Anasayfa / Ekonomi / TPI/Serdar: Türkiye’nin rüzgarda potansiyeli yüksek

TPI/Serdar: Türkiye’nin rüzgarda potansiyeli yüksek

TPI Composites Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Kıdemli Başkan Yardımcısı Gökhan Serdar Bloomberg HT’de Üst Düzey programına katıldı.

Programda Serdar’ın öne çıkan ifadeleri şunlar oldu:

Türkiye petrol ve doğalgazda şanslı bir ülke değil ancak temiz enerji kaynaklarında çok şanslıyız. Rüzgarda yaklaşık 140 bin megavatlık bir potansiyelimiz var ve biz şu anda bunun sadece 12 bin megavatını kullanıyoruz yani yüzde 10’undan bile azını. Türkiye’nin kurulu gücünde 100 bin megavatın biraz üstünde olduğunu düşünürsek Türkiye’nin toplam ihtiyacının bile ötesinde bir rüzgar potansiyeline sahibiz. Bu da büyük bir şans bizim için. Tabii ki bu potansiyeli çok daha iyi kullanmamız gerektiğini düşünüyorum.

TPI dünyanın en büyük bağımsız rüzgar tribünü kanat üreticisi. Dünyanın her tarafında operasyonlarımız var. EMEA bölgesinde merkez ve üretim üssü Türkiye. Türkiye’de 4 bin kişiyle üretim gerçekleştiriyoruz. Avrupa’ya giden ve Avrupa’da kurulan her 3 kanattan birisi TPI Türkiye’den gidiyor. İhracat ağırlıklıyız, yüzde 80 ihracat, yüzde 20 yerli piyasaya çalışıyoruz.
Sanayinin geneline bakarsak Türkiye’de çok güçlü bir rüzgar sanayisi oluşmuş durumda. Özellikle son 15 yılda rüzgar kurulumların artması ve burada izlenen doğru politikalarla Türkiye’deki rüzgar sanayisinin gelişmesi hızlandı. Bugün baktığımızda kanat, kule, jeneratör ve elektronik birçok aksamı Türkiye’de şu an üretebilir konumdayız. Sektörde toplam 25 bin istihdam sağlanıyor, 1,5 milyar euroluk bir hacme ulaşıldı ve aslında bu hacim Türkiye’nin ihtiyacının da çok üstünde. Böylelikle cari açığın kapanmasında da büyük katkısı var sektörün.

Jeopolitik gelişmeler ülkelere enerji bağımsızlığının önemini hatırlattı. Temiz enerji de enerji bağımsızlığına çok büyük katkı sağlıyor. Aslında sektörde dünyada geçici bir türbülans yaşanıyor. Hem kurulumların istenen seviyede olmaması hem dünyadaki ihale mekanizmalarının çok yoğun bir rekabet ortamı yaratması ve Avrupa gibi gelişmiş bölgelerde özellikle izin süreçlerinin uzun sürmesi sektörü olumsuz etkiledi. Ama önümüze baktığımızda 2025 ve sonrası için çok büyük bir ivme bekleniyor.

Rüzgardan enerji üretmenin maliyetine baktığımızda 1-2 senelik enflasyonist ortamı geride bırakıyorum ve daha da geriye bakıyorum ve yüzde 70 bir maliyet düşüşü yaşadık. Biz temiz enerjiyi fosil yakıtlardan daha ucuz elde eder noktaya geldik. Rüzgardan elektrik üretmek hem doğalgazdan hem kömürden daha ucuz hale geldi. Tabi son yıllarda yaşadığımız hammadde fiyatları, enflasyon ortamı falan bunlar fiyatları yükseltti. Ama tabii yüzde 70’lik düşüşü düşündüğümüzde bu artışlar çok da kayda değer değil. Maliyet artışları özellikle tribün üreticileri üzerinde çok büyük bir baskı yarattı.

İhracatımız için de en önemli pazarımız Avrupa. Avrupa’nın da rüzgarda çok büyük planları var. W Power diye de bir paket açıkladılar. Biz de tam bunun ertesi Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği olarak Avrupa Parlementosu’unun içerisinde bir toplantı gerçekleştirdik. Biz Türkiye’nin Avrupa’nın güvenilir tedarik zinciri ortağı olacağına inanıyoruz. Çok büyük bir fırsatımız olduğuna inanıyorum. Avrupa bizim yetenek havuzumuzu da biliyor ve Avrupa’nın bize ihtiyacı var. Şu anda tedarik zincirini destekleyen bir paket de hazırlıyorlar, ve burada “Made in EU” derse biz bunun dışında kalıyoruz ama “Made in Europe” dediklerinde biz Gümrük Birliği’ne dahil olduğumuz için bizde bu paketin içine dahil oluyoruz.

Enerji sektöründe özellikle de rüzgarda yatırımcıların finansmana ulaşımı çok önemli. Çünkü yatırımcıların o kurulumları gerçekleştirmesi önemli çünkü sistem oradan besleniyor. Tabi burada faizlerin yüksek seyretmesi böylelikle uzun vadeli yatırımları doğal olarak etkiliyor. Ancak buna rağmen rüzgar fizibil yatırımlara ulaşıyor. Fakat bir sorunumuz Türkiye dışarıdan komponent getirdiğinde Avrupa Birliği’nin ihracat kredilerinden, ihracat desteklerinden faydalanabiliyor, ama bu komponenti biz Türkiye’de üretip teslim ettiğimizde aynı sistemden yararlanamıyoruz. Bunun için de Türk Eximbank’ın da dahil olduğu bir model üstünde çalışılıyor, eğer bir ikili anlaşma sağlanabilirse Türkiye’deki endüstriyi de bu çok rahatlatır. Çünkü yatırımcı açısından Hindistan’dan kanat getirmek finansman anlamında daha cazip Türkiye’deki kanat üretiminden. Neyse ki bu konuda şu anda bir çalışma gerçekleştiriliyor.

Diğer Haber

ABD’li restoran zincirleri KFC ve Pizza Hut’ın satışları düştü

İsrail'in Gazze'yi işgali nedeniyle boykotların hedefindeki KFC ve Pizza Hut'ın aynı mağaza satışları ilk çeyrekte geriledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir