Anasayfa / Ekonomi / Emeğin hiper-sömürüsü…..

Emeğin hiper-sömürüsü…..

Son dönemde uygulanan ekonomi politikaları ile çok ciddi bir kaynak aktarımı yapıldığına dikkat çekiliyor. Prof. Dr. Erinç Yeldan’a göre servet transferi krizin sonucu değil ana nedeni. Prof. Dr. Yeldan: “Bu kadar kısa bir zaman diliminde bu denli çarpıcı bir gelir transferi ancak emeğin yoğun sömürüsü ve spekülatif rantlara dayalı servet transferi altında mümkün”

Krizin yarattığı toplumsal bunalım giderek büyüyor. Kronikleşen işsizliğin yanında kronikleşen enflasyon geçim şartlarını giderek zorlaştırırken halk artan hayat pahalılığı karşısında temel ihtiyaçlarını dahi artık borç ile karşılamaya çalışıyor. Sermaye kesimlerinin ve bankaların kârları katlanırken emek kesiminin krizi nasıl deneyimlediğini iktisatçı Prof. Dr. Erinç Yeldan ile konuştuk. Uygulanan ekonomi politikalarını ‘halka karşı ekonomik darbe’ olarak tanımlayan Prof. Dr. Yeldan “Yeni yandaş şirketler, yeni koalisyon ortaklarına servet aktarımı ve emeğin hiper-sömürüsü, her anlamda eşitsizliğin ve dışlanmışlığın derinleştirilmesi anlamına gelen bir savaştan bahsediyoruz” diyor.

Genel bir doğru olarak, her şeyden önce şunu unutmamamız gerekiyor: kapitalizmin krizleri her zaman bir servet aktarımı anlamındadır. Sadece temel bölüşüm ilişkisi açısından, yani ücretli emek – sermaye üzerinden değil, gerek sermaye gruplarının kendi içinde, gerekse de devlet – sermaye arasında yeni bölüşüm desenleri kurgulanır; eskiyen kurumlar, teknolojiler, üretim biçimleri terk edilir, yıkılır, yerine yeni teknolojiler, yeni sermayedar grupları, yeni çıkar mekanizmaları derlenir.

Türkiye’de de bu süreç yaşanmakta. Ve bir yandan da tüm Cumhuriyet döneminin kurumları ve bölüşüm ilişkileri yeniden kurgulanarak.

Unutmamalıyız ki, AKP kendisini ‘tek parti hükümeti’ diye tanıtmaya çalışsa da, aslında özü itibarıyla bir şirketler ve cemaatler koalisyonuydu. Zaman içerisinde de bu koalisyonun ağırlıklarının değişim gösterdiğini, bozulan ilişkilerin siyasi sonuçları olduğunu yakından biliyoruz. İktisat politikası olarak, bu söz konusu “geniş koalisyon” niteliği gereği AKP yönetimi sürekli olarak rant yaratma ve rant tahsisi mekanizmalarını yönetme uğraşı içindeydi. Koalisyon biçimini korumak, ortakların çıkarlarını gözetmek ve aralarındaki dengeyi sürdürmek gereği, AKP ekonomi politikaları ile öncelikle kısa sürede en çarpıcı biçimde rant üretmesi gerekliydi. Servet birikim mekanizmalarını harekete geçirme, konsolide etme ve bunu yaparken de yasal denetimlerin düzenlemelerinden kısıtlarından kurtulmak önemliydi. 2018 Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemi denilen rejim bu gerekliliğin adıdır.

Bu dönüşümde, denetleyici kurumlar ve yasa koyucu düzenlemeler yeniden biçimlendirilmeliydi; ve dolayısıyla, önce denetim kurumları “icraata ayak bağı oluyor, etkin karar alınamıyor” gerekçeleriyle engellendi, işlevsizleştirildi; ardından (para politikasında, mali politikalarda, çevre/kent politikalarında) tek kişilik karar alma merkezleri kurgulanarak, katılımcı demokrasi kurumları teker teker tahrip edildi ve söz konusu rantlar, çevre, şehircilik, özelleştirmeler, yerel ve ulus-ötesi ortaklıklar biçiminde yepyeni mecralarda “üretilmeye” başlandı. Ancak ne var ki, bu rant yaratım biçimleri bir yandan iktisadi dengeleri zorlarken diğer yandan da çarpık kentleşme, çevrenin tahribatı ve “temiz olan her şeyin kirletildiği” bir talana dönüştü.

Bir an önce cemaat ve yandaş şirketler gruplarına yüksek gelir transfer akışı sağlamak, bir yandan da halkı ‘başarı öyküleri’ ile oyalamak gerekiyor. Bu gereklilik, AKP ekonomi politikalarının öncelikle “her ne pahasına yüksek büyüme” kurgusunu sürdürmesi anlamına geliyordu. Yüksek büyüme zorunluluğu önce ucuz kredi, ucuz borçlandırma, ucuz finansman üzerinden, daha sonra da kaçınılmaz maliyetlerin doğrudan kamunun üzerine yıkılarak, günü kurtarma telaşına dönüştü.

Bankacılık sistemi ucuz kredi sunmaya koşullandırılırken, parasal genişleme ve faiz maliyetlerinin her yerde düşürülmesi yoluyla toplam talebin kamçılanması planlandı. Ne var ki bu yolda ulusal piyasalarda yaratılan dengesizlikler, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerine yansıyor, yani dış ticaret açığı, cari işlemler açığı ve sonuçta da döviz kurunda pahalılaşmayla sonuçlanıyordu.

Emir komuta zinciri dahilinde rastgele, bilinçsizce ve günü kurtarma amacıyla her ne pahasına büyüme, rant yaratma, servet aktarımını sürdürme amacına odaklanmış bu adımlar her defasında uluslararası ekonominin kısıtlarına çarpıyordu. Bu kısıtlar 128 milyar dolarlık döviz rezerv kullanımı, swap’lar, kayıt dışılık ve yüksek borçlanma anlamına geldi.

AKP iktidarları 2003’ten bu yana toplam 585 milyar dolar dış açık verdi, bunu 70 milyar dolara ulaşan kaynağı belirsiz, kayıt dışı “net hata ve noksan” kalemi altında izlediğimiz ve belki de yer yer “yasal olmayan” sermaye girişleri içeren döviz transferleri ile karşılama yoluna gitti. Türkiye’nin dış borçları bu dönemde toplam 315 milyar dolar artış gösterdi – ve hatta öyle ki AKP bu gerçeği tersine çevirerek “IMF’ye borçlarımızı ödedik” safsatası ile gizlemeye çalışmakta.

Şimdi yaşamakta olduğumuz yüksek enflasyon -ki bence bu, mevcut küresel mal ve para piyasası koşullarında “hiperenflasyon” boyutlarındadır- bu tahribatın, dengesizliklerin sonucudur. Söz konusu servet transferi olgusu bu krizin sonucu değil, aslında ana nedenidir. Enflasyon, döviz kurundaki aşınma bu sistemin yol açtığı dengesizliklerin tezahür edişidir.

Bahsettiğimiz ranta dayalı büyüme, daha doğru ifadesiyle spekülasyona yönelik büyümenin yarattığı dengesizlikler ve tahribat öncelikle ücretlileri, emeği ile geçinenleri, kırsal köylülüğü ve genel anlamda çalışanları vuruyor. Bu söylediğimiz soyut anlamda gelir geçer bir gözlem değil; bizzat TÜİK’in resmi istatistikleri bu durumu açıkça belgelemekte. Örneğin milli gelirin paylaşımına baktığımızda, ücretli emeğin milli gelirden aldığı pay 2019 başında yüzde 31,2 iken, şimdi bu oran yüzde 26’ya gerilemiş durumda; sermaye gelirlerinin payı ise aynı dönemde yüzde 56,2’den yüzde 64’e çıktı. Bu kadar kısa bir zaman diliminde bu denli çarpıcı bir gelir transferi ancak ve ancak emeğin yoğun sömürüsü ve spekülatif rantlara dayalı servet transferi altında mümkün olabilirdi.

(Grafikten bahsediyor.) Çok çarpıcı bir şekil önümüze çıkıyor: 2019 başından bu yana çeyrek dönemler itibarıyla ücretli emek ve sermaye gelirlerindeki değişimi izlersek aradaki makasını 2021 sonunda nasıl da açıldığını izliyoruz. Şeklin yarattığı görsel izlenim bir K harfini andırıyor. O yüzden artan eşitsizliğe dayanan bu tür büyüme deneyimi, kalkınma yazınında “K-tipi büyüme” diye adlandırılıyor. Metaforu daha da uzatırsak, Birleşmiş Milletler UNCTAD uzmanları, şekilde geçen resmin sanki bir timsahın alt ve üst çenesindeki açılmayı andırdığından hareketle, “timsah kapitalizmi” yakıştırmasını yapıyorlar.

Ancak, bahsettiğimiz eşitsiz büyüme, sadece emek-sermaye çelişkisi düzeyinde sınırlı değil; kadın-erkek çalışanlar arasında cinsiyet bazında, etnik bazda, bölgesel bazda yaşamın hemen her alanında karşımıza çıkıyor. DİSK-AR’daki uzman meslektaşlarımız, toplam 5,9 milyon ücretli kadın emekçinin yüzde 68’nin asgari ücret ve altında bir ücret düzeyinde çalışmaya mecbur kaldığını bilgisini bizimle paylaşıyor. Oysa tüm Türkiye’de toplam 19 milyonluk ücretli emekçi için bu ortalama yüzde 38 asgari ücret ve altında çalışan demek. Kadın emekçilerin ortalama ücreti, asgari ücretin sadece 1,25 misli; aynı oran erkek emekçiler için 1,50! Bütün bunlara bir de kadınların evdeki bakım hizmetlerini, ev ekonomisindeki gelire dönüşmeyen faaliyet ve sorumluluklarını ekleyin, ortaya sosyal koşullandırmalar ile yoğrulmuş bir hiper-sömürü tablosu çıkıyor.

PARS AHIR VE KÜMES DEZENFEKTAN TOZU

Pars dezenfektan tozu suyla temasa geçtiğinde yüksek ısı ürettiği için serpildiği ortamdaki mikrop ve asalakları öldürür ve dezenfeksiyon sağlanmış olur. Ahır içinde hayvan yokken ve uzun etkili
dezenfeksiyon yapılacaksa Pars dezenfektan tozu ıslak zemine atılarak uygulanır Pars dezenfektan tozu suyla temasa geçtiğinde yüksek ısı üretir ve serpildiği ortamdaki mikrop ve asalakları öldürerek dezenfeksiyon sağlamış olur. kuru zemine atılacak olursa suyla reaksiyon olmayacağı için ısı çıkmaz ve dezenfeksiyon işlemi gerçekleşmez.

 Pars  suyla temasa geçtiğinde yüksek ısı ürettiği için serpildiği ortamdaki mikrop ve asalakları öldürür ve dezenfeksiyon sağlanmış olur. Ahır içinde hayvan yokken ve uzun etkili
dezenfeksiyon yapılacaksa sönmemiş Pars ıslak zemine atılarak uygulanır. Çünkü, ahır yüzeyine toz olarak uygulandığında Pars hayvan varsa çıkan havadan, solunum
hastalıklarına neden olabilir. Bu nedenle suda seyreltilerek veya ıslak zemine uygulanması ve içeride hayvan yoksa yüksek düzey ve miktarda uygulanması tavsiye edilir. Çünkü Pars suyla temasa geçtiğinde yüksek ısı üretir ve serpildiği ortamdaki mikrop ve asalakları öldürerek dezenfeksiyon sağlamış olur. Eğer kuru zemine Pars atılacak olursa suyla
reaksiyon olmayacağı için ısı çıkmaz ve dezenfeksiyon işlemi gerçekleşmez.

1. Ahır içindeki dışkı ve kaba pisliklerin temizlenmesi
2. Ahır zeminin ıslatılması
3. Pars ın ahır zeminine serpilmesi
4. 10 dk sonra ahır içindeki kirecin ıslanıp ıslanmadığı kontrol edilir.
5. kuru yer varsa hortum yardımı ile kirecin üzerine incecik su püskürtülerek ıslatılır
Pars suyla temasa geçtiğinde yüksek ısı ürettiği için serpildiği ortamdaki mikrop ve asalakları öldürür ve dezenfeksiyon sağlanmış olur. Eğer zemine sönmüş toz kireç atılacak olursa bu etkisini gösteremez.
Pars ın antimikrobiyal activitesi ıslak çevrede hidroksil iyonları salması ile ilgilidir. Hidroksil iyonları birçok biyomolekülle reaksiyona girme özeliğinde olan oldukça yüksek okside edici serbest radikaldir
Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,

DMRSÜRENKİMYA LTD.ŞTİ

05523307100-05325466184

www.kimyadeposu.com

www.claypacks.com

www.nanotozlar.com

www.netyerim.net

www.kauçukdergisi.com

Diğer Haber

MİT’in etkisiz hale getirdiği Sedat Aksu’nun terör örgütünün sözde yöneticisi olduğu belirlendi

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından Irak'ın Gara bölgesinde gerçekleştirilen operasyonda etkisiz hale getirilen terörist Sedat Aksu'nun, terör örgütünün sözde konsey yöneticisi olduğu belirlendi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir