bulunan
Courchamp, “Türkiye’de oluşan zarar gerçekten devasa. Son 50 yılın
verileri üzerinden baktığımızda biyolojik istila sonucu milyar dolar
seviyesinde bir kayıp olduğunu söylememiz mümkün.” tespitini paylaştı.

Türkiye’de
de tıpkı diğer ülkelerde yaptıkları çalışmalarda olduğu gibi veri
yetersizliği sonucu mevcut istilacı türlerin ancak yüzde 10’unun
oluşturduğu kaybı ölçebildiklerini bildiren Courchamp, türlerin yüzde
90’ının neden olduğu zarar hakkında ellerinde bir bilginin olmadığını,
bu nedenle tespit edilen zararın, bilinenin çok daha üzerinde
olabileceğini belirtti.

Yapay zeka araştırmaları hızlandırıyor

Konuyla
alakalı araştırmalarda yapay zekanın ciddi bir katkısı olduğundan
bahseden Courchamp, yapay zekayı kendi çalışmalarına entegre etme
şeklini şöyle özetledi:

“Yapay zeka elektriğin
icadı gibi bir devrim meydana getirdi. Bizim yaptığımız işi çok hızlı ve
daha verimli bir şekilde gerçekleştiriyor ve kullanıp keşfettikçe daha
büyük potansiyeli olduğunu görüyoruz. Biz yapay zekayı biyolojik
istilanın özellikle ekolojik boyutlarını anlayabilmek için kullanıyoruz.
İstilacı türlerin ekolojik etkisi çok çeşitli. Habitatları, türleri yok
edebilirler, toprağın Ph dengesinde değişimlere yol açabilirler,
yangınları artırabilirler. Tüm bunları birbirleriyle kıyaslamak çok zor.
Dahası, istilacı türlerin etkilerine dair on binlerce çalışma var ve
bizim el yordamıyla bu çalışmalara bakıp, bilgileri toplayıp, derleyip
karşılaştırıp onları analiz etmemiz çok zor. İşte bu yüzden yapay zeka,
on binlerce çalışmadan bu bilgileri çekip bize uyumlu olanları
verebiliyor. Böylelikle biz de ekosistem üzerindeki çok çeşitli etkileri
analiz edip anlayabiliyoruz.”

Kendilerinin
günlerce tamamlayamayacağı bir çalışmayı yapay zekanın 1 dakika gibi
kısa bir sürede gerçekleştirdiğine dikkati çeken Courchamp, özelikle
iklim değişikliğinin hız kazandığı bugünün koşullarında bunun çok önemli
bir destek olduğuna değindi.

Courchamp
sözlerini, “Biyoçeşitlilik hızla azalıyor ve konu üzerine yeterince
çalışma yapılamıyor. Koruma çalışmalarını artırabilirsek biyolojik
çeşitlilik gerçekten çok hızlı ve verimli bir şekilde toparlanabilir.
Bunun için araştırmaya ve farkındalığa ihtiyacımız var.” diyerek
tamamladı.

Muhabir: Yeter Ada Şeko

Diğer Haber

Trafikteki araç sayısı 31 milyon

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayındaki kara taşıtları istatisiğini açıkladı. Ekim ayında 209 bin 401 …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir