Makina Mühendisleri Odası (MMO) Enerji Çalışma Grubu “Türkiye’de Enerji Nereye Gidiyor” başlıklı raporunu yayımladı. Geniş kapsamlı rapor çarpıcı veriler sunuyor ve iktidar ile sermaye arasındaki ilişkilerin boyutunu gözler önüne seriyor. Son yıllarda özellikle yol, köprü, hastane gibi altyapı projeleri daha görünür olduğu için bu alanlarda ticaret-siyaset ilişkisi daha fazla gündem olsa da, rapor, enerji alanının bunların tümünden daha büyük bir vurgun olduğunu ortaya koyuyor. Pastada neredeyse herkes var; Sabancılar, Kolinler, Cengizler, Limaklar, Kalyonlar, Zorlular, Çalıklar ve dahası…
Pastanın büyüklüğü ise yıllık onlarca milyar liradan fazla. Konu enerji olunca sermaye ve iktidarın çıkarları ortaklaşıyor. Ancak çıkar çatışması net; bir tarafta evinin iaşesini karşılamak, ısınmak, aydınlanmak için faturalarla boğuşan milyonlar, diğer tarafta ise sayısı iki elin parmağını geçmeyen ve iktidarla izaha muhtaç ilişkileri bulunan milyonerler var. Özelleştirmeden elde edilen vurgunlar, elektrik dağıtımında yurttaşın sırtından kazanılan milyarlar, halkın vergisinden teşvik adı altında dağıtılan paralar ve daha fazlası…
Enerjideki vurgunu 3 başlıkta özetledik.
1- Elektrik Üretim AŞ VURGUNU: 9,06 MİLYAR LİRA
Elektrik fiyatlarındaki artışın başlıca nedeni olarak döviz kurlarındaki yukarı yönlü hareket gösterildi. Gerçekten de zamlarda toplam elektrik üretimi içindeki payları yarıya yakın olan ve bedelleri döviz ile ödenen ithal kömür ve doğal gazın maliyetlerinin, döviz kurlarındaki artışlardan dolayı artmasının payı yüksek. Ancak yüksek faturaların tek sebebi bu değil. Bilindiği üzere ülkenin elektrik dağıtımını özel şirketler üstleniyor. Söz konusu bu özel şirketler, dağıttıkları elektriğin yaklaşık üçte birini kamuya ait olan Elektrik Üretim AŞ’den (EÜAŞ) alıyor. Bu nedenle EÜAŞ’ın dağıtım şirketlerine sattığı elektrik ne kadar zamlanıyorsa, ona yakın oranda dağıtım şirketlerinin de halka sattığı elektrik zamlanıyor. Fiyatları ise Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) her 3 ayda bir belirliyor. Ancak 2020’de EÜAŞ elektriğe indirim yapıyor, fakat söz konusu indirimin faturalara yansıması bir yana, faturalara zam geliyor. Böylece kamu şirketlerinin üzerinden birkaç özel şirketin cebine milyarlar sokulmuş oluyor. EÜAŞ’ın dağıtım şirketlerine sattığı elektriğin fiyatı ve dağıtım şirketlerinin halksa sattığı elektriğin fiyatı aşağıdaki tabloda;
Yukarıdaki tabloya göre 1 Ekim 2019 – 1 Ekim 2020 arasında EÜAŞ’ın elektrik dağıtım şirketlerine sattığı elektriğe yüzde 55,5 oranında indirim yapılırken, aynı dönemde halkın faturasına yüzde 5,7 zam yapıldı. Peki bu “indirim hokus-pokusu” ile EÜAŞ’tan özel dağıtım şirketlerinin cebine fazladan ne kadar para transfer edilmiş oldu. MMO raporu bunu da hesaplayarak kayıt altına alıyor. Buna göre dağıtım şirketlerinin 60 milyar kwh satış yapacağı varsayımından hareketle şirketlerin kasasına konan paralar şu şekilde;
♦ 2020 yılının ilk çeyreğinde yaklaşık 1,09 milyar TL,
♦ 2020 yılının ikinci çeyreğinde yaklaşık 1,81 milyar TL,
♦ 2020 yılının üçüncü çeyreğinde yaklaşık 3,25 milyar TL
♦ 2020 yılının dördüncü çeyreğinde yaklaşık 2,91 milyar TL
Böylece toplam vurgun 9,06 milyar lirayı buluyor. Böyle bir parayı finanse etmek için 83 milyon yurttaşın her birinden 109 lira almak gerektiği düşünülürse pastanın büyüklüğü daha net anlaşılıyor. Peki kim bu dağıtım şirketleri? Bu şirketler ve şirketin hangi sermaye grubuna ait olduğu da aşağıdaki gibi;
♦ TRAKYA EDAŞ-IC Yatırım Holding
♦ BOĞAZİÇİ EDAŞ-Cengiz ve Limak Holding
♦ ÇAMLIBEL EDAŞ-Limak Kolin ve Cengiz Holding
♦ MERAM EDAŞ-Alarko ve Cengiz Holding
♦ AKDENİZ EDAŞ-Cengiz, Kolin ve Limak Holding
♦ ULUDAĞ EDAŞ-Limak Holding
♦ ANADOLU YAKASI EDAŞ-EnerjiSa (Sabancı Holding)
♦ BAŞKENT EDAŞ-EnerjiSa (Sabancı Holding)
♦ TOROSLAR EDAŞ-EnerjiSa (Sabancı Holding)
♦ ADM EDAŞ-Bereket Holding
♦ GDZ EDAŞ-Bereket Holding
♦ SAKARYA EDAŞ-Akkök Holding
♦ YEŞİLIRMAK EDAŞ-Çalık Holding
♦ ARAS EDAŞ-Çalık Holding
♦ FIRAT EDAŞ-Kazancı Holding
♦ VANGÖLÜ EDAŞ-Türkerler Holding
♦ ÇORUH EDAŞ-Kazancı Holding
♦ OSMANGAZİ EDAŞ-Zorlu Holding
2- YEKDEM VURGUNU: 19,64 milyar TL
Yenilenebilir enerji destekleme mekanizması (YEKDEM) ilk çıktığında pek çok uzman YEKDEM’in faydalı bir uygulama olduğunu düşündü. Gerçekten de düzenlemelere göre tükenebilir enerji yerine yerli ve doğal kaynaklardan sürdürülebilir enerji teşvik ediliyor, dahası teşviklerden büyük ölçüde küçük girişimler faydalanıyordu. Ancak aradan geçen zaman içinde hem teşviklerin miktarı dudak uçuklatan boyuta ulaştı hem de teşvik verilen şirketler, yapılan düzenlemeler nedeniyle büyük ölçekli şirketler olmaya başladı. Artık üretim için teşviğe ihtiyaç duymayan, dahası iktidar ile olağandışı ilişkileri olan şirketler YEKDEM pastasının da aslan payını alıyor. Durum böyle olunca memleketin tarım arazilerine JES’ler, derelerine HES’ler kurmak için adı Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinde sıkça duyulan bir grup şirket adeta birbirleriyle yarışıyor. Üstelik çevre mevzuatına da uyum sağlamadıkları için, adı yenilenebilir enerji olmasına rağmen, doğayı katlediyorlar. Peki YEKDEM mekanizması nasıl çalışıyor da kamu kaynakları bir grup şirketin kasasına giriyor? Burada da görmeye alışkın olduğumuz vurgun yöntemi dövizle alım garantisi.
YEKDEM aracılığıyla, yenilenebilir enerji kaynağı kullanan santrallara 10 sene boyunca ve kullanılan kaynağa bağlı olarak ABD Doları bazında özel fiyat tarifesi üzerinden elektrik alım garantisi sağlanıyor. Yetmiyor, lisanslı yatırımlarda, yerli aksam kullanılması halinde 5 sene boyunca ilaveten yerli katkı payı ödeniyor. İlk bakışta kulağa hoş gelebilse de kamunun cebinden bir avuç şirkete aktarılan tutarlar dudak uçuklatıyor. Zira büyük ölçekli ve iktidarla temaslı sermaye grupları, gerekli izinleri alıp, bir yenilenebilir enerji santralı kurabilmek için canla başla çalışıyorlar. Böylece Türkiye’de 2011 yılında 171 GWh olan yenilenebilir enerji kaynaklarından elektik üretimi, YEKDEM’in başat etkisi ve bu sektördeki teknolojilerin gelişmesi ile 2015 yılında 17 bin 610, 2016’da 42 bin 808, 2017’de 48 bin 923, 2018’de 62 bin 505 ve 2019’da 78 bin 677 GWh’a ulaşıyor. Bu sene ocak-eylül arasındaki üretim ise 62 bin 195 GWh. Şimdi bu üretimden kaldırılan vurguna bakalım, zira bu üretimi gerçekleştiren şirketlere verilen alım garantisi piyasa fiyatından bile değil, piyasa fiyatlarının üzerinden. Detaylar aşağıdaki gibi;
Böylece YEKDEM adı altında, ürettikleri elektriği piyasa fiyatının üzerinde devlete satabilen bir mekanizma yaratılmış oldu. Halkın payına ise bu mekanizmayı vergilerle desteklemek, kuruyan dereler, çöle dönen tarım arazileri düştü. 1 Ocak 2018’den 30 Eylül 2020’ye dek piyasa fiyatının üzerinde yapılan ödeme MMO Enerji Çalışma Grubu tahminlerine göre 48 milyar 889 milyon TL. Halkın salgınla uğraştığı 2020 yılında bu tutar 19 milyar 641 milyon lira. Bu paranın finansmanı için 83 milyon yurttaştan para toplansa kişi başına 237 TL düşerdi.
Peki bu pastayı yiyenler kim? EÜAŞ vurgununda elektrik dağıtım ağında karşımıza çıkan sermaye grupları YEKDEM vurgunununda da karşımızda. İşte EÜAŞ vurgunundaki şirketlerin MMO tahmini hesaplamalarına göre YEKDEM’den aldıkları paralar;
3- KAPASİTE MEKANİZMASI VURGUNU:
Kapasite mekanizması bir ülkenin elektrik piyasasında arz güvenliğini sağlamak adına uyguladığı tedbirlerden biri. Türkiye’de de ilk kez 2007’de gündeme gelen bu uygulamada hızlı artan talebe karşılık yurtiçindeki kurulu gücü yükseltmek amaçlanıyor. Ancak aradan geçen yıllar içinde bırakın talep fazlasını, arz fazlası oluşuyor ancak kapasite mekanizması bu koşullar altında 20 Ocak 2018’de yürürlüğe giriyor. Tıpkı YEKDEM’de olduğu gibi burada da siyaset-ticaret ilişki ağı bir biçimiyle suistimale girişiyor ve mekanizma yürürlüğe girmesinin ardından 1 yıl geçmeden 10 Kasım 2018 ve 9 Ocak 2019’da yayımlanan değişiklik yönetmelikleriyle, yararlanma kriterleri ve ödeme sistemi esastan değiştiriliyor. Bu mekanizma ile ilk halinde yerli kömür, doğalgaz ve yerli kömür yakması halinde ithal kömür santrallarına teşvikler veriliyor. Başvuruları kabul edilen özel sektör santrallarına, maliyetleri, piyasada oluşan fiyatın, kaynak çeşidine göre hesaplanan teorik birim maliyetin altında kalması ve doğal olarak o santralın bu nedenle satış yapamaması veya zarar etmesi halinde, üretim yapmadıkları veya zararına satış yaptıkları süre için bir bütçe sınırları içinde TEİAŞ tarafından ilave ödeme yapılması imkânı getiriliyor. Daha basit ifadeyle, santralların zarar edeceği anlaşıldığında bu zararın oluşmaması için devlet şirketlere fark ödemesi yapıyor. Ancak aradan zaman geçtikçe kullanım kriterleri gevşetiliyor ve hemen her santral mekanizma kapsamına alınıyor. 2019’da yapılan değişiklikle HES’ler de mekanizmaya dahil ediliyor. Ardından mekanizmaya kabul şartları şirketler lehine esnetiliyor. Görüldüğü üzere enerji piyasasında zarar etmek imkânsız. Peki kapasite mekanizmasından en çok parayı kim aldı? MMO Raporu’nda konuya ilişkin ilk 10 şirket aşağıdaki gibi listelendi. Şirketler YEKDEM ve EÜAŞ vurgunundan tanıdık…