Anasayfa / Ekonomi / MMO:Sanayi bu yıl binbir güçlükle ayakta durdu

MMO:Sanayi bu yıl binbir güçlükle ayakta durdu

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), 67’nci Sanayinin Sorunları ve Analizi bültenini yayımladı. Bültende sanayinin 2020’de yaşadıkları ve 2021’e taşıdığı sorunlara dikkat çekildi. Buna göre ülke ekonomisinin omurgasını oluşturan sanayi sektörü, pandeminin damgasını vurduğu 2020 yılını küçülmeden, kıt kanaat ayakta geçirdi. Bu durum ise ülke ekonomisinin tümüne de küçülmeden yılı tamamlama zemini hazırladı. Ne var ki, bu kıt kanaat da olsa ayakta durma, ileriye dönük önemli kırılganlıklar biriktirerek ancak gerçekleşti.

Genişletilmiş para politikası, kredi genişlemesi, büyümüş bütçe açığı, bastırılmış döviz kuru, düşük tutulmuş kredi faizleri ile zorlanan iç talep, genelde ekonomiye, özelde sanayiye su üstünde 2020’yi geçirme imkânı verse de, ileriki yıllarda suyun üstünde durmayı güçleştirecek önemli yükler bindirdi. Raporda bu anlamda sanayini 2020 serüvenini “Kıt kanaat geçinmeye” benzetmenin mümkün olduğu belirtildi. Bunun ileriki yıllarda tekrarı, sürdürülebilirliği ise oldukça zor.

Raporda öne çıkan başlıklar şöyle:

Pandemi şartlarında ekonomilerin kapandığı, iç talebin düştüğü tüm dünyada, özellikle merkez ülkelerde 2020, ağır küçülme yılı oldu. Avrupa İstatistik Ofisi, Eurostat’ın tahminine göre Avro alanının 2020’de küçülmesi yüzde 6,8, AB’nin küçülme oranı ise yüzde 6,4’ü buldu. Bu şartlar içinde Türkiye ekonomisinin 2020 büyüme oranının en az yüzde 2’yi bulması dikkat çekicidir. Ne var ki, bu oranın önünü ve arkasını resmi büyüterek iyi gözlemek gerekir. Ülke ekonomisinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş yılı olan 2018’den itibaren düşük büyüme patikasına girdiği ve son 3 yıldaki büyüme oranın ortalama yüzde 2’ye indi. Başta istihdam-işsizlik olmak üzere birçok sorunuyla baş edebilmek için ortalama yüzde 5-6 büyümeye ihtiyacı olan Türkiye’nin, son 3 yılında yüzde 2’lik büyümesi ile yetinemeyeceği, bunun birçok sorunu biriktirdiği belirtilmelidir.

2020’de 3,8 trilyon TL’ye ulaşan banka kredilerinin “Takipteki kredi” kısmı 167 milyar TL olarak tanımlanıyor. Bu da kredilerin yüzde 4,4’ü tutarında. Geniş anlamda sanayinin kullandığı krediler bu toplamda 1,1 trilyon TL’yi bulurken, takipteki kredi tutarı 20 milyar TL’ye yakın. Bu da toplam kredilerin yüzde 2’sinin biraz altı demek. Dolayısıyla sanayide batık kredi oranı daha düşük görünüyor. Ancak bu, sektörden sektöre değişiyor. Örneğin kredilerin en çok kısmını kullanan tekstilde takipteki kredi oranı yüzde 4,4’ü bulurken en çok kredi kullananlardan metal ana sanayiinde yüzde 3,2 gıda da ise yüzde 3,8 olarak gerçekleşiyor.

2019 yılında büyümek bir yana, yüzde 0,7 oranında küçülen sanayinin ithalatı da azalmıştı. Dolayısıyla imalat sanayiinde dış ticaret 2019 yılında 9 milyar dolar fazla verdi. 2020’de ise imalat sanayiinde ithalat artarken ihracat azaldı ve dış ticaret açığı 20 milyar dolara yaklaştı. Bu sonuç, 37 milyar dolara yakın açık veren cari dengeyi de etkiledi. İmalat sanayiinde net fazla veren sektörlerin başında gelen giyim sanayii 2020’de de bu özelliğini korudu ve 2019’a göre azalsa da 13,8 milyar dolar fazla verdi. Gıda, net fazla veren ikinci sektör ve 2020 net fazlası 7,9 milyar dolara yaklaştı. Tekstilin net fazlası da 7,5 milyar dolara yakın gerçekleşti.

Sanayi üretimi endeksinde 2020’de yıllık yüzde 1,5 artış görülmesine karşın sanayi istihdamının 37 bin, oran olarak da yüzde 0,7 azalması dikkat çekiyor. Sanayide çalışan sayısı 2019’da 5 milyon 561 iken, 2020’de 5 milyon 524 olarak belirlendi. Bu da 37 bin istihdam azalışı demek. Oran olarak yüzde 0,7 sanayi istihdam azalması yaşanmış görünüyor.
Öte yandan çalışılan saat başına üretimin 2020’de yüzde 6 artmış olması dikkat çekici bir detay. Pandemi nedeniyle aynı işin daha az işçiyle ve daha uzun çalıştırmak yoluyla bu verimliliğin elde edilmiş durumda.

Ticari kredilerin ve tüketici kredilerinin daha çok kamçılanmasıyla, ekonomi, geniş anlamda da sanayi, dibe vurmaktan kurtarıldı ama iki yan etki, enflasyon ve cari açık artışları, hem büyüme hızını kesti hem de 2021’e önemli kamburlarla girilmesine yol açtı.

Yurtiçi üretici ya da sanayici fiyatları 2020’de yüzde 25,15’i; imalat sanayii ürünlerindeki yıllık fiyat artışı da yüzde 27,3’ü buldu. Sanayinin harareti, cari açığı da büyüttü. 2020’de imalat sanayiinde ithalat artarken ihracat azaldı ve dış ticaret açığı 20 milyar dolara yaklaştı. Bu sonuç, 37 milyar dolara yakın açık veren cari dengeyi doğrudan şekillendirdi.
Enflasyon ve cari açık, önümüzdeki dönemde de genelde ekonomi özel olarak da sanayi açısından kritik önemde. Özellikle yükselen ithal emtia fiyatları önem kazanıyor. Petrol, gıda, metal gibi ürünlerin uluslararası piyasaları yükseliyor. Türkiye sadece enerji değil, ana metal ve gıda gibi sektörlerde de ciddi ithalatçı konumunda. Hem üretim hem de tüketim yapısında ithalat oldukça yüksek. Bu nedenle, emtia fiyatlarındaki artışlar bir yandan ithalat faturasını kabartırken diğer yandan girdi maliyeti kanalıyla enflasyonu olumsuz etkiliyor. Eylülden bu yana petrol fiyatları yüzde 50, ana metal ve tarımsal emtia fiyatları yüzde 20 civarında yükseliş gösterdi. Diğer ürün fiyatlarında da önemli artışlar var. Bu gelişmeler ithalat fiyatlarını ciddi şekilde yukarı çekmeye başladı. Dünya emtia fiyatlarındaki yükseliş, Türkiye’nin enflasyon ve cari işlemler dengesine dair en önemli risk ve 2021’in de en önemli tehdidi.

Diğer Haber

Trafikteki araç sayısı 31 milyon

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayındaki kara taşıtları istatisiğini açıkladı. Ekim ayında 209 bin 401 …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir