İSTANBUL (AA) – Yeditepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Binnur Okan Bakır, ramazan ayında nasıl beslenmemiz gerektiğine dair açıklamada bulundu.
Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Bakır, ramazan ayı boyuncu doğru beslenme tercihlerinin genel sağlığımıza büyük katkı sağlayabileceğini belirterek uygunsuz besin tercihi ve beslenme tarzının sağlığımıza büyük zarar verebileceğine dikkati çekti.
Ramazan ayı, tüm gün aç kalınmasının ardından aile fertlerinin ve dostların bir araya geldiği, çeşit çeşit yemekle süslenen iftar sofralarında yemeğin biraz fazla yenebildiği, beslenme rutininde ve sağlıkta önemli değişikliklere yol açan bir ay olduğundan uzmanlar ramazanda sağlıklı kalabilmek için doğru beslenme tercihlerinin önemine vurgu yapıyor.
Ramazan süresince besin tercihlerimiz kadar tüketilen besinlerin porsiyonunun, iftar ile sahur arasındaki öğün sıklığının önemli olduğunu belirten Bakır, “Bu süreçte doğru tercihler genel sağlığımıza büyük katkı sağlayabileceği gibi, uygunsuz besin tercihi ve beslenme tarzı sağlığımıza zarar da verebilmektedir. İlk önerilerden birisi sahura kalkılması, ilk öğünün gün başlarken yapılmasıdır. İftarı da mümkün olduğunca iki ana öğüne bölmek, sonrasında küçük, ancak kan şekerinizi dengelemeye yardımcı olacak ara öğünler tüketmek önemlidir.” ifadelerini kullandı.
– “Doğru Beslenme Metabolik Kontrol”
Bakır, doğru besinlerle, doğru sıklıkta beslenen bireylerin Ramazan ayı sürecinde daha iyi metabolik kontrol sağladığını kaydederek, kan şeker ortalamalarının ve kan yağlarının olumlu yönde değiştiğinin de bilindiğini belirtti.
Sahurda tüketilecek besinlerin posadan zengin sağlıklı karbonhidratlar olan taze sebze, meyve ve işlenmemiş tahıllar içermesi, beraberinde mutlaka süt, yoğurt, peynir gibi bir kalsiyum kaynağının tüketilmesinin önemine değinen Bakır, “Sağlıklı yağlar içeren kuruyemişler ve zeytin tüketimi de kan şekeri kontrolüne ve tokluğun uzatılmasına katkıda bulunacaktır. Çok tuzlu besinlerden, kızartma, kavurma gibi çok yağlı besinlerden ve sosis, sucuk, salam gibi işlenmiş et ürünlerinden kaçınılmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Sıvı tüketiminin önemine de değinen Bakır, besinler kadar sıvı tüketimine de dikkat edilerek; çay, kahve gibi sıvılardan alınan sıvının yeterli olmayacağı, iftar ile sahur arasındaki sürede mutlaka yeterince su içilmesi gerektiğini hatırlattı.
Bakır, iftarın ikiye bölünmesinin faydalı olacağına işaret ederek açıklamasını şöyle tamamladı:
“Tüketilecek besinlerin tek seferde kontrollü miktarlarda tabağa alınması, gereksiz ve farkında olunmadan fazla tüketimin önüne geçebilir. Hurma, zeytin, peynir ve tam taneli ekmek ile iftariyelikler tercih edilebilir. Alternatif olarak çorba ile birlikte salata ve yoğurt tüketilebilir. İkinci kısımda ise salata ve sebze yemekleri ile beraber sağlıklı bir pişirme yöntemleri ile pişirilmiş et, tavuk, balık veya kuru baklagiller ile tam tahıllardan oluşan bir ana öğün yapılabilir. Geç yatan bireyler için iftardan 2-3 saat sonra ara öğün önerilebilir. Bu öğünde mevsim meyve ve sebzeleri ile birlikte protein ve kalsiyum açısından zengin olan süt, yoğurt, peynir gibi besinler tüketilebilir.”