Anasayfa / Ayın Konusu / İmamoğlu “Kimden aldınız bu bilgiyi” diye sorunca gerçek ortaya çıktı: Çevre Bakanlığı

İmamoğlu “Kimden aldınız bu bilgiyi” diye sorunca gerçek ortaya çıktı: Çevre Bakanlığı

Katıldığı canlı yayında Kanal İstanbul projesiyle ilgili açıklama yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesi durumunda onu ikna edebileceğini söyle

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, HaberTürk’te yayınlanan programda gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Katıldığı canlı yayında Kanal İstanbul projesiyle ilgili açıklama yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bizim için hayati bir meseledir. Tümüyle hukuki mücadelemizi vereceğiz. Buna halkın da destek vereceğini biliyoruz. Ben her seferinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu talep ettim. Bu hafta da bu talebi yineledim” dedi.

İmamoğlu, “Bu konu benim şahsi meselem değil. Kanal İstanbul meselesi bizim için asla siyasi bir mesele değil. Bizim için hayati bir mesele” ifadelerini kullandı.

NAGEHAN ALÇI’YLA ATIŞMALAR

İmamoğlu’nun, programda sık sık Nagehan Alçı’yla atışması dikkat çekti.

Nagehan Alçı’nın “Bendeki bilgi Melen barajının 2021’de su vermeye başlayacağını yönünde” sözlerine, İmamoğlu, “Kimden aldınız bu bilgiyi Nagehan Hanım” deyince Alçı, “Çevre Bakanlığı’ndan aldım” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu ise bu cevap sonrasında “Yalnız ona karar verecek olan Tarım Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri’dir” deyince Alçı yanıt veremedi. Bu diyalog sosyal medyanın da gündemine oturdu.

İŞTE O TARTIŞMALAR

İmamoğlu, programda şu ifadeleri kullandı;

Bu konu benim şahsi meselem değil. Kanal İstanbul meselesi bizim için asla siyasi bir mesele değil. Bizim için hayati bir mesele. Dolayısıyla İstanbul için bu hususta tümüyle hukuka dayalı bir şekilde en son noktasına kadar mücadelemizi vereceğimizi, halkımızın da yoğun şekilde eşlik edeceğini, itirazlar, mahkemeler, hukukçuların önderliğinde yapacağımızı söylüyoruz. 16 milyon insanın seçtiği bir belediye başkanı var. Dolayısıyla bu çoğunluklu yapının karşılığı olarak halkımıza olarak sorumluluğumuzu yerine getireceğiz.

NAGEHAN ALÇI: Sizin Kanal İstanbul konusunda net bir şekilde karşı çıkışını açıkçası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrına benzetiyorum. Tayyip Erdoğan 20 sene önce çok büyük hata yapmıştı, ‘3. köprü katliamdır, müsaade etmeyeceğim’ demişti. Kendisi 3. köprüyü açan lider olarak tarihe geçti. Bülent Ecevit 1. köprüye en sert muhalefet eden bir isimdi o da 1. köprüyü açan Başbakan olarak tarihe geçti. Ben eğer hala o gün görevde olursanız Kanal İstanbul’u açmanın size nasip olacağını bunu da büyük mutlulukla yapacağınızı düşünüyorum. İstanbul gelişiyor, birtakım ihtiyaçlar da bunun beraberinde geliyor. İlk sorum şu, siz 15 madde sıraladınız, ‘kesinlikle Kanal İstanbul’u istemiyorum’ dediniz. Çalıştayı şimdi yapacaksınız. O maddeler bir çalıştay sonunda ortaya çıkması gereken maddeler değil mi?

İMAMOĞLU: Bir kere ben Kanal İstanbul meselesine sadece bugüne dair ilgi duyan bir insan değilim. Yaklaşık 2011 seçimlerinde ortaya atıldığı andan itibaren, siyasi görevim dahil, ilçe başkanıydım, belediye başkanı olduğumda işin içine girerek, analiz eden, bilim insanlarıyla sorgulayan, seçim döneminde çok hazır bir belediye başkanıydım. Yanılmıyorsam sizin programınızda diye hatırlıyorum, Kanal İstanbul konusu geçse de geçmese de bu konuda ciddi çalışmalarım var. Görüyorum ki bugünün konusu değil. Seçim döneminde niye konuşmadım? Çünkü hiç gündeme getirmediler.

BAKANIN AÇIKLAMASINDAN SONRA MEVZUYA GİRDİM

İMAMOĞLU: Bir sabah kalktığımızda bir gazetede bakanın demecinde ‘ihaleye çıkıyoruz’ dediğinde konuyu açtık. Ben bu bilgiye sahibim. Bana bunu aktaran çok güvendiğim onlarca bilim insanla bunu analiz etmiş bir belediye başkanıyım, bundan dolayı güvenle bu ifadeleri kullanıyormu. Bunu kamuoyuna açmak istiyoruz. En baştan beri söylediğimiz tek şey, evet söylediğimiz bu ama buna bilim karar versin. Ne ben söylediğim için toplum hayır ne de sayın Cumhurbaşkanı söylediği için evet desin.

ALÇI: Bu bilimi kutsallaştırmak değil mi, bu siyaset felsefesinin alanı değil midir?

İMAMOĞLU: Bu tarifiniz özür diliyorum, çok sığ kalır. Ekolojik dengeyi, stratejik yapıyı tümüyle bir şehrin, bana göre dünya haritasına baksanız, 5 yer sayın deseniz, İstanbul coğrafyası bunlardan ya bir ya iki gelir. Bana göre birinci. Böyle bir yapıya tarihçi, hukukçu, bilim insanı, çevreci, mühendisler, su bilimciler bakacak, bunlar karar verdikten sonra siyasetçi ne zaman, hangi finansman modeliyle karar verir.

VEYİS ATEŞ: Bu mesele üzerinden sayın İmamoğlu, sayın Cumhurbaşkanı ile polemiğe girerek benim siyasi muhatabım aslında sayın Erdoğan demek istiyor diye yorumlar var.

İMAMOĞLU: Ben bu anlamda sayın Cumhurbaşkanlığını muhatap alıp mevzuya dahil olmadım. Sayın Ulaştırma Bakanının açıklamasından sonra buna tepki koyan birisiyim.

“BEN GEÇMİŞTE YAPILANLARA HEP TEŞEKKÜR EDİYORUM”

İMAMOĞLU: Her seferinde Cumhurbaşkanımızla randevumu dile getirdim. Çağırsalar hemen gidip anlatmak isterim. İkna olacağına eminim, bana bu fırsatı vermesi gerekir. Koşa koşa giderim.

YILMAZ: Tekrar görüşeceğiniz söyleniyor.

İMAMOĞLU: Ben talep ettim. Whatsapp grupları iyi niyet, temenni, bayram kutlamalarına döner. Bu iş whatsapp grubu meselesi değil. Niye ikna edeceğimi söyleyeyim. Cumhurbaşkanının meseleleri çok büyük. Bugün Rusya Devlet Başkanı burada. Bugün bir süreç başladı. Dün yanıbaşımızda bir çatışma meselesi var. Böyle bir durumda sayın Cumhurbaşkanının doğru bilgilerle donatılabileceğine ilişkin Kanal ile ilgili endişelerim var. Ne dedi sayın Cumhurbaşkanı seçimde ‘İstanbul’un 40-50 yıllık su sorununu çözdüm’ dedi. Biz hiç cevap vermedik. Bilgim yoktu şimdi. Memnun da olduk. Arıtma tesisine gittiğimde geçmite yapılanlara teşekkür ediyorum. Sayın Veysel Eroğlu’na teşekkür ediyorum. Bütün bunlar 40-50 yıl çözdüm dediği meselede kuraklığın ardından sayın Cumhurbaşkanı ‘Bak İstanbul susuz kalacak’ dedi. Olaya kilitlendik, mecbur kaldık, açıklama yapmaya.

SAYIN CUMHURBAŞKANINI KANAL İSTANBUL’LA İLGİLİ İKNA EDERİM

İMAMOĞLU: 2016’da açılacak denilen Melen Barajı, 2020’de açılmadı. Buraya ek bir ihale yapılmak zorunda. Bu uyarıyı yaptıktan sonra ödeneği çıkmadı. Biz tekrar televizyondan uyarı yaptık. İktidara yakın gazetede haber çıktı, sayın Cumhurbaşkanı ödeneğin çıkması konusunda talimat verdi diye. Ben ikna ettim. Aynı şekilde ikna ederim, bana fırsatı versin. Eğer size oradan yaklaşım, cevap hatta bazen küçümseyerek cevaplar verilince, çok afedersinzi ben de gayet saygılı, teknik, bilimsel cevaplar veriyorum. Ben dedim diye İstanbul’un hayati meselesine karşı çıkılır mı? Sayın Cumhurbaşkanı dedi diye evet de denilemez.

ALÇI: Bendeki bilgi 2021 yılında Melen Barajı’nın su vermeye başlayacağı yönünde. Çevre Bakanlığı’na sordum, o raporu hazırlayanlara sordum.

İMAMOĞLU: Önce arkadaşlarım rapor sundu, atladım oraya gittim. Süreçten hiç bahsetmedim, çatlaklar var diye anlatmadım bile. Projeyi yerinde tespit ettik, paylaşımda bulunduk, inşallah bir an önce biter dedim. Arkadaşlarıma hemen atlayın gidin, ek maliyette, çatlakların giderilmesi işi, 600-700 milyon liralık ek proje. Bu yılın programına alındığını gazeteden okuduk, henüz teyid yok. Sayın Cumhurbaşkanı müdahale etmeseydi bunun bütçe işi reddedilmişti. Bu projenin yatırımın parasını İSKİ geri ödüyor. Daha rahmetli Özal döneminde ‘Melen İstanbul’un suyudur’ diye alınan karar üzerinden süreç yürüyor.

KANAL İSTANBUL’U SAVUNACAK BİR TANE BİLİM İNSANI BULAMADIM

ZEYREK: Sayın Cumhurbaşkanı bütün kaygılarınızı gidereceğiz dese o zaman da siz kategorik bir şekilde karşı çıkıyorsunuz diye bir izlenim edindim. Bu sorunlar giderilirse yapılabilir neden yapılmasın diye mi düşünüyorsunuz?

İMAMOĞLU: İstanbul’un böyle bir projeye ihtiyacı yoktur, evet ama hafif kalır. Evet gerek yok, niye, bu ülkenin, bu şehrin ekonomik sorunları var. Milyonlarca işsizi var. Asgari ücretten toplumun geçim sorununu çözememesine kadar ekonomik sorunlarımız var. Bu maliyetle Türkiye’nin her yerine yapacağınız yatırımlarla muazzam işler başarırsınız. Dünyada betona yapılan yatırım dönemi bitti. Bol sermayenin, bol paranın olduğu döneme ülke olarak tümüyle betona, üretime değil şatafata yatırım yaptık, şehirlerimizi de çirkinleştirdik. Dünyadaki bu değişime hala böyle bir proje dayatması yaparsak evet cevabım net, İstanbul’un böyle bir şeye ihtiyacı yok. Ama bu hafif savunma. Telafisi, geri dönüşümü mümkün olmayan projeden bahsediyoruz. Zaman içerisinde köprüler tartışıldı doğru. Sayın Cumhurbaşkanı ‘3. köprünün tartışmasını da CHP yaptı’ dedi. Halbuki o tartışmayı açan ilk kendisiydi. İstemezük, karşıyız diye bir tutum yoktu. Ulaşım tartışılıyordu. İkinci köprü yapılacağına raylı sisteme gidilmeli diye tartışmalar var. Herşeye rağmen köprü gibi bir projenin telafisi, dönüşümü mümkün. Orada elde edilen bir fayda bir başka bölümde fayda ile eşleştiğimizde entegre sisteme ulaşabilir bir sistemi var. Kanal öyle değil, kanal bir facia. Kanalın suyla ilişkisi konusunda bunu savunacak bilim insanı bulamadı arkadaşlar.

ALÇI: Celal Şengör var.

İMAMOĞLU: Onun adına konuşmayın öyle değil. Bugün Sazlıdere Barajı’nı yok ediyorsunzu, Terkos kullanışsız hale geliyor. Stratejik olarak sıkıntı. Bir kanal bir ada yaratıyor. Tümüyle güvensiz. Ağaçlar kesildi, ağaç diktik oldu. Efendim kanal yaptık ama yanlış yaptık hadi dolduralım değil bu. Kanalda dendi ki 500 bin akıllı şehir yapacağız dendi. Şehircilik Bakanlığı’na her vatandaşımız gidip askıda bulunup 1/100 bin plana itiraz edebilir.

“FATİH’İN EMANET ETTİĞİ BU ŞEHRE İHANETTİR”

İMAMOĞLU: Şu anda İstanbul’da vasıflı, ikamet olmayan, bağımsız bölüm sayısı, konut sayısı ne biliyor musunuz? 1 milyon 950 bin. Bunun 300-400-500 bini diyelim ki ikinci eviniz, ya da yazlığınız. Bir bilim insanı 2103’de bütün Meclis oybirliği ile karar verdi, İstanbul’un nüfusu 2023’de 16 milyonu geçmemeli diye. Şu anda 15 milyon 75 civarında resmi nüfus. 1 milyon mültecisi, 1 milyon öğrencisi var. Bu kadar boş konutun var.

ATEŞ: Kentsel dönüşüm için bir fırsat değil mi?

İMAMOĞLU: Kadıköy’de kentsel dönüşümü engelleyip, sana Kanal İstanbul’da ev vereceğiz deseler gider misiniz? Allah esirgesin bu şehri. Konut sektörü şu an İstanbul’da bitik. En az 4 milyon konutluk rezerv konut alanı var. İstanbul 18 milyon olmamalı diyor bilim insanları.  25 milyon bu şehir olursa şehrin iflası demek.

ZEYREK: Belli ki burası emlak projesi olarak düşünülüyor. Hükümetin şöyle bir niyeti varsa, Dubai gibi bir kent yaratılacak. Gökdelenler vesaire. Dünyanın zenginleri oraya akın edecek, yatlar gelecek. Böyle bir vizyon vardır belki de. Buna karşı çıkar mısınız?

İMAMOĞLU: Dubai dediğiniz şey çölün ortasında bir kent. Bir petrol ülkesi böyle bir hayal kurabilir. Bunda da başarılı olabilir. İstanbul nimet. Binlerce yıllık nimet. İstanbul Allah’ın lütfu. 1453’de Fatih Sultan Mehmet bu şehri fethediyor milletimize hediye, emanet ediyor. Bana diyorlar ki bu meseleyi anlatırken güler yüzlü ol. Ben İstanbul’la dalga geçemem. Fatih Sultan Mehmet’in 1453’de halkımıza emanet ettiği bu şehre ihanettir, bu kadar net.

“MELEN DEĞERLİ BİR PROJE BAŞLATANLARDAN ALLAH RAZI OLSUN”

İSMAİL SAYMAZ: 300 dönümün Araplar tarafından satın alındığını öğrendik. Bilginiz var mı?

İMAMOĞLU: 1 milyon 200 bin dedim, sayın bakan 500 bin akıllı şehir yapacağız dedi. Ben dedim ki 30 milyon metrekareye yakın arazi hareketi oldu burada. Sayın bakan arazi hareketi yok dedim. 30 milyon metre kare 30 bin dönüm demek. Arkadaşlarımın tespiti devam ediyor. Bu söylediğiniz 3 firma, tesadüf Arap sermayeli çıktı. Bu sadece üçü. Burada bir başka husus var. Kamulaştırma yapılacak burada. Kamulaştırmayla ilgili bir madde çalışıldı Resmi Gazete’de yayınlandı. Garibanların yerleri vardır muhtemelen kanalın olduğu yerde. Orayla ilgili çıkan tebliğ, bu günkü vasfı üzerinden oralar değerleme yapılacak kamulaştırmaya ihtiyaç duyulduğu dönemdeki, aradaki değerleme farkı üzerinden parası ödenecek. Devlet tarla olarak orayı istimlak edecek. 30 milyon metre dedim, burada arsa hareketi oldu. Ben bakanın yerine olsa İmamoğlu’nu bir gün sonra yalanlardım. Yanıltmak üzere kurulu bir düzenin yürüme şansı yok. Daha fazlası vardır.

SAYMAZ: Kanal İstanbul’la ilgili açıklamada ilk sıraya suyu yazdınız. Melen Barajı açıldığında İstanbul’un suya doyacağı söyleniyor. İstanbul’un yeraltı su kaynakları etkilenecek mi? Terkos başta olmak üzere su depoları etkilenecek mi? Tuzlanma ihtimali taşıyor mu?

İMAMOĞLU: Melen barajı orada. Esas olan sizin doğal su kaynaklarınızdır. Melen bir emniyet subabıdır. Zor koşullarda sizi besleyecek damardır. Melen’in suyu maliyeti İstanbul’dan kat be kat fazla. Değerli bir proje, yapanlardan, düşünenlerden, başlayanlardan Allah razı olsun. Esas olan sizin doğal kaynaklarınız.

“427 MİLYON METREKÜP SU ELİNİZDEN ÇIKAR”

İMAMOĞLU: Geçmişte İstanbul’da musluktan akan suyun adı Terkos’tur. Bu kadar köklü bir kaynaktır. İstanbul’un fethinden sonra yapılan ilk su yolu oradan tasarlanıp, tarihi yarımadaya taşınmıştır. Sazlıdere Barajı’nın tamamı gidiyor. Sazlıdere Barajı’nın işlevsiz kalmasını aynen Atatürk Havalimanı gibi kabul edin. Böyle saçma durum olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde su havzasını yok ediyorum diyen bir ülke yoktur, suya dokunamazsınız. Terkos Gölü’nün çevresindeki su toplama havzasının da devre dışı kaldığını biliyoruz. DHMİ bile olumsuz rapor veriyor. Uçakların inişiyle ilgili. Talimatla rapor değişiyor. ‘Ama kanalın aydınlatmasında dikkat edilmeli, uçakların düşmesine sebep olabilir’ deniyor. ÇED raporu ve ötesi ayıptır.  İstanbul’da kanalı anlatırken Çanakkale’ye kanal yapılmalıdır deniyor. 25 metrelik derinliğe bahsi geçen o büyük yük gemilerinin geçmesinin imkanı yok. Çünkü salmalarına yetmiyor.

YILMAZ: Celal Şengör meselesini unutmayalım.

İMAMOĞLU: Celal Bey depremle ilgili konuştu, suyla ilgili konuşmadı. DSİ’nin raporunda zemin etüdü ve sondajlar yapılsa da her zaman beklenmedik durum ortaya çıkar. Ayrıca kayalardaki çatlaklar tespit edilemez, tuzlu su Terkos’a girer ve tümüyle kaynak olmaktan çıkar, İstanbul’un büyük bölümü susuz kalır. 427 milyon metreküp su elden çıkar. Kaybedecek su kaynağının yakın bölgede alternatifi de bulunmamaktadır. Özellikle Istranca’dan gelen su kaynağı, yeraltı marifetiyle Avrupa yakasını besleyen kaynak. Kanal İstanbul’un bir başka arızası tümüyle yeraltı su kaynaklarınızın, açıldığı an yaratılacak olan adaya geçmesini engelliyor. Siz dolayısıyla çorak, kurak bir alan ortaya çıkarıyorsunuz. Devlet Hava Meydanları 8 Mayıs 2014’de Odayeri ile çalışma izni talep edilmiş. Kuş gözlem yapılması için müsaade edilmiş. Havalimanında en az 13 km. uzaklıkta tesis edilmesi isteniyor. Uçuş güvenliğini sağlamak adına buranın kaldırılması isteniyor. İSTAÇ cevap veriyor, kusura bakmayın biz burayı kaldıramayız. İSTAC diyor ki, burada bir ihtiyaç var. Buranın bu şekilde olması gerekiyor. Bir anda talimat veriliyor, bir başka imzayla. 2017’de hemen depolama sahasının kapatılacağı bilgisi veriliyor ve alan kapatılıyor. Ne yazık ki, DSİ’nin raporuna gösterilen tavır, DHMİ’nin kanala gösterdiği tepkiden sonra değiştirilen raporlar. Belediyenin iştirakine yapıla müdahale, birçok raporun aslında nasıl hazırlandığına dair belgedir.

“BAKANLARLA BİRLİKTE BİR PROGRAMA ZEVKLE ÇIKARIM”

YILMAZ: Bir mesaj var. Sayın Mustafa Ilıcalı, bütün bilim insanları karşı ise ben neyim diyor. Sürekli Kanal aleyhinde mesnetsiz bilgi dönüyor. 500 kentsel dönüşüm ağırlıklı dışarıdan gelmiyor, toplu ulaşım araçlarında Kanal aleyhinde bazı bilgiler döndüğünü söylüyo.

İMAMOĞLU: Sayın Ilıcalı’nın bu mesajını siyasi bir alanda ayrıca tartışırız.

ATEŞ: İki hafta önce Kütahya’da, Bursa’da konferansta mevzu buna gelince Kanal İstanbul’u destekleyenler ve desteklemeyenlere sorduğmuda ‘Erdoğan’ı seviyorum, İmamoğlu’nu seviyorum’ dendi. Mevzu geldi bu aksa oturdu. Siz niye olmayacağını anlatıyorsunuz.

YILMAZ: Sayın Bakanların katıldığı toplantıyı kabul eder misiniz?

İMAMOĞLU: Zevk duyarım. Zaten istediğimiz toplum bilgi sahibi olsun. Benim her daim faydalandığım araştırmalar var. Toplumun yüzde 50’nin biraz üzerindeki kesimi bu sürece olumlu bakıyordu. Niçin? Başka bir açıklama yoktu. Ne zamanki sayın Bakan bu süreci açtı, şu an yüzde 56’ların üzerinde olumsuz bakıyor toplum. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa toplum ÇED raporuna böyle bir karşı gelişi sergiliyor.

ATEŞ: Çevre Şehircilik, Ulaştırma derli toplu bize Kanal İstanbul niye gereklidir, anlamak istiyoruz. Sizin için imzaya gidenlerde politik angajman var kabul edelim. Bir de meselenin böyle bir tarafı var anlamak istiyoruz. Deniz, Dubai örneği vermiş. Katarlıların ilgisi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun Çince bir mesaj yayınladı. Çin’in ilgisi de var. Çin, Katar, dünyanın muhtelif ülkelerinden ticari, ekonomik olarak katma değerden bahsedilir, bunun için ne dersiniz?

İMAMOĞLU: Bir şehirde yaşamın olması için doğanın olması lazım. Dünyanın birinci meselesi iklim değişikliği. Sonra diğerleri. Orada ticaret, kaynak var diyorsunuz. Vatandaş daha iyi anlıyor, rant var. Bana göre 2 milyona yakın nüfus var. İstanbul’da şu anda böyle bir talep yok. Konut satışları vesaire diyor bunu. 50 bin üzerinde bir yapı stoğu çürük. Milyarlarca lira fon lazım. Gelin onu halledelim. Bu memleketin en önemli depresyonu olan deprem sorununu çözün. Çürük binaları, sıkıntılı binaları, o binalarda 100 binlerce insan yaşıyor. Gelin bir kalemde ulaşım sorununu çözelim. Bütün metro hatlarını bitirelim. Gelin bu kaynakla size 50 tane kalem sayarım.

BU RAPORA GÖRE 7 BİN KONUT YIKILACAK

ALÇI: Söylediklerinizi tutarlı buluyorum. Proje açıklandığından beri aynı noktadasınız. Zamanla doğru bir projelendirmeyle bu şehrin ihtiyacı, isteyelim ya da istemeyelim bu şehir büyüyecek. Önemli olan planlı yönetebilecek miyiz, yoksa öyle mi gidecek? Mesela 1950’lerde farklı siyasi görüşlerden aydınlar ‘Bu şehir 3 milyonu geçerse yaşanmaz’ olur diyor. Önemli olan şu, İstanbul’un büyümesini totaliter yöntemler dışında durdurmak mümkün görünmüyor. Önemli olan bunun nasıl yönetileceği, çevreye minimum zarar vererek yönetilmesi gerekeceği. Çok değerli iki bilim insanı. Celal Şengör ve İlber Ortaylı, çok net bir şekilde boğazın korunması gerektiğini ve böyle bir alternatifin gerekli olduğunu ifade ediyordu. Çevreye zarar vermeyecek proje için mücadele etmek burada doğru olan. Su sorunundan bahsediyorsunuz, Terkos Gölü dediniz. Benim elimdeki rapora göre binde 2,5 düzeyde etkilenecek deniyor. Melen, Hamzalı, Pirinççi, Karamandere barajlarıyla su rezervlerinin fazla olacağını söylüyor.

İMAMOĞLU: 8 tane köprü tasarlanıyor. 8 köprünün boyutu, 1. köprü en 47 metre, boy 980 metre, köprünün maliyeti 161 milyon lira. Bunu bakanlık yapacak deniyor. İki tanesini de İBB’ye yüklüyorlar. Sadece bir örnek vereceğim size. Avcılar-Küçükçekmece arası köprü. Boy 1995 metre, iki kilometre, şu anki Boğaz Köprüsü’nden çok daha uzun. 47 metre eni var, 68 metre yüksekliği var. Sadece bu köprü bile Avcılar’ın ve Küçükçekmece’nin üzerinde 1750 yapının yıkılmasına sebep oluyor. 7 bin konutun yıkılmasına sebep oluyor. Bunlar kamulaştırılacak. Siz İstanbul’un yolunda bir şerit tıkandığında yaşanan kaosu biliyorsunuz. Bir köprüyü alelacele bitirelim dediler 3,5 sene sürdü. 8 tane yapacaksınız. Sadece köprülerin maliyeti 15,5 milyar lira. İBB’ye buradan gelen maliyet 3.2 milyar lira. Ben bu parayla Mahmutbey metro hattını yapıyorum.

BİZ KANAL İSTANBUL’DA HUKUKSAL MÜCADELE EDECEĞİZ

İMAMOĞLU: Boğazların korunması lazım. Denizdeki uzun yol kaptanları, gemiciler, nakliyecileri davet ettik. Konuşmacı olarak kabul ettiler sonra caydılar. Burası açık mecra İstanbul’un mecrası. Dilsiz şeytanlığı kim oynarsa yarın İstanbul’da, Allah da hesap sorar. Samsun-Ceyhan Boru Hattı meselesi vardı. Samsun-Ceyhan süreci başladığında Sabah Gazetesi’nde o zaman şöyle bir yazı çıktı. Tarih 20 Ekim 2009. Ekolojik dengeye çok dikkat ettiğmiz ve boğazları korumaktaki hassasiyetimizin uzantısıdır bu proje. Boğazdaki hacmin en az 50 milyon tonunun kaldırılmasıyla ilgili projedir. Bunu sayın Bakan söylemiş. Samsun’dan Ceyhan’a boru hattı çektiğinizde tanker taşımacılığınızın yarısını buraya çekiyorsunuz. Bu proje bana göre 20’de biri. Bu projeyi yapın. Orada istihdam oluşsun.

ZEYREK: 6 aydır görevdesiniz. 180 gün ediyor. Tam İstanbul’un meselelerine odaklanıyorsunuz bir şey çıkıyor. Şimdi de Kanal İstanbul ulusal bir tartışma konusu. Kendinizi içinde buldunuz. Kesinlikle yapılamayacak dediniz biraz önce, yapamayacaklar anlamında anladım.

İMAMOĞLU: Hukuksal mücadele edeceğiz. Büyükşehire ait alanı vermeyeceğiz. Ben İBB Başkanı olarak Sazlıdere Barajı’nın havzasının en ucunda arsam olsa ev yapamam kendime. İki çatı altına bir kulube yapamam.

ZEYREK: Cumhurbaşkanı bu mesele açıldığında ‘işine bak’ diye bir ifade kullandı. Bu mesele sizi kendi işlerinizden alıkoymuyor mu? Enerjinizi bu meseleye bu kadar vakfetmeniz sizi nasıl etkiliyor?

“OTURUP İŞİNE BAKMADIĞIMIZ İÇİN TOPLUM BUNU ÖĞRENDİ”

di.

 

Diğer Haber

Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş hakkında 240 yıla kadar hapsi isteniyor

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca, İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davayla birleştirilmesi …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir